Sanatçılar Girişimi'nin sayın imzacıları: Hangi ülke için kaygılısınız?

Murat İnce Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Zamanlamaya dikkatinizi çekmek istiyoruz. Halkımızın canının yandığı, tüm dikkatinin yangınlarda olduğu sırada bunu fırsat bilerek yaratıcı yıkıcılığa meydan veren bir açıklama geldi. Neredeyse tümünün kamuoyunca tanınan bilinen kişiler olması meseleyi daha da ciddi kılıyor. Halk can derdinde, bunlar ise başka amaçlara hizmet edecek açıklamalarla havayı bulandırıyorlar.

Halkın sanatçıları olduklarını söylüyorlar ama halkla birleştikleri ve onların acil sorunlarına sahip çıktıklarını görmek mümkün değil. Her ne olursa olsun mevcut iktidar yeterki yıkılsın zihniyetiyle hareket ettikleri belli. Hani orman yangınları bitse ya da tamamen kontrol altına alınsa, ortalık biraz sakinleşse, yangının yol açtığı psikolojik ortam durulsa yayınlanan bildiriyi bir dereceye kadar anlayışla karşılarız! Ancak yangınların devam ettiği sıcak ortamda uyanıklık yaparak ve bir oldu bittiyle halkı kışkırtmak dosta değil düşmana yarar.

ÜLKE İÇİN KAYGI DUYUYORLARMIŞ!

Haber şöyle: "Aralarında ressam, oyuncu, şair, yazar, gazeteci ve müzisyenlerin de olduğu Sanatçılar Girişimi “Ülkemiz için kaygılıyız” başlığıyla bir çağrı yayımladı" Peki o kaygılar neler gelin hep beraber görelim. Belki çoğunuz Amerikan emperyalizminden ve onun kara gücü PKK ile legal kolu HDP'den ve FETÖ'den (Zülfü Livaneli "FETÖ" denmesinden rahatsız olduğunu açıkladı) kaygı duyduklarını zannedeceksiniz! Yayınlanan çağrının hiç bir yerinde ne emperyalizmden bahsedilir ve ne de onun piyonu PKK/HDP ve FETÖ'den. Varsa yoksa bu iktidar nasıl gider senaryosuna odaklanan bir çağrıyla karşı karşıyayız. Çağrı yayınlamak, bildiri yayınlamak her T.C. vatandaşının en kutsal hakkıdır. Hükümeti beğenmeyebilirsiniz, iktidardan umudunuzu kesmiş olabilirsiniz buraya kadar normal. Ancak siz işi emperyalist bir proje olan "yaratıcı yıkıcılık" mevzisine taşırsanız orada biraz durmak lazım! İmzacıların tümünü aynı kefeye koymayı düşünmüyoruz. Her ne kadar bu vahim çağrıya imza atmış olsalarda onlar Zülfü Livaneli hanesine yazılamazlar!

Yurdumuz Türkiye için kaygı duyanlar esas tehlikeyi ve düşmanı görmek zorundadır. Esası görmeden taliyi öne çıkarırsanız savrulur gidersiniz ve bir de bakmışsınız ABD emperyalizmiyle aynı safa düşmüşsünüz. Bunları sıkça yaşamış bir ülke olarak tecrübeliyiz!

Çağrının girişi şöyle: “Türk tipi başkanlık sistemi diye de adlandırılan tek kişi yönetiminin yarattığı sıkıntılar artarak sürmekte. Sorunların başında yargı güvenirliğinin yitmiş olması, yanı sıra da yasamanın elinin kolunun bağlanmış oluşu gelmektedir. Aynı zamanda iktidardaki siyasal partinin başkanı olan cumhurbaşkanının tek bir sözü her türlü yasanın üstündedir. Geçmişteki ve günümüzdeki monarşilerde bile görülmemiş bir uygulamadır bu." Tamam, defalarca sizlerin ağızlarından bu sözleri duyduk. Yalnız unuttuğunuz bir şey var; halkın canı burnunda ve yangınlardan dolayı ciğerleri yanıyor ve de acil destek bekliyor. Siz ise işi gücü bırakmış mevcut iktidarın başarısızlıklarının pususuna yatarak zaman kolluyorsunuz! Halkmış, Atatürk'ten alıntıymış geçin bunları geçin! Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyet Devrimlerimizin büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk nerede siz neredesiniz? Atatürk ilk önce anti emperyalistti. Siz ise emperyalist projeler içinde görev üstleniyorsunuz.

FELAKET TELLALLIĞI

"Şu günlerde ülkemizi kasıp kavuran yangın felâketinde görüldüğü gibi yönetim hiçbir sorumluluk kabul etmemekte, toplumun gözünün içine bakarak sorumluluğu başka kurumların üzerine atmada çekince görmemekte, toplum bütün bireyleri ve kurumlarıyla gerçek dışı, kabul edilemez bir ortama ve bir alt üst oluşa doğru sürüklenmektedir." Söylenenler içinde, "toplum bütün bireyleri ve kurumlarıyla gerçek dışı, kabul edilemez bir ortama ve bir alt üst oluşa doğru sürüklenmektedir" cümlesidir. Bu cümle her şeyi açıklıyor. ABD emperyalizminin sözcülerinin açıklamaları ile Çağrı birbirini tamamlıyor. Yangın felaketinden bahsedenler felaketin daha büyüğünü çözüm olarak önümüze getiriyor. Emperyalizmi görmezden gelenlerin tavırları asıl felakettir.

