Para bitti; salma vergi geliyor

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Ekonomide adım adım sona doğru geliniyor. Bir tarafta dünyada kuruyan kaynaklar, öte tarafta borcun döndürülebilmesi için ihtiyaç duyulan para ve beri tarafta da maaş, ulufe gibi yardımların finanse edilebilmesi ihtiyacı iktidarın elini zora sokuyor.

Zaten kontrolsüz para basmaya hazırlanma, kaynağı belirsiz para kullanmayı belirgin hale getirme, kamu bankalarını zoraki projeler için görev zararına yönlendirme, faiz lobisi söylemleri, batı ile yapılan kavga, çıkarlara ters olmasına rağmen üç kuruş daha gelir umuduyla başkasının trenine binip, komşularla büyüyen açmaz hep bunun göstergesi.

Yıllarca başarılı ekonomi palavrasını el parasıyla dile getirenler, dünyadaki parasal genişlemeden yararlanıp, ülkeyi borçlandırıp, imtiyaz dağıtarak, elde avuçtakini satarak yürütenler, şimdi paranın bitmesiyle başladıkları yere geri döndüler.

Gelir farkı gözetmeksizin alındığı için, dünyanın en ahlâksız vergisi olarak nitelendirilebilecek dolaylı vergiler ile gelir toplayanlar, musluğun suyu kesildikçe, önce aflar, müjdeler, ardından da yeni salma vergilerle sahneye çıkmaya başladılar.

Hazır olun yeni salma vergi geliyor. Osmanlı hayranlığını Abdülhamit ve sonrası bir çerçevede tutanlar, yine gerileme ve yok olma döneminin en bariz adımlarından birini tekrar atmaya hazırlanıyor.

O dönemde iltizam sistemi içerisinde, devlet adına vergi toplayan mültezimler vardı. Bunlar saraya belli bir para verir, dönüp köylünün canına ot tıkardı. Çoğu zaman da salma vergiler çıkarır, nedeni, niçini belli olmayan sürekli bir para talebiyle ortaya çıkarlardı.

Bir de halen yürürlükte olan 442 sayılı Köy Kanunu var. Bunda da muhtarlara bu yetki verilir ve genellikle imece usulü yapılan işler için ‘aramızda para topluyoruz’un kanuna uygun hale getirilmiş biçimidir.

Muhtarlarla fazla içli dışlı olmaktan mı akla geldi, yoksa 2003’teki uygulamadan mı cesaret alındı bilemiyorum ama şimdi yine salma vergi geliyor. Maliye Bakanı Naci Ağbal, bunu vergide pişmanlık affı olarak nitelendiriyor.

Mükellef diyecekmiş ki, ‘ben zamanında eksik vergi verdim çok pişmanım, alın biraz daha.’ Bak, bak, bak… Kılıfta hazırlanmış. Peki pişman olmayanın başına ne gelecek; incelenecek. Türkiye gibi ödenemez vergilerin uygulandığı bir ortamda Maliyeci gelirse gözünün üstünde kaşın var der.

Aynı filmi 2003 yılında gördük. Ayna satan esnafın bir ayna için kestiği 5 milyon TL, bir kadın kuaförünün 3 milyona saç kesmesi gibi abuk sabuk, kamu eliyle naylon fatura teşvik edilen ve salma vergi uygulamasının hayat bulduğu o süreçte, yaşananları hatırlıyoruz.

Şimdi musluklar kesilmiş olmalı ki, ‘pişmanlık’ adı altında, yine ‘para getir, yoksa canına okurum’ uygulamasına geçiyorlar. Yalnız hesap etmedikleri bir şey var. Esnaf o kadar zor durumda ve o kadar bitmiş halde ki, fazla tehdit ederseniz gelir masanıza anahtarı koyar ‘git çalıştır al vergini’ der.

Yapmayın… Kanun tanımazlığınızı zaten biliyoruz ama, Millet’in canı burnundayken daha fazla zorlamayın. Çünkü bugün ülkede ticaret ya da üretim yapan ‘her şeye rağmen’ işini sürdürüyor. Zorlarsanız, korkuyla üç kuruş para toplarsınız, ama işsizlik sorununu patlatırsınız.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster