Vatandaşın kıyameti

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Mayalar’ın kıyameti dünyada ekonomik değer yaratıp, güzel bir ‘cambaza bak’ oyunu oynatırken, Türkiye’nin dört bir köşesinde kar kıyamet, işsizlik, yoksulluk gibi gerçek bir kıyamet yaşanıyor. Ama kimsenin umurunda değil. Bakanlar bile Mayalar hakkında şakayla karışık yorum yaparken, vatandaşın durumuna ‘iyisin iyi’ diye yaklaşıyorlar.

O zaman ben binlerce hanede yaşanan gerçek bir kıyametten bahsedeyim. Türkiye’den milyonlarca insanın benzer bir hikâyesini biz İstanbul’dan bir yurttaşın anlattıklarıyla anlayalım. Yaşadıklarını telefon ederek bana anlatan 36 yaşında bir vatandaş İstanbul Kayabaşı’ndaki manzarayı aktararak başladı sözlerine…

Hani şu TOKİ’nin Türkiye’nin en büyük uydu kentini kurduğunu söyleyerek reklamını yaptığı Kayabaşı Köyü…20 Aralık 2012 Saat:21.19 itibariyle yaşananları bire bir aktarıyorum.

Yollar kar nedeniyle kapanmış vaziyette. Kayabaşı’nda 30 saattir elektrik ve su yok. Doğal olarak doğalgaz da yanmıyor. Soba yakmaya kalksanız, bu rüzgârda zaten sönecektir. Vatandaşımız Beyaz Masa’yı arıyor ve şikâyetini dile getirmek istiyor.

Yaklaşık 8 dakika bekledikten sonra karşısına bir memur çıkıyor. Kendisini geçiştirmeye başlayınca 36 yaşındaki vatandaş sinirleniyor ve ‘Suriye’den gelenlere verdiğiniz çadırları bize de yollayın, biz kalalım’ diyor. Bunun üzerine karşısındaki memur telefonu suratına kapatıyor. İşte üstün hizmet anlayışı… Kıyamet burada bitiyor sanmayın.

Daha önce gıda sektöründe faaliyet gösteren ve catering işi yapan, ama işleri bozulduğu için uzun süredir işsiz olan vatandaşı bir sürpriz daha bekliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu, iktidarın vatandaşı düşünerek (!) uygulamaya geçirdiği kanun gereği kendisinden işsiz olduğu süre içinde 1 Ocak 2012 – 31 Aralık 2012 dilimine ait sigorta primlerini ödemesi isteniyor.

İşsiz kaldığı her ay için 112 TL… Çarpın 12 ile bulun rakamı: Bin 344 TL. Şimdi sağlık hizmeti alabilmek için bu parayı yatırmak, almak istemiyorsa bile borcunu ödemek durumunda… Eğer işsiz iseniz, hazır olun, her an sizin de kapınıza bu fatura gelecektir. Bundan sonrasını gelin vatandaşımızdan dinleyelim: “Bu uygulama çıkmadan önce gelir testi yaptırdım. Orada her ikisi de emekli olan anne ve babamın gelirlerini de benim sayarak, beni muaf tutmadılar. Oysa gelirim sıfır. Bu arada her ikisi de kredi kullandığı için babamın eline 225 TL, annemin eline de 250 TL geçiyor.

Geliri test eden devletimin, aynı gelirden yapılmış olan giderleri nedense hesaba katmıyor. Bu arada babamın bir otomobili var ve o da banka borcu nedeniyle hacizli. Daha önce kendi işimi yapıyordum ve işlerim bozulduğu için baba ocağına döndüm. Sağlık hizmeti alabilmek için sokakta mı yaşamam gerekiyor? Olmayan gelirimle, kullanmadığım sağlık hizmetinin bedelini benden istemek ne kadar vicdana sığıyor.”

Bu arada vatandaşımız bugüne kadar devletin tek bir ilacını bile almadığının da altını çiziyor. İş yeri sahibiyken vergisini aldığınız, sonra da yol, su, elektrik yaptığınız vatandaşın kıyameti bu. Yol kapalı, su ve elektrik kesik, ilgililer yüzüne telefon kapatıyor, işsiz ve bir de işsiz olduğu için sosyal güvenlik sistemine prim ödemek zorunda. Kıyameti başka yerde aramayın. O kopalı çok oldu.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster