Sabah hızlıca medyaya göz attım. Haberleri tek tek ortaya koymak yerine, genel bir gözle baktığınızda nasıl bir algı oyunu olduğunu görmemek olanaksızdı. Öncelikle bir haberin başlığını da içeren vurgu, neredeyse arka arkaya tüm haberlerin ortak noktasıydı.
Ana tema şu: Dünyanın gözü Türkiye’de... Neymiş bu haber diye baktım. Çanakkale’ye yapılacak boğaz köprüsünün kule kesonlarının montajı tamamlanacak. Önemsiz mi? Değil, ama sıradan.
Yani dünyanın her şeyi bitti sıradan bir mühendislik işlemi için gözlerini Türkiye’ye mi çevirdi? Sonra öne çıkarılan bu haberin yarattığı algıyla diğer haberlere hızlıca bakma ihtiyacı duydum.
Türkiye’nin yeni silahı Alka’dan ilk görüntüler. Bir silahı almak yerine yapıyor olmamız bizim için önemli. Peki dünya için neden önemli? Doğu Akdeniz’de sondaja niyetlenince Rumlar panik halinde bir durama gelmişler? Neden?
Senelerdir zaten gözümüzün önünde çalışmaları yabancı firmalarla işbirliği içinde yapıyorlar; biz de sadece gemi gönderip duruyoruz. Bu konuda ciddi olsak, Ege’deki bize ait olan adalara Yunanlılar’ın neredeyse el koymasına suskun kalır mıyız? Çünkü buradaki hakkınız kıta sahanlığıyla ilgili.
Turistlerin bir numaralı tercihi Antalya imiş. Niye? 400’e yakın 5 yıldızlı otelimiz varmış. Kabul edelim ki destinasyon olarak çok iyiyiz. Ama otel turist çekmez. Gelirlerse bunda paramızdaki aşırı değersizleşme etkilidir; lakin buna rağmen zaten istediğimiz oranda gelip para bırakmıyorlar. Çünkü kafa hala deniz kum güneş satmakta.
Türksat 5A uydusunu 2020 yılının ikinci diliminde atacakmışız. Dünyada beklenen tarihmiş bu. Nereden atılacak? ABD’den... Niye dünyada 5G’nin tartışıldığı bu süreçte Türkiye’nin atacağı uydu bekleniyor olsun ki?
Velhasıl kelam bu haberler böyle uzayıp gidiyor. Her biri kendi içinde önemli olmakla birlikte; sorun biz bunlar yapıyoruz diye dünyanın büyük bir kıskançlıkla bizi izlediğini düşünüyor olmamız.
Oysa dünya Trump’ın İran’a yeni yaptırım hamlesini, AB pazarının daralma açıklamasını, Draghi’nin enflasyona yenilmeyeceğini söylemesini, 5G quantum sonrasında hangi noktalara ulaşacağını, daralmayı, Çin – ABD ticaret savaşları, Hürmüz krizini, FED’in köşeye sıkışmasını, Ortadoğu’daki açmazı ve daha birçok şeyi tartışıyor.
Ama çok üzgünüm ki Türkiye’nin yaptıklarını tartışmıyor. Bizim öyle zannediyor olmamız ise geleceği nasıl okuduğumuzu gösterirken, dünyadan ne kadar kopuk yaşadığımıza ve dünyanın bizden ibaret olduğunu sanmamıza neden oluyor.
Dünya, Türkiye’ye şu anda niye bakıyor olabilir? Zorla iptal ettirilen ve belki de Türkiye markasının bile önünde tanınırlığı olan İstanbul seçimleri nedeniyle. Bunun dışında kimsenin bize, bizim zannettiğimiz gözle baktığı yok. Üzgünüm ama yok.
Çetin Ünsalan