Teori Dergisi'nin Şubat 2014'de yayınlanan 289. sayısında Yeni TKP'nin (SİP adını değiştirerek TKP adını almıştı) "Sol Cephe" hamlesini ele almış ve başarısızlıkla sonuçlanacağını belirtmiştik. Yine benzer bir girişimle karşı karşıyayız! Yeni TKP'yi Mustafa Suphilerin, Şefik Hüsnülerin TKP ile karıştırmayalım. Esas olarak Aydemir Güler, Metin Çulhaoğlu, Kurtuluş Kırçakların başını çektiği oluşum daha sonra üçe bölünmüş ve şimdilerde TKP, TİP ve TKH isimleriyle yollarına devam etmektedirler. Her ne kadar TİP'in başında Berlin'den gelen Erkan Baş görünse de ideologu geçenlerde yitirdiğimiz Metin Çulhaoğludur. TKP'nin Genel Başkanı Kemal Okuyan'dır ama Aydemir Güler belirleyici fonksiyona sahiptir. TKH'nin Başkanı olarak Aysel Tekerek görünsede Kurtuluş Kırçak örgütün esas yönlendiricisidir. Devrim Hareketi'de aynı çevreden ayrılan grupçuk. Neyse biz konumuza dönelim.
20 Ağustos tarihinde, “Ülkemizin geleceğine birlikte sahip çıkıyoruz” çağrısıyla SOL Parti, Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye Komünist Hareketi (TKH) ve Devrim Hareketi, Sosyalist Güç Birliği'ni kurduklarını duyurdu. Sosyalist Güç Birliği’nin ortak açıklaması Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir tarafından okundu. Özdemir, “Önümüzdeki kritik eşikte bu halk düşmanı rejime son vermek için, yirmi yıldır AKP’ye ve onun temsil ettiği bu düzene karşı mücadelenin her aşamasında olduğu gibi, bugün de üzerimize düşen sorumlulukları eksiksiz yerine getireceğiz” dedi.
Toplantıda, seçimlere ilişkin Sosyalist Güç Birliği’nin ne yapacağı sorusuna Türkiye Komünist Partisi'ni temsilen Ozan Yılmaz, şu yanıtı verdi: "Bugün Güç Birliği kendisini bir siyasi alternatif olarak ortaya koyuyor. Seçimlerde AKP iktidarına son verilmesi konusunda da Güç Birliği üzerine düşeni yapacak. Biz bu süreci değerlendireceğiz ve seçimlerde de işbirliği yapacağız. Hem parlamento hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Güç Birliği’nin bir siyasi alternatif olduğunu, Türkiye’ye çıkış yolu gösterdiğini vurgulayacak bir adım atacağız. Hem de AKP’nin bu karanlık dönemini sonlandırmak gerektiği için de seçimlerde bu tavrı alacağız."
Beş başlık altında sıraladıkları Çalışma İlkeleri tekrarlardan ve ezberden ibaret. Güç Birliği'nin çağrısında ve çalışma ilkeleri içinde keskin emperyalizm ve NATO karşıtı cümleler var ama, NATO'nun kurucusu ABD empeyalizminin kara gücü PKK/HDP yok, FETÖ yok ve Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesinin önündeki esas engeller yok. Ancak PKK/HDP diliyle konuşmak ise amaçlarının ifşası olarak gördüğümüz Çalışma İlkeleri içinde fazlasıyla var. İlke diye sundukları maddelerin beşincisi şöyle: "Yurttaşlığın tesis edilerek etnik, dinsel, mezhepsel ve toplumsal cinsiyetten kaynaklı farklılıklar nedeniyle ayrımcılığın ve karşıtlıkların ortadan kaldırıldığı, herkesin eşit ve kardeşçe yaşayacağı özgür bir cumhuriyet hepimizin özlemidir. Bunu gerçekleştirmek isteyen herkesi ortak mücadeleye davet ediyoruz."
Doğan Özgüden Avrupa DEMOKRAT Gazetesindeki "İttifakların ittifakına doğru" başlıklı yazısında sonunun nereye varacağını doğru tespit ediyor. "Üç ayrı ittifakın oluşmasından sonraki aşama, HDP’yi dışlamayan ve gerçek demokrasiyi amaçlayan bir İttifaklar İttifakı oluşturmak olmalıdır…" diyen Özgüden, "İttifaklar İttifakı’nın başını çeken de, tüm üyeleri sol partiler olan Demokrasi İttifakı ile Sosyalist Güçbirliği İttifakı olmalıdır." cümlesiyle yazısını noktalıyor. Fazla söze gerek olmadığı kanısındayız.
Evrensel Gazetesinden Zülal Kalkandelen'in haberi şöyle: 5. Edremit Kitap Fuarı'nda "Türkiye'nin Solu" konulu bir panel gerçekleştirildi. Gazeteci Yazar Necdet Saraç'ın yönettiği panele Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, SOL Parti Meclis üyesi Alper Taş katıldı.
Panelin yöneticisi, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'nda ikinci başkanlık, AABK'nın yayın organı Alevilerin Sesi Dergisi'nde genel yayın yönetmenliği, Türkiye'de ABF'de yöneticilik gibi pek çok alanda çalışmalar yapan ve şimdilerde TV kanallarında sıkça boy gösteren, Haziran 2022'de AABK Onursal Başkanı ve PKK/HDP'nin MYK üyesi Turgut Öker'in gözaltına alınıp serbest bırakıldığında yanı başında dayanışma gösteren ve Yol TV'de Turgut Öker'in yanında desteğini CHP'li olarak yerine getiren Necdet Saraç. Sayın Saraç panel yöneticiliğine ve ortama çok uygun!
