Başbakan’ın Merkez Bankası ile faiz çekişmesi sürüyor. Son olarak Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın Bakanlar Kurulu’ndaki sunumunda bir araya geldiler. Her ne kadar yandaş basın bunu ‘Başçı hesap veriyor ya da verdi’ diye kamuoyuna sunduysa da, bu aslında sadece bir bilgilendirmeydi.
Nitekim Başçı, Bakanlar Kurulu’nda da ekonomik gerekçeleri ortaya koydu. Fakat açıklamalardan anlıyoruz ki Başbakan ısrarlı… Hatta bugün ‘faiz düşerse enflasyon da düşer’ tanımlamasıyla yeni bir açılıma (!) imza attı.
Oysa faiz dediğiniz şey, eğer tefecilik yapmıyorsanız ya da tefeci olarak nitelendirilenlerin iki katı faiz alarak bankacılık faaliyeti göstermiyorsanız, enflasyondan kaynaklanan para üzerindeki yıpranmanın karşılığıdır. Yani tefeci değilseniz, ekstra bir kazanç söz konusu değil.
Bu nedenle enflasyonun düşmesi faizi etkiler. Faizin düşmesi enflasyonu değil… Yani siz faizleri yüzde 1’e çekin, ama maliyetin içindeki kredi başlığını bir kenara koyarsanız, girdi maliyetleri içinde çok büyük bir fark olmayacağından buğdayın fiyatı yine artar. Çünkü faiz, fiyatı tek etkileyen unsur değildir.
Tüm bunlarla birlikte Merkez Bankası’nın, ekonomi kurmaylarının, Başbakan’ın ve ilgili bakanların nezdinde bu iktidarın, ortaya çıkan vahim tablonun sorumlu ortakları olduğunu, ülkeyi kumarhaneye çevirdiklerini belirtmekte yarar var.
Faizleri düşürüp, dövizi azdırdığınızda da, faizleri yüksek tutup reel sektörün kemiklerini kırdığınızda da sonuç değişmiyor. Bu fiyasko, 11 yıllık başarılı ekonomi palavrasının ürünüdür ve gelinen nokta iki uçlu değnek misalidir.
Kriz kaçınılmazdır; yapılacak hareket sadece şiddetini belirleyecektir. Merkez’in politikası ise nispeten şiddeti azalttığı için sadece kötünün iyisidir. Yani bu tartışmaların ortasında Babacan’ın söylediği gibi ülkeye yeni para akmayacak. Merkez Bankası’nın üzerinde durduğu gibi Haziran ayından sonra enflasyon düşmeyecek.
Eğer yine verilerle oynayıp, gerçeği saklama niyeti yoksa, safiyane bir biçimde mevsimsellik etkisine dayanarak enflasyon öngörüsünde bulunuyorlarsa, don, kuraklık ve rekolte gibi faktörler, döviz kurundan kaynaklanan ekstra maliyetler, enerji giderlerinin artması gibi başlıkları biraraya getirdiğimizde enflasyonun düşme ihtimali yok.
Ama belli mi olur? Başbakan emirle ekonomi yönetmeye çalışıyor. Yakında Merkez Bankası binasına 25 bin polis, 50 Toma yığarsa şaşırmayın. Çünkü ne yaptığını bilmiyor.
Her zaman söylüyorum ekonominin siyaseti olmaz, politikası olur. Emirle değil, akılla yönetilir. Aklını değil, emrini öne alanın ve böyle yöneteceğini zannedenin de emrini değil ama, sokak tabiriyle aklını alır.
Çetin Ünsalan