Çin AB yaptırımlarına tepki gösterdi ve Rusya ile birlikte buna karşı yapabileceklerini planladılar. AB tarafından Çinli yetkililere karşı kararlaştırılan yaptırımların benzerleri kendilerine uygulayacak. Özellikle Biden’in yönetime gelmesiyle birlikte ABD Çin’i baş düşmanı olarak ilan etti. Biden, ABD’nin küresel hakimiyetini sürdürmek için AB’yi Rusya ve özellikle de Çin’e karşı yaptırımlar uygulamaya zorluyor. Almanya’da Çin karşıtı kampanyaların başını Alman Yeşiller partisi ve liberaller çekiyor. Alman dış politika bülteni German Foreign Policy (GFP), AB’nin Çin’e karşı yaptırımlarının arkasında ABD’nin hegemonyacı alışkanlık ve kışkırtmalarının olduğuna ışık tutuyor.
ÇİN: AB İÇ İŞLERİMİZE KARIŞMAKTAN VE ÇİFTE STANDARTTAN VAZGEÇMELİ
Pekin Dışişleri şu açıklamayı yaptı: “AB, yabancı devletlerin iç işlerine karışmayı bırakmalı, ikiyüzlü ve çifte standart uygulamalarına son vermelidir. Brüksel muhalif devletlerde olan veya iddia edilen insan hakları ihlallerini kınamakta, ancak müttefiklere tolerans göstermektedir.” (GFP, 23.03.2021)
Çin karşıtı kampanyalar düzenlemek için uluslararası bir parlamento ittifakı başlatan Alman Yeşiller’den bir politikacı, karşı yaptırımların hedefi oldu. Pekin'in anılan karşı yaptırımlarından önce, ABD Dışişleri Bakanı’nın alışılmadık sözlü saldırıları görüldü. ABD'nin Huawei'ye yönelik yaptırımları ve ilgili firmalara kısıtlamaları vardı. ABD ve Batı'nın zorlamalarına karşı Çin ve Rusya'nın Dışişleri Bakanları ortak hareket edeceklerini açıkladılar. Tedbirler arasında doların hegemonyasının sorgulanması da var.
ABD HEGEMONYACILIK ALIŞKANLIĞINDAN VAZGEÇMELİDİR
Geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Çinli mevkidaşı Wang Yi'yi, Anchorage'ye (ABD eyaleti Alaska) davet etti. Wang toplantıda beklenmedik bir şekilde açık eleştiriye yöneldi. Çünkü toplantıdan hemen önce Washington, Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi'nin 14 başkan yardımcısı da dahil olmak üzere, Halk Cumhuriyeti'nden 24 asker aleyhine sınır ötesi mali yaptırımlar uygulayacağını duyurdu.
Blinken Anchorage'daki görüşmeleri, dünyanın “kurallara dayalı düzenini” bozmakla ve “küresel istikrarı” tehlikeye atmakla suçladığı Halk Cumhuriyeti'ne yönelik alışılmadık eleştirilerle açtı. Buna karşılık Wang, ABD''nin ''eski hegemonik davranış alışkanlığına son vermesini'' ve ''Çin'in içişlerine kasten müdahale etmeye son vermesini'' talep ederek protesto etti. (globaltimes.cn 19.03.2021)
Çin Komünist Partisi üst düzey dış politika yetkilisi Yang Jiechi de, dünyadaki ülkelerin çoğunluğunun ABD görüşlerini genel doğru olarak kabul etmediğine inandığını söyledi: ''Çoğunluk, küçük bir insan grubu tarafından konulan kuralların uluslararası düzene hizmet eden görüşler olduğuna inanmıyor.'' ( SZ, sueddeutsche.de 19.03.2021)
Anchorage'da ABD’nin küresel hegemonyasını ilk kez kamuoyunda açık bir şekilde sorgulayan Wang ve Yang'ın kararlı tepkileri muhatapları şaşırttı. Gözlemciler, ABD şirketi - elektrikli otomobil üreticisi Tesla'ya karşı Pekin'in başlattığı ekonomik önlemlerin beklenmediğini kaydettiler. Çin kurumları çok sayıda kamera, sensör ve radarla donatılmış Tesla araçlarının Halk Cumhuriyeti hakkında casusluk yapmak için kullanılabileceğini düşünüyor. Çünkü, Tesla kamera verilerini sistematik olarak topluyor ve saklıyor. Bu nedenle Pekin artık Tesla araçlarının güvenlikle ilgili şirketler, devlet çalışanları ve askeri personel tarafından kullanımını sınırlıyor. Ancak ABD medyası bile Çin'in önlemlerinin ABD’ninkilere ulaşmaktan hala uzak olduğunu belirtiyor. Yine de Tesla için, ilerisi öngörülemeyen kısıtlamalar ciddi bir sorundur: Çin, dünya çapında e otomobiller için açık ara en önemli pazardır.
