Aynaya bakmayı unutanlar için Atatürk ve İnönü: Tarihten bilinmeyen bir kesit

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Cumhuriyet gerçekten büyük bir birikimin eseridir. Cumhuriyeti kuran kadroların iç ve dış olayları analizi ve durum tespitleri tek kelime ile olağanüstüdür. Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise asırların nadiren yetiştirdiği bir dehadır. Kişisel görüşüme göre bir benzeri de yoktur. Emekli Koramiral Can Erenoğlu’dan bir ileti aldım. Atatürk’ün bilinmeyen ve daha önce yayımlanmayan bir mektubunu göndermiş. Mektup İsmet Paşa’ya hitaben yazılmış. Mektubu okuyunca, eminim ki sizler de bu göz kamaştıran vizyona şapka çıkartacaksınız…

Birlikte göz atalım:

Sevgili Paşam,

Cumhuriyet'in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Başdelegesi olarak elbette biliyorsun.

Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın. Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz.

Dört mevsim kullanılabilir. Karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var, bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart.

Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olana bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız.

Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet'le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız.

Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımız öldürüyor.

Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı % 60'ı geçiyor. Nüfusun % 80'i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe.

Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremidi bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir'in bazı semtlerinde var. Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor.

Yunanistan'dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek.

İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet'in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz.

Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler.

Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı. Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.

Cumhuriyet'e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney. Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız.

Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun!

Mustafa KEMAL

Tarih 30 Ekim 1923

Amiral Erenoğlu, mektubun eski Türkçe aslının Yüksek Mimar Dr. Eriş Ülker’de olduğunu ve kısa süre sonra piyasaya çıkacak “Atatürk Milliyetçiliği” adlı eserde yer alacağını da müjdeliyor…

İsviçreli Graf Storz Atatürk’ü bakın tasvir ediyor: “O’nunla kıyaslandığı zaman bir Cromwell’in, bir Washington’un, bir Napolyon Bonapart’ın, bir Cavour’un, bir Bismark’ın yaşamları ne kadar kısa ve önemsiz kalmaktadır!” Haksız mı?

Büyük şairimiz Hüseyin Siret Özsever, “Atatürk’e” adlı şiirinde, O’na dil uzatanları bakın nasıl betimliyor:

Ey hırs u hased dişli siyah pençeli sırtlan!

Ey kalbi çamur, gözleri kör, kapkara küfran! (nankör)

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster