TSK basın açıklamasında özetle diyor ki “tertip davalar sürecinde hukuka inandık ve sonuçta haklı çıktık!” Şimdi de beraat eden silah arkadaşlarımızın mutluluğunu paylaşıyoruz… Peki, Bağdat harap olduktan sonra bu açıklamanın bir değeri kaldı mı? Haklı çıkma tesellisinin Türkiye’ye nasıl yüklü bir fatura çıkardığı gerçekçi bir şekilde analiz edildi mi? Ayrıca, hukuka mı, yoksa güçlülerin iradesine mi saygı gösterildi? Son açıklama, abartısız söylüyorum, mağdur askerlerde büyük bir öfke patlaması yarattı! Belli ki sistem kendi ülkelerinde esir alınan askerlerin duygu dünyasını bir türlü anlamak istemiyor…
SAYGI HUKUKA MI, GÜÇLÜLERE Mİ?
Televole hukukçularını bir kenara bırakalım… Hukuk Fakülteleri de bu karanlık süreçte sıfır çekti! Ya barolar olmasaydı? Ancak saygın, ilkeli ve derinliği olan hukukçular bir konuda uzlaştı: “Askerlerin mevcut yasalarla olağan koşullarda askeri mahkemelerde yargılanmaları gerekiyordu. Ama sorumlu askeri makamların da göz yumması ile askerler özel mahkemelerin önüne atıldı!” Bu süreci en iyi ve en doğru tanımlayan kişi, cesur ve bilge hukukçu Hâkim Oktay Kuban oldu: “Düşman Ceza Hukuku!”
“HUKUK HUKUK” DİYENLER LÜTFEN CEVAP VERİN!
Org. Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olduğu son Şura’da, Halil Helvacıoğlu ve Gürbüz Kaya korgeneralliğe, Abdullah Gavremoğlu ise tümamiralliğe terfi etmişti… Ama Bakan ve Başbakan onay vermiyordu! İki general ve bir amiral, o dönemdeki komutanların yönlendirmesiyle yargı yoluna başvurmuşlardı!
Türkiye’deki hukuki mevzuata göre bu konudaki son yetkili merci olan Askeri Yüksek İdari Mahkemesi (AYİM) terfileri onayladı! Ancak bu subaylara yeni rütbelerini kimse takdim etmedi! Acaba bu özel olayda hukuk nereye saklanmıştı? Acaba hukuka mı, güce mi tapılıyordu?
ŞU “HUKUKA SAYGIYA” DEVAM EDELİM…
O dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı televizyon sunucusunun sorduğu bir soruya, “Bu suçsa, ben bilerek bu suçu işliyorum!” şeklinde cevap vermişti. Arkasından da, ne yani, bir savcı çıkıp da, “Siz niçin Türkiye’ye barış getirmeye çalışıyorsunuz?” diye hesap mı soracak sözleri ile konuşmasını tamamlamıştı. Getirdikleri barışı (!) da görüyoruz! Demek ki hukuk süreci dışında sıdkı sadakatle bağlı olunan başka bir gerçeklik vardı!
ŞU HUKUK MESELESİNİ BİR BİLEN ANLATSIN!
Yiğit kişi er meydanında ortaya çıkar. Herkesin masa altına saklandığı bir dönemde bu topraklardan bir Oktay Kuban geçti… Vicdanını dinleyerek hukuki kararlar verdi. Sayın Kuban, “Bu nedir?” diye sorulduğunda, hiç kıvırmadan, lafı eğip bükmeden, “düşman ceza hukuku” dedi! Çok bilenler (!), bu anıt hukukçuyu, gerçek adalet savaşçısını dinlemek ister misiniz?
Beşiktaş Adliyesi’nde görev yaptığımda bir savcı hâkimin kararına itiraz etmişti. İtiraz yazısında şu cümleler vardı: ‘Nöbetçi hâkimliğinizce verilen karar, Beşiktaş Adliyesi’ndeki teamül ve uygulamalara aykırıdır!’ Bakın o illegal yapı hâkime, ‘Senin kararın anayasaya, hukuka aykırı’ demiyor, ‘çağdaş hukuk ilkelerine aykırı’ demiyor, ‘benim hukukuma aykırı’ diyor…
Bunlar ilk olarak Türk ordusunu hedef aldılar. Ve onlara karşı düşman ceza hukukunu uyguladılar. Diyarbakır DGM’de görev yaptığım zaman, Albay Cemal Temizöz Kayseri’den tutuklanarak Diyarbakır’a getirilmişti. O dosyayı inceledim, benim önüme gelmemesi için nöbetimi değiştirdi o illegal yapı!
Orada görev yapan savcıya şu soruyu sordum: ‘Bu delillerle, bu soruşturmayı, bu şekilde yürütmek mümkün değil, hedefiniz ne?’ Cevap aynen şöyle, “Biz bu Albayı bölge halkının önünde yargılayacağız!”
LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜSEYDİ…
Efendim, şimdi de biz soralım. Mademki kendi düşündüğünüz anlamda hukuku esas aldınız. O halde hakkımızdaki karar kesinleşmeden bizi niçin emekli ettiniz? Niçin onlarca arkadaşımızı düşman ceza hukukunu uygulayan hainlerin sözde belgeleri ile TSK’dan attınız! Hukuk şehitlerimizi geri getirebilecek misiniz? Peki, internetteki gemi resimlerine, bilgisayar notlarına “DEVLETİN GİZLİ BELGESİDİR!” diyenler, saltanat sürmeye devam edecek mi? Bir suç duyurusunda bulunmuştunuz! Ne oldu? Şu Donanma’daki meşhur 5 numaralı harddisk! Acaba, sahte belgeleri yükleyenlerin dokunulmazlığı mı var? Peki, meşhur Birinci Ordu bilirkişisi Ahmet Erdoğan İngiltere’de hizmetine devam ediyor. MSB niçin yargılanmasına karşı çıkıyor? Bunda nasıl bir hikmet aramalıyız?
TSK’YI HER HAL VE ŞARTTA DESTEKLİYORUZ AMA…
Fırtınada denize itildik! Geminin geri dönmesinden vazgeçtik, cam simidi bile atmadınız! Bugün hepimiz tek başımıza hukuk mücadelemizi sürdürüyoruz… Eğer güvendiğimiz dağlar olsaydı, KUMPASDER’i kurar mıydık? Ülkenin içinde bulunduğu koşulları biliyoruz. Acılarımızı yüreğimize gömdük! Her şeye rağmen TSK’yı ve Komutanlarımızı gönülden destekliyoruz…
Bizleri mutlu etmek istiyorsanız, bu tür bildiriler yayımlamayın! Bizler için değil, Türkiye’nin yüksek menfaatleri için içinizdeki hainleri ayıklayın… Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne her hal ve şartta ve herkese karşı sahip çıkın! Çareyi Arap çöllerinde değil, bu büyük milletin yüreğinde arayın! Çünkü Mehmetçik, kışlasını bu milletin kalbinde kurmuştur…
Başkalarının felaketi üzerine gelecek inşa edenler daha sorumlu davranmalıdır…
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr