Yarının en büyük tehlikesi

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye bugün seçim sonrası senaryolarını konuşuyor. Kim, kiminle ne yapar, ne yapmaz bilemeyeceğim. Ama önümüzdeki süreçte ekonomik anlamda yaşayacağımız sıkıntılara, faturayı ve nasıl ödeneceğini ortaya koymadan gerçekçi bir çözüm üretmek zor.

Her şeye rağmen zor günler de olsa gelip geçer. Bedeli ödenir; fakirlik çekilir; dik duruşunuzu, bütünlüğünüzü kaybetmez iseniz ve bağımsızlığınızdan taviz vermezseniz ayağa kalkarsınız.

Fakat konuşulmayan tehlike, yaklaşan riskten daha büyük ve telafisi de neredeyse olanaksız. Ülke çok ciddi bir insan kaynağı açmazına doğru ilerliyor. Bugün eğitimin içinde bulunduğu durum ortada…

Çocuklarımızı yapboz tahtasına dönen bir sistemsizlik içinde mahvediyoruz ve bunun eğer düzeltilmezse bir ya da bir buçuk kuşaklık bir olumsuz etkisi olacak. Peki yarın? Yani hemen birkaç sene sonra durumumuz ne?

Öyle ya; Türkiye ar-ge’den katma değerden, markadan, inovasyondan bahsediyor. Büyük hedefler koyuyor ama büyük laflarını nitelikli nüfusla besliyor mu? Çok ciddi bir tartışma konusudur bu.

Ülkenin genç nüfusuna olan inancımı zaman zaman dile getiriyorum. Fakat ne ekersen onu biçersin gerçeğini de göz ardı edemiyorum. Malûm olduğu üzere, bir ülkenin kalkınabilmesi, nüfusunun kaç olduğuyla ya da ne oranda genci olduğuyla ilgili değil.

Kalabalık ile nüfusu ayırt eden en önemli faktör niteliktir. Nicelik ise tek başına hiçbir işe yaramadığı gibi, niteliksiz haliyle büyük sorunlara da kapı açar. Şimdi ülkenin gelecek kadrosunun fotoğrafına bakmak durumundayız.

Bilim, teknoloji nerede ve kiminle üreteceksiniz? Teknik eleman eksikliğimiz zaten dramatik düzeyde. Meslek liselerini imam hatip okullarına endekslemiş bir zihniyetin, yıllarca ihmal edilen meslek eğitimi üzerine gelmesi burada elimize saatli bir bombayı bıraktı.

Peki bir üst basamağa çıkalım. En büyük sermaye olan bilgi üretimini nasıl sağlayacaksınız? Üniversitede ve üniversite mezunu kadrolarınızla… Oradaki sağlamayı da YGS yani Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’nın açıklanan istatistiklerinden okuyalım.

Her geçen gün düşen bir grafikte asıl bir büyük felaketin kapımızın eşiğinde olduğunu haber verir cinsten bir tablo ile karşı karşıyayız. YGS’de Türkçe, fen, matematik ve sosyal başlıklarında 40’ar tane olmak üzere toplam 160 soru soruluyor.

Bu sınava giren lise mezunu 1 milyon 360 bin öğrencinin ortalama doğru cevapları uyarının büyüğünü veriyor. İşte oranlar: Türkçe yüzde 14; sosyal yüzde 10; matematik yüzde 4,5 ve fen yüzde 3,5…

Ülkenin bugün çok büyük sorunları var; ama hepsini bir şekilde halletseniz bile telafisiz bu tabloyu konuşmuyorsanız, sadece siyaset yapıyorsunuz demektir. Görülüyor ki Türkiye’nin elindeki asıl saatli bomba eğitim; daha doğrusu eğitim yoksunu diplomalı nüfus.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster