Kıbrıs’ta emperyalizm bütün gücü ile yeni bir hamleye hazırlanıyor. Birleşmiş Milletler (BM)’de dönen dolaplar neticesindeKıbrıs’a yeni bir özel temsilci atandı. Amerikalı bir hanımefendi: “Jane Holl Lute!”ABD SenatosuGüney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’ne yönelik silah ambargosunun kaldırılmasını tartışırken, bu Hanımefendi’nin ortaya çıkması hiç de sürpriz olmadı. Bir de ABD’nin, İsrail, Yunanistan ve GKRY’yi de peşine takarak Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi hedef alan tatbikatlar düzenlediği düşünülürse, bu atama daha da derin bir anlam kazanıyor. ABD’nin en büyük kozu Mustafa Akıncı! Tam da ABD’nin derin planları çerçevesinde adımlar atıyor.
AKINCI NEREYE KOŞUYOR?
Akıncı ne KKTC Meclisi’ni ne de KKTC Hükümeti’ni dikkate alıyor. Tek taraflı olarak, Türkiye ve KKTC’nin bütün kazanımlarını silip süpürecek garip adımlar atıyor. Masayı deviren taraf Rumlar olmasına rağmen, durup dururken GKRY Lideri Anatasiadis’in ayağına gidiyor. Türkiye’nin garantörlük haklarını yok sayan ve askerlerimizin çekilmesini öngören belgeler üzerinden müzakerelerin yeniden başlamasını talep ediyor. Son gazete başlıkları ise ibretlik: “Anastasiadis: Akıncı söz verdi! Garantörlükte Akıncı ile anlaştık.” Gazeteler bu haberlerini Rum basınına dayandırıyor. İnsanın tüyleri diken diken oluyor! Siz kimsiniz? Kimden yetki alarak Türk milletinin ve Kıbrıs Türk halkının hayati çıkarlarını masaya koyuyorsunuz?
ABD ELİNİ ÇABUK TUTMAK İSTİYOR
Önce bir tespitimizi ifade edelim. ABD hızlı davranıyor ve muhtemelen Mustafa Akıncı görevdeyken, Kıbrıs işini bitirmek istiyor. Çünkü bunun geniş bir arka planı var. Aydınlık okurları durumdan haberdar oldukları için ayrıntıya girmiyorum. Ancak can alıcı bir soru orta yerde sallanıp duruyor. Akıncı kimden cesaret alarak bu tür görüşmeler yapıyor? Çünkü bu müzakereleri yaptıktan sonra KKTC’de Meclis ve Hükümet de dahil yoğun bir eleştiri bombardımanına tabii tutuluyor. Ve de bu görüşmelerden sonra Kıbrıs’ta kıyamet koparken, AKP ve Bakan Çavuşoğlu’ndan çıt çıkmıyor? AKP’nin, Akıncı’nın önünde mi, yanında mı, arkasında mı, karşısında mı olduğu bilinmiyor.
AKP AKINCI’NIN ARKASINA MI GİZLENİYOR?
Bu durumda satır araları ve semboller önem kazanıyor. Akıncı, AKP için muteber bir şahıs ki Azerbaycan’da yapılan TANAP doğal gaz açılış törenine katıldı. Bakan Çavuşoğlu her zaman Akıncı ile uyum içinde olduklarını gösteren mesajlar veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir beyanı dışında- o da anlaşma sürecinde değildi- Akıncı AKP çevrelerinde kutsal bir varlık gibi itibar görüyor. AKP, hiçbir zaman, “Hayır, Akıncı’nın arkasında ben yokum, kendi inisiyatifi ile Anastasiadis’in ayağına gitti!” demedi. Bu nedenle, “AKP, Akıncı’nın arkasına gizleniyor!” görüşü ağırlık kazanıyor. AKP’nin Milli Kahraman Rauf Denktaş’a yaptıkları ve Annan Planı’nın kabul edilmesi için gösterdiği çabalar tarih kitaplarındaki yerini aldı. AKP hiçbir zaman Ege ve Kıbrıs’ta sağlam durmadı! Bu nedenle, Çipras Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı överken, muhalefeti yeriyor. Ancak AKP içinde de güçlü bir vatansever damar var! Seslerini yükseltirler mi?
KIBRIS YENİ TÜRKİYE İÇİN TEST SAHASIDIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs ziyareti ve orada vereceği mesajlar yeni dönem Türkiye’si için test niteliğinde olacaktır. Başkanlık sistemini, ancak Kıbrıs duruşundan sonra gerçek boyutu ile anlayabiliriz. Aynı zamanda en büyük milli dava olan Kıbrıs’ta geri adım, Türkiye’nin bütün stratejik çıkar alanlarında çözülmesi sonucunu doğurur. Böyle bir gelişme emperyalizmin Türkiye’de yeniden mevzi kazanmaya başladığını gösterir.
İşte milli bir muhalefet bugünler için gereklidir. Kıbrıs davasını savunmak delegelerin peşinde koşmaktan çok daha önemli, çok daha değerlidir. Bütün siyasi partilerde Kıbrıs davasını ve dinamiklerini bilen vatanseverler mevcuttur. Büyükelçi Onur Öymen, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özdağ, İyi Partili gazeteci Vedat Yenerer, CHP milletvekili Öztürk Yılmaz ilk aklıma gelen isimler. Acaba, HDP’den bu davayı savunan bir kişi bile bulabilir misiniz? İşte bu nedenle, HDP’nin Meclis’e girmesine karşı çıktık. Bu partinin milli hiçbir vasfı yoktur. Ama kim ne derse desin, iktidarın dolaylı ortağı olan MHP ve Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu hayati konuda milli çizgiden ödün vermeyeceğine yürekten inanıyorum.