Geçim derdi; yetişilemeyen hayat pahalılığı, raflarda sürekli bedeli artan etiketler, üreticinin kazanamaması, tüketicinin fiyatlara yetişememesi hepsi, ama hepsi bir algı operasyonundan başka bir şey değilmiş.
ABD ziyareti öncesi gündem saptırmak olarak nitelendirilecek bu çıkışların, tartışmaların odağını başka yere çekmek amacı taşıdığını düşünüyorum. Bu nedenle de ABD’deki görüşmelerin çok yakından takip edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Çünkü Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasından sonra eş zamanlı bir koro, meseleyi yine fırsatçılar kıvamına indirmeye çalışıyor. Fakat bunu yazan, çizen, yorumlayanlar, yıllardır dinlediğimiz frsatçılar masalının sonuçlarının ne olduğunu sorgulamıyor.
Yani bugüne kadar gerçekten bunu yapmış, yakalanmış ve ticaretten men edilmiş bir kişiye şahit oldunuz mu? Hafızanızı zorlamayın, bulamazsınız; zira yok. Ortada yaşananlar bir zulüm olarak nitelendirilirken, bu zulmün kimin eseri olduğu ise hiç konuşulmuyor.
Hatta meseleyi bir kumpas kıvamına getirmek ise akıllara durgunluk verecek bir yorum. Ve yine hatta bunu iktidarı yıpratmak için kullanmayı ima etmek devlet ile hükümeti birbirine karıştırmaktan başka bir şey değil.
Mevcut iktidar kendisinin eleştirilmesini devletin eleştirilmesi olarak anlatıyor. Embedded gazetecileri de bunu tek bir ağızdan ama koro biçimde dile getiyorlar. Madem hükümet ile devlet aynı şey, o zaman kendilerinden önceki hükümetleri eleştirdiklerinde, onlar da devleti eleştirmiş olmuyorlar mı?
Elbette böyle bir şey yok. Devlet başka, hükümet başkadır. İktidarlar geçici bir görev için başa gelen, sorumluluk ve yetkinin geçici olarak teslim edildiği ve bunu kullanış biçimleri üzerinden de hesap vermek zorunda olan geçici, seçilmiş memurlardır.
Eleştirilmelerinden doğal bir şey de yoktur. Ama kendilerini eleştirmeyi devleti eleştirmekle bir tutanların, kendilerinden önceki iktidarları yalan yanlış bilgilerle yerden yere vurmalarını nereye koyacağız? Bu nasıl bir çifte standartdır?
Oysa her iktidar eleştirilebilir. Gerçekleri de bu tip yerine oturmamış kavramlar üzerinden kapatamazsınız. Şu bir gerçek ki, ülkede fahiş fiyatların temel sebebi üretimsizliktir. Hatta daha kötüsü, üretimi mış gibi yapmak zorunda kalmaktır.
Fahiş fiyatının sebebi, karayolu kullanım zorunluluğundan vergiye kadar ürünlerin üzerindeki salmalardır. Üretim girdi maliyetlerinin artmasıdır. Yetmedi; tersten bunu satın alacak insanların da gelirinin düşerek aradaki farkın açılmasıdır.
Fahiş fiyatlar karşısında vatandaşı ezdirmemek ana hedefse, burada oynanmış rakamlardan vazgeçmek gerekir. Yok sayılan insanların geçim sıkıntısını günlük tartışmalarda malzeme olarak kullanmamak lazım gelir. Açıkçası ekonominin gerçeğiyle yüzleşmek ve neden yönetilemediği sorusunun yanıtını bulmak gerekir. Aksi takdirde bu ancak ABD ziyareti öncesi, insanların hassasiyetiyle oynamak anlamına gelir.
[email protected]