Koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmadı. Şaşırtıcı mı? Bence malûmun ilanı… Adalet ve Kalkınma Partisi ve Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gölgesinden çıkamadığı sürece zaten aksi mümkün değildi.
Erdoğan da isteğinin seçim olduğunu ilk günden beri söylüyor. Çünkü bu güç kaybını henüz hazmedemedi. Sonuçlar karşısında da bildiğiniz şımarıklık yapıyor.
Böylesi bir koalisyonun oluşmaması iyi mi oldu, kötü mü bunu kimse bilemez. Bence Erdoğan, istemeden CHP’ye iyilik yaptı. Fakat bir koalisyon kurulsa da, çok uzun ömürlü olmayacağı zaten biliniyordu. Bunu AKP de biliyor olmalı ki, direkt konuya seçim hükümeti olarak yaklaştığı ortaya çıktı.
Kim ne hesap yapıyordu; hangisi tutar, hangisi tutmaz bu başka bir tartışma konusu… Ama bir gerçek var ki, gerek yabancı yatırımcılar, gerek iş dünyası bir CHP – AKP koalisyonundan yanaydı. Hatta diğer yana olanları da bizzat Kemal Derviş açıklamıştı; ABD.. Onlara ne oluyor ise… Garip olansa kimsenin ‘size ne oluyor’ dememiş olmasıydı.
Zaten bu nedenle uzun zamandır iyimserlik pompalayıp, koalisyonun kurulacağına yönelik umutlarını alıp satıyorlardı. Doları bile umutla frenliyorlardı. Zaten balon patladı; hemen ilk düzeltme geldi.
Ama daha önceki yazılarımda da dile getirdiğim gibi siyasetin verdiği fotoğraf, ekonomik gerçekleşmeler üzerindekini etkisini çok uzun süre önce yitirdi. Ufak oynamalar belki olabilir; ama kalıcı bir çözümün nedeni olamaz. Çünkü biz o sınırı çoktan aştık.
Bundan sonrası siyasetçilerin konusu; ama işin ekonomik boyutunda seçimle ilgili bir takım açmazlar ve sıkıntılar var. Örneğin kasım ayına kadar sonbahar ile birlikte dünyadaki gelişmelere paralel problemli geçecek bu süreç nasıl yönetilecek?
Geldiğimiz batık durumun mevcut zihniyetin çarpık ve basiretsiz politikaları olduğu gerçeğini ortaya koyarsak, bu fırtınayı aynı kafa ile nasıl atlatacağız? Yapılacak uygulamalardan emanet iktidar ne kadar sorumlu olacak?
Yapılan zamlardan ulufe dağıtımına kadar, geçici bir iktidarın tekrar kamu kaynaklarını har vurup harman savurarak seçime gitmesini mi izleyeceğiz? Hadi bunlar kişiden kişiye değişebilecek unsurlar. Yani bu büyük israf, yanlışlar ve aymazlık için kimi ‘öyle olmaz’, kimi ‘kesin öyle’ diyebilir.
Lakin ortada daha net bir durum var. 2016 bütçesi… Muhtemel seçim kasım ayında olacaksa, bütçe çalışmaları nasıl gerçekleşecek? Yasa gereği 31 Aralık 2015 sonuna kadar Meclis’ten onaylanarak geçmesi gereken bütçe ile ilgili açmazlar ne olacak?
Emanet iktidarın geçmiş bütçeleri tartışılabilecek mi? Yeni bütçe çalışmasında etkisi ne olacak? Yapılacak zamlardan harcamalara kadar, kim hangi kriterle bu işi yürütecek? Hepsinden önemlisi bir seçime nasıl bir adalet çıtası içinde gidilecek?
Bu nedenle eğer ülke erken seçime gidecekse, karma bir hükümet kurulması ve teknokrat özelliğiyle, ülkeyi yeni seçime taşıyarak, belki seçim barajı gibi hayati konularda düzenlemeler yapıp, sağlıklı bir seçim yapılmasını sağlamayı tartışmak gerekiyor.
Aksi takdirde ne zaman seçim yapacaksınız da, ne zaman plan bütçe komisyonu oluşturulacak da, ne zaman tartışılıp, onaylanacak? Üstelik tüm bunları ekonomi adına fırtınalı bir havada yapacağız? Bırakın magazini de bu ve benzeri konuları ele alın.
Çetin Ünsalan