Ege'de Türk uçaklarına taciz!

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Ulusal Kanal İnternet Sitesi 5 Şubat 2015 günü önemli bir haberi okuyucuları ile paylaştı. Genelkurmay Başkanlığı açıklamasına dayandırılan haberde, “4 Şubat günü iki askeri uçağımızın Sakız adası güneyinde Yunan uçakları tarafından taciz edildiği” vurgulanıyordu. Açıklamayı hatırlayalım:

Ege’de iki adet F-16 ve dört adet F-4E/2020 ile eğitim uçuşu icra edilmiştir.

Bu uçuşlar esnasında, Yunanistan’a ait iki adet F-4/2000 uçağı tarafından; bir adet F-4E/2020 uçağına, saat 11.03’te Sakız Adası güneyinde, 5.000 fit irtifada, 10 deniz mili geriden, 30 saniye,

Bir adet F-4E/2020 uçağına ise, saat 11.05’te Sakız Adası güneydoğusunda, 5.000 fit irtifada, 10 deniz mili geriden, 30 saniye olmak üzere toplam bir dakika süre ile iki kez radar kilidini muhafaza etmek suretiyle tacizde bulunulmuştur.

Şimdi ise Ege’de iki ülke arasındaki “Hava Sahası Sorunu”nu kısaca irdeleyelim:

Uluslararası kurallara göre, bir ülkenin hava sahası, ana kıtası ve karasuları genişliğine eşit ve onun üzerindeki sahadır. Buna rağmen Yunanistan, 1931 yılında bir iç hukuki düzenleme yaparak hava sahasını 10 deniz miline çıkarmıştır. Bu düzenlemenin sivil havacılık ve hava korsanlığı ile mücadele kapsamında hayata geçirildiği ifade edilmiştir. Ancak Yunanistan 1945 yılında bu iç düzenlemesini dünyaya ilan etmiş, uluslararası bir boyut kazandırmış ve uyulmasını talep etmiştir. Karasuları 6 mil iken hava sahasını 10 mile çıkarmak uluslararası hukukun açık bir ihlalidir. Türkiye, haklı olarak bu tek taraflı ve korsanca girişimi tanımamış ve bu sahalarda askeri hava faaliyetleri icra etmiştir.

Yunanistan, muhtemelen konu hukuki bir yörüngeye girdiğinde, karasularını 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) gereğince 12 mile kadar uzatma hakkı olduğunu öne sürecektir. Türkiye, bazı barışseverlerin (!) ve uzlaşmacı yöneticilerinin (teslimiyetçi mi demeliyiz?) ifade ettiği gibi, bu alanlarda faaliyet göstermez ve pasif kalırsa, Yunanistan “de facto” olarak 10 deniz mili hava sahasını fiilen kullanmış olacaktır. Bu ise günün birinde yapılabilecek müzakerelerde, “Bakınız, Türkiye şu tarihten itibaren bu hava sahalarına girmiyor; demek ki bizim tezlerimizi kabul etmiş; şimdi niye tutarsız davranıyor!” şeklinde aleyhimizde kullanılacaktır.

Bu nedenle Ege’deki uçuşlarımızı sürdüren TSK ve yüreklerini kanat yaparak uçan kahraman pilotlarımızı kutluyoruz. Ancak burada bir konunun altını çizmeliyiz. Elektronik kilit atma (lock on) füze atmanın ön aşamasıdır. Yani tüm dünyada tacizin de ötesinde, “düşmanca bir hareket” olarak kabul edilir. Yunanistan’ın bu konuda adli ve ahlaki sicili bozuktur.

Bilindiği üzere, Ege’deki uluslararası hava sahasında, 8 Ekim 1996 günü silah kullanmadan yapılan ve it dalaşı (dogfight) olarak adlandırılan hava muharebesi (aircombat) bir facia ile sonuçlanmıştı.