PEKİN’İN AB’NİN İDDİALARINA TEPKİLERİ DE ÇOK SERT OLDU
Pekin, AB dışişleri bakanlarının 22 Mart Pazartesi günü kararlaştırdığı yaptırımlara beklenmedik şekilde sert tepki gösterdi. Bunun nedeni, AB'nin 2020 sonunda kabul ettiği ciddi insan hakları ihlallerini cezalandırmayı öngördüğü yaptırım yasasıydı. Aslında yasa, yalnızca AB'nin muhalif olduğu veya örnek olabilecek ülkelerdeki kişi ve kuruluşları hedef alıyor.
Ancak uluslararası hukuka aykırı olarak saldırı savaşları yürütmek (1999 Yugoslavya'ya karşı, 2003 Irak'a karşı) ya da dünya çapında şüphelilerin kaçırılması ve onlara işkence (2001'den itibaren ''teröre karşı savaş'') gibi en ciddi suçlar bile cezasız kalıyor. AB Dışişleri Bakanları, zorunlu işçi çalıştırmakla suçladığı Çin’in ''Sincan Üretim ve Kalkınma Birliği''ne karşı her türlü yaptırıma karar verdi. Pekin ise iddiaları reddediyor.
''AKIL VERMEYİ BIRAKIN''
Çin Dışişleri Bakanlığı AB kararlarından bir gün sonra karşı yaptırımlara başladı. Bakanlık, AB'nin başkalarına insan haklarını öğretmeyi ve içişlerine karışmayı bırakmasını önerdi: ''Çifte standartların ikiyüzlüce uygulamasının sona erdirilmesi'' gerekir - aksi takdirde Çin ''daha fazla tepki'' hakkını saklı tutar.
Pekin, AB için bir ilk olan, altısı milletvekili olmak üzere on kişiye ve dört kuruma yaptırım uyguladı. Bunlardan biri, Avrupa Parlamentosu'ndaki Yeşiller’den politika koordinatörü, Çin Parlamentolar Arası İttifak'ın (IPAC) ana başlatıcılarından biri olan Reinhard Bütikofer (Birlik 90 / Yeşiller). Yeşiller’in Halk Cumhuriyeti'ne karşı yürütülen bu girişimlerinin ABD Cumhuriyetçilerinin aşırı sağ kanadından ve CIA’nın bazı çalışanları tarafından desteklendiği GFP tarafından yayınlandı.
SÖMÜRGECİLİKTEN KALMA YÖNTEM VE ARAÇLARI BIRAKIN
Dışişleri Bakanlığı AB'ye yaptırımları açıklarken, Wang Rus mevkidaşı Sergei Lavrov'u Çin'in güneyindeki Guilin kentinde kabul etti. Lavrov, AB Dışişleri Temsilcisi Josep Borrell'in şahsında Birliğin politikalarını eleştirdi ve onun zorlayıcı tedbirlerini ''sömürge geçmişinden kalan yöntemler ve araçlar'' olarak hedef aldı.
Wang ve Lavrov özellikle Batı'nın mali yaptırımlarına karşı savunma seçeneklerini tartıştılar. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sözcüsü Dmitri Peskow, ''Muhaliflerimizin, özellikle de ABD'nin yaptırım çabalarının arttığını'' görebiliriz: Rusya'nın SWIFT ödeme sisteminden dışlanması bile artık göz ardı edilemez. (handelsblatt.com 22.03.2021) Lavrov, Moskova ve Pekin bu nedenle ''ulusal ve dolara alternatif dünya para birimleriyle yürütülen mali yollara geçmek'' istediklerini söyledi; gelecekte Batı tarafından kontrol edilen sistemler artık kullanılmayacaktır dedi. Bu şekilde Batı’nın küresel hegemonyasının mali temeli sorgulanabilir.