"Yaşanmakta olan bir başka felâket, özellikle Afganistan üzerinden dalga dalga gelmekte olan genç erkek topluluklardır. Bu yasa dışı göç olgusunun ülkemizin laik, demokratik, yurtsever yurttaşlarına, nüfusumuzun büyük çoğunluğuna karşı, olası bir milis güç oluşturma hazırlığı olduğu, ülkemizin geleceği için kaygı duymakta olan kesimlerce açıkça dile getirilmektedir." Kaygısı Türkiye olanlar çağrıcılar gibi düşünmüyor ve düşünmeyecektir. ABD emperyalizmi ve onun piyonu PKK/HDP'nin yangınlardaki rolünü gizlemek için binbir dereden su getiren Çağrı metni halkımızca kabul görmeyecektir. Yukarıdaki cümlede "Afgan mültecilerden milis güç oluşturma" safsatasına ise gülüp geçmekten başka bir şey gelmiyor elimizden! Gerçekten, bu tespit ancak akıl tutulması yaşayanlarca dillendirilebilir. Ayrıca Afgan düşmanlığı yapanlar ırkçıdır ve bunu kışkırtan ise CİA/MOSSAD'tır. Şu yukarıda ki dizeleri olsa olsa neonaziler yazardı ve Almanya'da aynen böyle işlenmektedir. İmzacıların sol görünümlü olmaları bizi böylesi bir tespit yapmaktan alıkoyamaz!

Çağrıcıların sürekli felaketlerden söz ediyor olması alışık olduğumuz bir durumdur. CHP'den HDP'ye kadar benzer kesimler hep beraber felaket tellallığı yapıyorlar. Çağrı metninde ABD emperyalizmi ve PKK/HDP dışında her şey var! Yoksulluktan, Dolar'ın değerine kadar ne ararsanız bulabilirsiniz! Bıkmışların ve umudunu tüketmişlerin çağrısı en çok ABD'yi, PKK/HDP'yi, FETÖ'yü, başını CHP'nin çektiği "Milletsizler İttifakını", marjinal solumsu çevreleri memnun etmiştir ve zaten o kulvarda yol alıyorlar.

UMUDUNU YİTİRMİŞLERİN ACİZ ÇAĞRISI

Çağrı Türkiye'nin esas ihtiyaçlarına tezat oluşturan yakınmalarla dolu. Hiç bir şeyi beğenmeyenlerin kibirliliği çağrıya olduğu gibi yansımış. Çıkış yolu olarak da HDP'den CHP'ye kadar tüm muhalif kesimlerin iktidara karşı birliği gösteriliyor. Çağrıda, "Başta CHP olmak üzere muhalefetin çırpınışlarını görmekle birlikte, toplum daha etken, daha güven ve cesaret verici, sözden çok eyleme dönük etkinliklerin beklentisi içindedir. (...) Bizler, yazarlar, şairler, ressamlar, müzisyenler, sinema ve tiyatro sanatçıları, heykeltıraşlar, sanat ve kültürün her dalından sanat insanları, ülkemizin geleceği için büyük kaygı içindeyiz. Muhalefetin demokrasi ve sosyal adalet için mücadelesine bütün olanaklarımızla katkı vermeye ve bu uğurda her türlü özveriye hazırız" deniliyor. Türkiye'ye ve bölgemize en büyük tehdit nereden gelmektedir? Ülkemiz içinde kargaşalık yaratmaya çalışan örgütler hangileridir? PKK ile FETÖ neden hiç dillendirilmiyor ve es geçiliyor? CHP izlediği siyasi çizgisiyle neden etnik ve dini bölücülüğü besliyor? İyi Parti'nin PKK/HDP ve özelliklede FETÖ karşısındaki sessizliği hiç dikkatinizi çekmiyor mu? Çağrıyı hazırlayanlar çağrının ülkemizde çatışma isteyen güçlere yarayacağını çok iyi biliyor. Çünkü Zülfü Livaneli ile benzerlerinin sicili bu noktada pek de temiz sayılmaz!

"Sanatçılar Girişimi bu konuda açıklama ve uyarılarını, ülkemiz için kaygılarımızı, sadece bildirilerle değil; anayasal yurttaşlık haklarımızı sonuna kadar kullanarak toplantılar, gösteriler, etkinlikler yoluyla da sürdürmek kararındadır" sözlerinin yer aldığı Çağrıda umudun kırıntısına rastlayamazsınız. Karamsarlık, yılgınlık, kışkırtıcılık ve yıkıcılık Çağrının ruhuna hükmetmiş.

Türkiye'de kartlar yeniden karılıyor ve saflaşmaları bu belirliyor. Sol adına konuşanların solu nasıl rezil ettiklerine bu Çağrı iyi bir örnek oluşturuyor. Denizlerden Bora Gözenlere, Mahirlerden Hasan Yalçınlara tüm devrimciler hayatlarının sonuna kadar antiemperyalist duruş sergilemiş ve yürüyüşlerini buna göre düzenlemişlerdir. Çağrılarında, bildirilerinde emperyalizmi yok sayanlar solcu olamazlar, devrimci olamazlar, sosyalist olamazlar. Olsa olsa dönek olurlar ve Çağrı metnindeki isimlerin çoğu bu dönekler sınıfında yer alır.

Değerli aydınlarımızdan Çağrı metnindeki imzalarını geri çekmelerini temenni ediyoruz. Çünkü o imzalar Türkiye'nin birlik ve dirliğine hizmet etmiyor. Hem Atatürk'ü savunmak ve hem de Çağrı metnine imza atmak yanlış olduğu kadar yangına benzin dökmekle eşanlamlıdır.

Hiç kuşkunuz olmasın, esas tehditin, tehlikenin nereden geldiğini göremeyenler, görmezden gelenlerin hazırladığı Çağrı ibretlik bir vesika olarak tarihe geçecektir.

Tüm yazılarını göster