Balıkesir’deki 9’uncu Hava Jet Üssü’nden havalanan Türk F-16 uçağı, Sakız adası açıklarında Yunan Mirage uçağı ile karşı karşıya gelmişti. Ama o anda beklenmeyen bir olay meydana gelmiş ve füzesini ateşleyen Yunan pilotu uçağımızı düşürmüştü. Kıdemli pilot Yarbay Osman Çiçekli son anda fırlatma sistemi ile kurtulmuş ama ikinci pilot Nail Erdoğan, maalesef şehit olmuştu.

Barış şartlarında füzesini ateşleyen kalleş, hain ve katil Yunan pilot ThonosGrivas, ülkesinde kahraman muamelesi görmüş, uçağına Türk uçağını düşürdüğüne dair bir sembol kazınmıştı. Şehit pilotumuzun kanını yerde, bedenini denizde bırakmıştık. Olayın uluslararası bir hukuk ihlali olduğu ve kasıt unsuru bulunduğunu ispat etmek için aile hâlâ çırpınıyor.

2006 yılındaki olay ise tam bir ibret vesikasıdır. Güney Ege’de, Rodos adasının 35 deniz mili açığında, bütünüyle egemenlik tartışmaları dışında kalan açık denizalanı üzerindeki havasahasındailginç bir olay yaşandı. Bir Yunan F-16 uçağı, hiçbir gerekçe yokken, tehlikeli bir dalış yaparak olağan rotasında seyretmekte olan Türk F-16 uçağı ile it dalaşına girdi. Ancak kontrolünü kaybederek Türk uçağının kanadına çarptı. İki uçak da düştü! Yunan pilot öldü; Türk pilot,Üsteğmen Özdemir ise paraşütle atlayarak kurtuldu. Olay yerine gelen Yunan helikopterinin yardım talebini kabul etmeyen Pilotumuz, Panama bandıralı bir gemiye bindi!

Çiçeği burnunda Başbakan Çipras’a (AlexisTsipras) önce şunu hatırlatalım. Danışmanlarından Uluslararası Hava Sahası, Uçuş Malumat Bölgesi (Flight Information Region-FIR) gibi konularda bilgi alsın. Ağabeylerine güvenen külhanbeyleri misali Uluslararası Hava Sahasını koskoca Türk Hava Kuvvetleri’ne kapatabileceği hülyasına kapılmasın! Türkler sabırlıdır ama elleri de çok ağırdır!İçim sızlayarak, insanlığımdan utanarak ve çaresizlik içinde O’na uğraşması gereken çok daha öncelikli bir konu hakkında ipucu vereyim:

BBC’nin haberi: “ Yunanistan’da iş bulmak o kadar zor ki birçok evli kadın genelevlerde çalışmak için adeta yalvarıyor! (Manymarriedwomenhavebecomesodesperatetofindwork in Greecethattheyareliterallybeggingtowork in brothels.) Bazılarının çocukları da var ve masaya yiyecek koymak için bu işe giriyorlar. (Somewhohavechildrenandarestrugglingtosupportthemhaveturnedtosexwork, to put food on thetable.)

Larissa’da yasal bir ev işleten SoulaAlevridou, “kendisine başvuran evli kadınların sayısının son beş yılda iki misli arttığını” söylüyor! (In Larissa, SoulaAlevridou, whoowns a legal brothel, saysthenumber of marriedwomencomingto her lookingforwork has doubled in thelastfiveyears.) “Yalvarıyorlar ama yasal bir işletme olarak evli kadın çalıştıramayız. Sonunda sokakta çalışmaya başlıyorlar…”(Theypleadandplead but as a legal brothelwecannotemploymarriedwomen, shesays. It is illegal. Soeventualytheyendup as prostitudes on thestreets.)

Bu acıklı filmin sonuna hızla yaklaşıyoruz. Yakın zamanda Türkiye ve Türklerin şamar oğlanı olmadığını bütün dünya öğrenecek!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster