TSK'nın gölgesi altında yaşamanın huzuru

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Son dönemde yaşanan olaylar bir konuyu hepimizin kafasına nakış gibi işledi. Bu topraklarda barış ve güven içinde yaşıyorsak, toplu olarak canımızı ve namusumuzu kurtarmak için oradan oraya kaçmak zorunda kalmıyorsak, bunun tek teminatı, o, şu, bu değil, büyük Türk Milleti ile etle tırnak gibi bütünleşen Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. Bu durum Kürt kökenli vatandaşlarımız için de geçerlidir.

Unutmayalım, insanlar içinde bulundukları mutluluğu kaybettikleri zaman anlarlarmış! TSK’yı millet nezdinde küçük düşürmeyi hedefleyen fuhuş, casusluk, suikast ve sözde darbe gibi bir sürü iğrenç davada ulus olarak, maalesef gerekli direnç ve tepkiyi gösteremedik. Hâlbuki düşmanlarımız TSK’yı itibarsızlaştırarak, aslında milletimizi ezmek istiyorlardı. Şimdi zaman TSK’ya sahip çıkma ve ona her koşulda destek olma zamanıdır. Aslında TSK’yı savunmak, kendimizi savunmaktır.

Her vesile ile Kürt halkının özgürlük (!) mücadelesini demagoji malzemesi yapan, attı mı mangalda kül bırakmayan eli silahlı veya silahsız tüm siyasi Kürtçülere seslenmek istiyorum. İşe size altın fırsat! Neyinizi alacaksanız alın! ABD ve Batı da sizin yanınızda. Kobani’de ve her yerde İslam Devleti’nin (eski İŞID) karşısına erkekçe dikilin! Katliam tehdidi altındaki Kürtleri koruyun! Kandil’de gizlenen tatlı su kahramanlarını, pusu ve tuzak ustalarını İslam Devleti karşısında da görmek istiyoruz. Barzani’nin kahraman (!) peşmergeleri neredesiniz? Bakın, bu tür savaşlardaki en belirleyici faktör olan hava üstünlüğü de sizde! Ne duruyorsunuz!

Özerklik, bağımsız devlet kurmak gibi ihtiraslar güzeldir de on binlerce yıllık birikim gerektirir. Taşıma su ile değirmen dönmez. El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanırmış! Sizi pohpohlayan Batı, konjonktürün değiştiği gün sırtını döndüğünde, yaptıklarınız ve yapmadıklarınızla başa başa kalırsınız…

Bu açık, çıplak ve yalın gerçekleri bir türlü kavrayamayan CHP’nin başındaki kişinin sözleri ise tam bir ibret vesikası: “Yabancı askerler gelecekse, Genelkurmay’ı kapatın gitsin!” Kardeşim, sen ve senin partin değil miydi, açılım konusunda AKP ile 4 çarpı 100 bayrak yarışına giren! Benim adım Dersimli Kemal, söz verdim! (Avrupa Özerklik şartı için) ” diyen.

Genelkurmay’ın yabancı asker yönünde bir talebi oldu mu ki TSK’yı rencide edecek böyle bir demeç veriyorsun. Türkiye’deki siyasetin düzeyi böyle bir tezkere ortaya çıkardıysa, bunda Genelkurmay’ın günahı ne? Genelkurmay sitesinden üst üste yayımlanan açıklamaları okumuyor musun? AKP ile birlikte Güneydoğu’da oluşturduğunuz ortam nedeniyle TSK’nın elinin kolunun bağlandığını, askerin dertlerini halkımızla paylaştığını görmüyor musun? “Vali’nin onayından sonra operasyonlara başlanacaktır!” açıklaması da sizin için bir anlam ifade etmiyor mu? TSK ne yapsın! Sağına baktığında iktidar partisi, soluna baktığında ana muhalefet partisi!

HDP ile birlikte, CHP ambleminin olmadığı bir ortamda (altı ok korkusu ile mi?) ABD bayrağı ve HDP logosu altında ABD’de Kürt açılımı yapanların öncüsü, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun söylediklerine ne diyeceğiz. Beyefendi, tezkere konusu girişimlerin ileride yargı konusu olmaması için askerin, haklı olarak yasal güvence arayışlarına karşı çıkıyor! Neymiş efendim, faili meçhuller olurmuş… Kılıçdaroğlu’nun en güvendiği milletvekillerinden birisi olması itibarıyla bu kafa yapısı, aslında yeni CHP’nin asker hakkındaki ön yargılı düşünce yapısını da yansıtıyor. Basına sızan bilgilere göre, konuya hükümetin de soğuk yaklaşması nedeniyle herhalde yeni CHP yöneticileri rahatlamışlardır! Peki, biz yurttaşlar olarak PKK’nın peşinden ayrılmayanlara mı, TSK’ya mı güvenebiliriz!

Balyoz davasında bizleri suçsuz ve günahsız olarak betona gömmek isteyen özel mahkemenin hâkimlerine üç yıl önce sanık sandalyesinden şöyle seslendim:

Tarihin bizlere öğrettiği en önemli ders, jeostratejik bir geçiş alanı olan Anadolu coğrafyasında, güçlü ve ulusal çıkarlara hizmet eden bir silahlı kuvveti muhafaza edemeyen tüm devletlerin kısa süre içinde silinip gittiğidir.

Önümüzde iki yakın örnek var. İşte Irak, askeri gücü ile direnemeyince paramparça oldu. Üç milyon Iraklı ülke dışına kaçmak zorunda kaldı. Bir milyon Müslüman öldü. On binlerce Müslüman kadının ırzına geçildi.

İşte Afganistan (Suriye dramı o zaman başlamamıştı.) , her gün yüzlerce ton bomba atılıyor. Bu nedenle, umarım olmaz ama öyle uzağa da bakmağa gerek yok. Ülkemiz emperyalist bir saldırıya uğrarsa, şimdi bu olayları bir televizyon dizisi gibi sessiz ve kayıtsız olarak izleyenler, bu kez pişmanlık duyguları ile dizlerini dövmek zorunda kalmaz.

Batı’da modern siyaset biliminin kurucusu kabul edilen Niccolo Machiavelli (1469-1527), 1513 yılında yazmış olduğu Prens adlı eserinde bu gerçeğin altını çizer: “Bütün devletlerin temelini iyi yasalar ve iyi ordular oluşturur.”

Görünürde yasaları koruyan ve kollayan yargı organlarıdır. Bu durum, devleti ve yurttaşları da onların koruyabileceği gibi bir yanılsama yaratır. Ama bu sadece kuramsal ve şekli bir görünüştür. Hâkimin tokmağı kanun hâkimiyeti kurmaya ve ülkeyi korumaya yetmez! Yasalar ancak bir güce dayanarak uygulatılabilir ve bizi düşmanlardan da koruyan o güçtür. İşte bu nedenle, devleti oluşturan iradeyi ortaya koyan gizli güç, devletin zor kullanan unsurlarıdır. Bunların içindeki esas belirleyici unsur, Ordudur.

Eğer TSK olmasaydı, bir taraftan İslam Devleti (IŞİD), diğer taraftan PKK hem Türk kökenli hem de Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoktan toplu olarak kellelerini uçurmaya başlamıştı! Aklımız fezada olabilir, süslü laflarla hoşça vakit geçirebiliriz, birbirimize demokrasi nutukları da atabiliriz, ama ayaklarımız yere basmalı ve gerçeklerle yüzleşmeyi öğrenmeliyiz. TSK olmasaydı, oy bile atamazdık!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster