Bir soru ortaya atalım: “Karşılıksız olarak ihtiyaçtan çok fazla basılan para niçin enflasyona neden olmuyor?” Bu soruya iktisat ilmi açısından verilecek uygun bir cevap sanırım yoktur. Ekonomik gerekçelerle bu çarpıklığı açıklamak deveye hendek atlatmakla eşdeğerdir. Bu açık çelişki ancak ekonomi dışı nedenlerle sorgulanabilir! Eğer iktisadi bir faaliyeti, ekonomi ilmi dışındaki gelişmelerle izah ederseniz, karşınıza mutlaka zorbalık ya da kaba kuvvet çıkar.
EKONOMİ VE MAFYA
Eğer bir kuruluş kazancının bir kısmını gerekçesiz olarak başka bir yere veriyorsa, ortada bir mafya yapılanması vardır. Bir gece kulübü baskı ve şantaj ile gelirinin bir bölümünü haraç olarak vermek zorunda kalıyorsa bu ekonomi dışı bir eylemdir. Küresel düzeyde böyle bir gelişme varsa, küresel karakterli mafya benzeri bir yapılanma gerçekliği ile her ülke yüzleşmek zorundadır. Çünkü kaba kuvvet küresel düzeyde ya doğrudan ya da caydırıcı bir rolde kullanılarak ekonomik faaliyetleri düzenlemekte, en azından yön vermektedir.
ABD, bilindiği gibi tepe tepe karşılıksız dolar basmakta ve bunu çeşitli mekanizmalarla dünyaya dayatmaktadır. Milyarlarca dolar tutarındaki devlet desteğine rağmen ABD’de ekonomi bir türlü dikiş tutmamaktadır. Yıllık cari açıkta bu ülke dünyada açık ara birincidir. Yılda 800-900 milyar dolar cari açık veren bir ekonomi, hangi açıdan bakarsanız bakın hastalıklıdır.
KABA KUVVET ŞEYTANA UYAR MI?
Jürgen Elsässer Kaynak Yayınlarından çıkan, “Ulusal Devletin Yıkımı ve Sol Tavır” ve “Gölge Hükümet” adlı kitaplarında bu konuları müthiş bir etkinlikle analiz etmektedir. Kendisine kulak verelim: “Birleşik Devletler, ekonomik çöküş ile doların çökmesi arasında gidip gelmektedir. Bu Gordion düğümünü tarihteki örneğine benzer şekilde çözmek için şeytana uyma eğilimi artmaktadır: Dünya savaşı ve ekonomik açıdan verimsiz olan işsizleri asker olarak kullanmak ve tabii ki demokratik muhalefetin susturulması! 75 yıl önce Almanya’da olduğu gibi günümüzde de ABD küresel pazarda rekabet gücünü kaybetmiş durumdadır ve içinde bulunduğu zor durumdan kurtulabilmek için dünya pazarını askeri yollardan kontrol altına almak zorundadır.”
Amiral Cem Gürdeniz, 2 Eylül 2018 günü Aydınlık’ta, “Dördüncü Atlantik Savaşı” başlıklı çok önemli bir makale kaleme aldı. Bu makalesinde Amiral Gürdeniz, ABD Savunma Bakanı Mattis’in şu ifadesine yer veriyor: “Düşük yoğunluklu çatışma döneminden büyük güçler rekabeti dönemine geçilmiştir.” ABD Deniz Kuvvetlerinin yeni konuşlanma stratejisi, bir bütün olarak Rus donanmasını karşılamayı hedefliyor. Yer küremiz gerçekten de her geçen gün biraz daha ısınıyor.
KABA KUVVET BİR DÜZEN KURABİLİR Mİ?
Dolar, ABD silahlı gücünün etkisiyle, sanki dünyanın ortak parası olarak işlem görmektedir. Bu durum, küresel dünyanın yazılı olmayan gizli anayasasıdır. ABD Merkez Bankası olan Federal Reserve Bank (FED), ABD hükümetinden, hatta ABD devleti ve anayasasından tamamen bağımsız özel bir banker kuruluşudur. Gücü ve etkinliği ABD devletinden daha fazladır. Bir an için doların tüm dünyadan çekildiğini ve sadece ABD’de dolaşımda olduğunu farz ve kabul edelim. ABD iflas eder.
ABD, küresel ticaretteki ekonomi dışı avantajlarına rağmen her türlü kuralı yok sayarak ülkelere, uluslararası ittifaklara baskı yapmaktadır. Bu ise, hangi açıdan bakarsanız bakın, ABD düzeninin tükendiğini, can çekişmekte olduğunu ve elinde silahtan başka kullanabileceği başka bir enstrümanı kalmadığını göstermektedir. Çıplak güç, kaba kuvvet veya zorbalıkla bir sistemin yıkılmasını geciktirebilirsiniz ama onu sürekli olarak ayakta tutamazsınız! Tarih böyle bir çarpıklığı kaydetmemiştir. ABD inişe geçmiştir. Tartışılması gereken, sadece dibe vurana kadar geçecek olan zamandır.
Dünya ülkeleri ABD saldırganlığını durdurmak için aralarındaki sorunları ya ertelemeli ya da dondurmalıdır. Çin, Rusya, Almanya ve Fransa gibi ülkeler daha fazla sorumluluk almalıdır. ABD’ye net bir mesaj verilmelidir. Bir takım kayıplar göze alınmadan ABD durdurulamaz! Aksi takdirde gezegeni saran ateş herkesi içine kalır. İnsanlar, ülkeler ve gezegen kaybeder...
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr