Bir iş insanı olduğunu düşünün. Mal satmışsınız ve alacağınızı bekliyorsunuz. Muhatabınız ısrarla ödeme yapmıyor. Çok dile getirince dörtte bir oranında indirim istiyor. Parayı kurtarmak için kabul ediyorsunuz ama yine tahsilat yok.
Durumu dile getirdiğinizde dörtte bir indirim daha istiyor. Bunu da kabul ediyorsunuz ama yine ödeme yapmıyor. Ne yaparsınız? Sizce bu muhatabınız basiretli bir tüccar mı? Yani tekrarmal satar mısınız? Hem de paranızı almadan…
Bu örneğin net cevabı belli. Dünyanın hiç bir yerinde kimse, parasını kurtarmadan yeniden ürün vermez. Verirse zaten iş insanlığından şüphe duymak gerekir. Peki ya muhatabın durumu ne? Bir sürü tanım dile getirilebilir. Ama en iyi tanım piyasada alışılagelen tanımdır. Batakçı…
Şimdi bu rastgele örneği isimlendirelim. Alacağı olan taraf Türk medikal üreticileri… Borçlu taraf devlet ve üniversite hastaneleri. Toplam borç 19 milyar TL. İlk indirim, daha doğrusu vazgeçilen alacak yüzde 27. Ardından yüzde 25.
Hatırlarsınız geçen sene de ABD Büyükelçisi’nin söyleminden de Amerikalı ilaç firmalarına ödeme yapılmadığını öğrenmiştik. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Firmalar, durumu protesto etmek için şirket anahtarlarını sembolik bir biçimde yere attılar.
Atıp ne dediler? “Sağlık bakanından bu anahtarları almasını ve mevcut koşullar altında yapabiliyorsa işlerimizi yönetmesini istiyoruz.” Üstelik burada hiçbir kötü niyet arayamazsınız. Özellikle alacaklı tarafta.
Üç yıldır bekliyorlar; iki kere alacaklarının bir kısmından vazgeçmişler; halen tahsilat yapamıyorlar ve yeniden malzeme temin etmeleri isteniyor. İşte size uçan kaçan, rekorlar kıran Türkiye ekonomisinin fotoğrafından bir kare…
Sizce durum sadece sağlık sektöründe mi yaşanıyor? Kamuya iş yapanların bir çoğu, istisnai ve sürekli vergi borçları silinen zatlar dışındakiler ise, alacaklarını tehsil edemiyorlar. Ama iş yapmaları isteniyor.
Balık baştan kokunca, aynı durum piyasalarda aynı görüşe sahip firmaların oluşturduğu işletmelerin de ahlakını bozuyor. Mesela geriye dönük bir araştırın. Acaba kamunun güzide müteahhitleri, hani bugünlerde fiyat artışlarından yakınanlar, kaç tedarikçisini bu yolla batırdı acaba?
Şimdi acaba o yerdeki anahtarlar ne olacak? Çok açık bir biçimde ‘bu iş artık yürümüyor’ mesajı verilen bu hareket doğru anlaşılacak mı; yoksa o firmaların üzerine Maliye baskısı mı kurulacak?
Son soru şu: Fotoğraf böyleyken, ABD’de iş dünyasına verilen mesajların bir anlamı var mı? Ben size söyleyeyim. Hiçbir kıymeti yok. Kamu ya o yerdeki anahtarı kaldırır, yükümlülüklerini yerine getirir ya da önümüzdeki günlerde daha pahalı borçlanır. O da para verecek kimseyi bulursa…
[email protected]