Ülkenin en yumurta – tavuk hikâyesi kayıtdışı ekonomidir. Kim kimden besleniyor veya hangisi daha çok sorumlu çözülemeyen, çözülmesi için de gerçek ve ödenebilir bir vergi sistemi oluşturulmayan, herkesi bağımlı, kötü niyetliyi saklanmaya müsait, siyaseti de finanse eden bir yapının ortasında debelenip duruyoruz.
Fakat tüm bu kakofoni içinde, Maliye Bakanlığı’nın periyodik olarak basının önüne geçip, kolay parayla, kayıtdışı ile mücadele edeceğini söylemesi de ayrı bir komedi… Hükümetler ya da bakanlar değişse bile, söylemi değişmeyen geleneksel açıklamayı Maliye Bakanı Naci Ağbal da yaptı.
2016 yılını kayıtdışı ve kolay para ile mücadele yılı ilan ettiklerini ve kimseye göz açtırmayacaklarını anlatıp; durdu. Ekonomide rahatlar nispeten yerindeyken pek kimsenin umursamadığı, yönetimlerin de dolaylı vergilere dayanıp, bu alanı göz ardı ettiği süreçte, iş laf olmaktan öteye gidemiyor. Gerçek bir çözüm zaten kimsenin gündeminde değil.
Fakat tahsilât sıkıntısının büyüdüğü, insanların 20 ay vadeyle mal satıp, daha parasını almadan vergisini tahakkuk ettirdiği, gücü varsa da ödediği bir ortamda rahatsızlığın boyutu büyüyor. Kolay paraya ve kayıtdışına göz açtırmayacaklar öyle mi? Bu yolla reel sektöre aba altından sopa gösteriyorlar. Çünkü muhtemelen önümüzdeki süreçte yine referandum odaklı bir sandıkla muhatap olacağız.
Lakin dolaylı vergilerden, ithalattan para kaybı yaşayan Hazine, Maliye üzerinden gerçekten bu yaptırımı uygulamaya koyabilir. O zaman benim mükellef olan reel sektöre bir önerim var. Madem iktidar, hiçbir düzenleme yapmadan üzerinize gelecek siz de Maliye Bakanlığı’nı ihbar niteliğinde dilekçe yağmuruna tutun. Ortak metinle milyonlarca insan Maliye’ye başvursun. Desin ki:
Milyon dolarlık rezidansları alanlara ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Üç beş yılda esnaflıktan holding olma başarısına ulaşan kişilere ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Delik ayakkabıyla siyasete girip, süreç sonunda villada oturmayı başaran siyasetçilere ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Devletin üst düzey toplantılarına katılmak için para alanlara ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Mitinglere taşımalı seferlerle gidenlere ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Küsuratları bütçede toparlamak için var olan net hata noksan kalemi üzerinden, 13 milyar dolar gibi büyük ve kaynağı belirsiz parayı ülkeye sokan iktidara ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Dün yiyecek ekmeği bulamayıp, bugün medya patronu olan bazı isimlere ‘nereden buldun’ diye sormanızı talep ediyorum.
Önce bunlara sorun, sonra gelip asgari ücretle yaşamaya çalışan, dükkânının önünde seyyarda aynı malı biri satarken, gelir idaresine ‘buradayım’ deyip, sıkıntılar nedeniyle vergisini ödeyemeyen, banka borcuna batıp, namusuyla çalışmaya uğraşan insanlara ‘nereden buldun’ diye sorabilirsiniz.
Sistemsizliği düzeltmek zaten kimsenin derdi değil. Ama hiç olmazsa sorgulamaya arka kapıdan dolanıp zenginleşenlerden başlayın. Gerisi zaten kolay…
Dilekçelerinizi hazırlayın ve yollayın. Yollayın ki, karşılarındakini kümesteki kaz olarak görmekten vazgeçsinler. Herkes her şeyin farkında; kimi kandırıyorsunuz?
Çetin Ünsalan