Panelde ilk sözü alan Erkan Baş, “AKP'nin ne yaptığı ortada, bizim ne yaptığımız önemli, biz ne yapmalıyız onu konuşacağız. 20 yıldır yapmadıklarımızı yapacağız. Bize sakin olun diyenleri beklemeyeceksin, örgütlenip AKP’den kurtulacağız. AKP en çok örgütlü halktan korkar, Gezi'den korkar, işçi direnişlerinden korkar" ifadelerini kullandı. Erkan Baş PKK/HDP listelerinden bedavadan vekil olan ve toplumda hiç bir karşılığı olmayan birisi. Yeni TKP'nin üçe bölünmesi sırasında yaşanan iç tartışmalarda kariyerist, sekter ve parti bölücüsü olarak bilinen Erkan Baş PKK/HDP sayesinde siyaset sahnesinde görünmeye başladı. AKP düşmanlığı ve PKK/HDP'ye payanda olmak dışında bir marifeti bulunmayan Erkan Baş ve partisi sahte TİP solumsu partilerin içine sokulmuş PKK/HDP kamasıdır. Onu muhatap alanlarında ondan farklı olmadıklarını belirtelim.
Daha sonra söz alan Ercüment Akdeniz, “Başkanlık seçimini bir referandum olarak görüyoruz. Tek adam gitmeli bunda hemfikiriz ancak yerine ne geleceğini konuşmak zorundayız. Bu tek adam rejiminin gitmesi için varız. İşçilerin, emekçilerin, Kürtlerin oyları çantada keklik değil. “7+4, 7'den de büyüktür, 4’ten de büyüktür. Bu iki oluşum birleşmelidir." dedi. Ercüment Akdeniz Doğan Özgüden'den daha cesaretli davranarak PKK/HDP'nin başını çektiği yedili ittifak ile dörtlü ittifakın birlikte hareket etmesini istiyor. EMEP, Deniz, İnan, Aslanların THKO'nun mirasına konan ve onu hovardaca harcayan örgütün adıdır. Ancak pratiklerine baktığımızda THKO ile EMEP'in aynı potaya konulmasını doğru bulmadığımız gibi THKO'yu EMEP'e yakıştıramıyoruz ve kesinlikle bir tutmuyoruz.
Sol Parti Meclis üyesi Alper Taş: “Bu çelişkiyi emek lehine çözmeliyiz. Solun yapması gereken iki şey var. Öncelikle AKP rejimini yenmeliyiz sonra Türkiye'yi yeniden kurmalıyız." diye konuştu. Konuştuda, konuşuk olsun diye de konuşulmamalı! Panel boyunca birbirini yağlamanın dışında pek bir şeyin yapılamadığı panel fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Dost ve düşman ayrımını doğru dürüst yapmayanların ve PKK/HDP noktasında ayak sürüyenlerin bu ülkeye, devrimci mücadeleye zerre kadar yararı olmayacaktır. Demagojiyi devrimci siyaset olarak yutturmaya çalışanlar ancak kendilerini kandırırlar!
Gerek dörtlü ittifak ve gerekse EMEP denilen kuyrukçu parti işin esasını unutarak, PKK/HDP'yi koruma amacıyla hareket etmekteler. Onların tek amacı var; emperyalizmin hedef gösterdiği yere hücum etmek, yaratıcı yıkıcılığı hayata geçirmek.
Şu yukarıda adı geçen partilerden hangisi emperyalizme karşı laf üretmek dışında pratikte mücadele etti? ABD'ye karşıyız, NATO'ya karşıyız, emperyalizme karşıyız ama PKK/HDP ile birlikteyiz siyasetinin tutarlı bir yönü var mıdır? Hem Denizleri, Mahirleri savunduğunuzu iddia edeceksiniz ve hem de emperyalizmin piyonu PKK/HDP'yi savunacaksınız; bu ikisi birarada olur mu? Siz Denizleri, Mahirleri PKK/HDP'nin arkasına takabilir misiniz? Bunu hayal etmek bile mümkün değildir.
Dörtlülerin çağrısına imza koyanlardan bazılarının ismini gördüğümüzde Hasan Yalçın'ın o ünlü "Dönekler" kitabı aklımıza geldi. Savrulmanın nerelere varacağını bir kez daha gördük. Hayatlarının önemli bir bölümünü emperyalizme ve onun kara gücüne karşı mücadeleyle geçirmiş olanların dönme hızı bizleri artık şaşırtmıyor!
Tarih sizi ABD emperyalizmine, NATO'ya, emperyalizme ve onların kara güçlerine karşı doğru tavır almadığınız için yargılayacaktır. Lafta anti emperyalist fiiliyatta emperyalizmin kara gücünün kuyrukçuları devrimci tarih açısından suç işlemektedir. ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmi Irak'ı işgal eder bunlar "Ne Sam Ne Saddam" diye avazları çıktığı kadar bağırırlar. ABD/İsrail haydut devletleri Suriye'yi işgal eder bunlar "Yaşasın Rojava" diye meydanlarda nara atarlar. Rusya çok haklı olarak ABD'nin kuklası Ukrayna denilen uyduruk devletler kategorisindeki oluşumun zulmünü durdurmak için müdahalede bulunur; bunlar Türkiye'de ve Avrupa'da sokaklara çıkıp Rusya'nın "Ukrayna işgalini" kınarlar... Kısacası bunlar emperyalizmin dümen suyunda hareket eden sahte solculardır. O nedenle bunlara güven olmaz.