Türkiye'nin kalbi, Başkent Ankara'da eşzamanlı olarak Tuzluçayır Ana Fatma Cemevi’ne, Ege Mahallesi Şah-ı Merdan Cemevi’ne, Gökçebel Köy Derneği’ne ve Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı’na eşzamanlı zamanlı saldırılar düzenlendi. Olayın gelişim seyrine bakıldığında saldırganın yalnız olmadığı, hedef gözeterek ve planlayarak saldırıları gerçekleştirdiği görülür. Saldırganın arkasında kimlerin olduğu ise soruşturma sonucunda belli olacak.
Anadolu Alevilerine yönelik yıkıcı çalışmaların yoğunluk kazandığı, çok parçalı hale getirildiği ve İslam'ın dışına sürülme girişimlerinin arttığı bir dönemde böylesi olayların olması son derece tehlikelidir. Etnik bölünme eğilimlerinin azaldığı bir dönemde, dini (mezhepsel-inançsal) bölünmenin önünü açacak eylemlilikler iç barışı bozacağı gibi çatışmaların önünü açar.
Ülkemizde Alevi kuruluşlarına yönelik saldırıları nefretle karşılıyoruz. Sünni/Alevi kardeşliğini bozmaya yönelik provokasyonlar Türkiye halkında karşılık bulamayacaktır. Artık, Alevilerimize yönelik her çirkin girişim ve saldırılara karşı sessiz kalınmamakta anında müdahale edilmektedir ve bu iyi bir gelişmedir.
Alevi kuruluşlarına yönelik son saldırılara başka bir açıdan bakılmasının yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Alevilerin birliğini ve dirliğini bozan örgüt ve partilerin olayı suistimal etmelerini görmezden gelemeyiz.
Ankara'daki saldırıların ardından PKK/HDP kesiminden art arda açıklamalar geldi. Yine PKK/HDP ile kolkola girmiş Alevici örgütlerde aynı doğrultuda açıklamalarda bulundular. Türkiye'ye yabancı örgüt olan AABK'ya bağlı Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'da hemen harekete geçti.
Olay üzerine açıklamalarda bulunan PKK/HDP'ye yakın Ankara Demokratik Alevi Dernekleri Başkanı Mustafa Karabudak: "siyasal iktidar Alevileri hedef gösteriyor. Bu saldırılar siyasal iktidarın Alevileri ötekileştirmesi, inançlarını yok sayması ve onlar üzerinden siyaset yapmasıyla doğrudan alakalıdır. Bu saldırılarda siyasal iktidarın sorumluluğu vardır." dedi. Zihniyetiniz PKK/HDP dairesinde işlerse olayı ancak böyle değerlendirirsiniz. Her çirkin olayın arkasında araştırma yapmadan karalamalarda bulunmak, niyet açıklamak doğru değildir. Peki soruyoruz Mustafa Karabudak'a, elinizde hangi deliller var kamuoyuna açıklayınız? Ezberlerin ve art niyetin dışında birşey olmadığı bellidir.
Benzer bir açıklama Dersim Demokratik Aleviler Derneği (DAD) Eş Başkanı Musa Kulu'dan geldi. Kulu'ya göre:
- Maraş'ta, Sivas'ta, Dersim'de, Zilan'da, Malatya'da, Suruç'ta, Sur'da katliamlar ve saldırılar yaşandı ve bu olaylar bu ülkenin karanlık sayfalarıdır. Türk Cumhuriyeti iki taş üzerine oturmuş: Türk ve Hanefi Müslüman olmak. İktidar herkesi Türkleştirmek ve Müslümanlaştırmak istiyor. Bunun dışındaki kimlikleri düşmanlaştırıyor. Bu ülkede başka kimliklerin nefes almaya hakları yoktur. Haliyle böyle bir ülkede demokrasiden bahsetmekte pek mümkün değil. Öteki demek aslında düşman demektir. Düşman olan da her zaman ortadan kaldırılması gerekendir. Ötekiyi ya fiziksel olarak ya dili yok ederek ya da inancına saldırarak ortadan kaldırmayı hedefler. Ülkede milyonlarca Alevi yaşıyor ancak anayasal hakları yok. Anayasal haklardan önce varlığı dahi kabul edilmmiyor. Bugün zulme karşı sadece zulüm görenler durmamalı. Asıl bu zulme bizzat Türk olup Müslüman ve Hanefi olanların seslerini yükseltmeleri gerekir. (...) Bir cemevine saldırı yapıldıktan sonra ardından bir camiye saldırı olacak ve bunu solcular ya da aleviler yaptı deyip bir algı oluşturmak isteyecek. ‘Herkes Türk'ün ve Müslümanlar'ın düşmanıdır’ anlayışı hakim kılınacak. Tüm bu yaşanılan saldırılar aslında devlet denetimiyle oluyor. Bu saldırı tamamen planlı ve programlı bir sistemdir.
Sorumsuzca kışkırtıcılık yapan DAD yöneticisinin bu açıklamasını nereye koyalım? Baştan sona PKK/HDP çizgisinde ve onları destekleyen açıklamayı Alevilerimizin kabul etmesi mümkün müdür? Bu olaya hükümet nasıl katıldı ve organize etti? Bunun bir açıklaması olmalıdır. Ama, DAD'ın amacı faillerin yakalanması ve arkasındaki örgütün açığa çıkarılması değil, tam tersine ülkemizde kaos çıkmasını sağlayacak ortamın yaratılmasıdır. Yukarıdaki açıklama fitne fesat doludur ve bölücülüğü dayatan içeriğe sahiptir. İşte Türkiye ne çektiyse bu türden zihniyetlerden çekti.
PKK/HDP vekilleri, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı, HDP İnanç Komisyonu Eş Başkanı Turgut Öker ile PKK/HDP Ankara il örgütü saldırıya uğrayan cemevine ziyarette bulundular. Alevileri, Türk/Kürt, Sünni/Alevi diye ayıran ve Alevileri İslam dışı, 12 İmam düşmanı, Alisiz Alevi, İmamı Cafer Buyruğuna hakaret eden unsurlar haline dönüştürme uğraşısı verenlerin Alevi kurumlarına ellerini kollarını sallayarak girmeleri doğru değildir! Bunlar art niyetlidir ve Alevileri kışkırtmak için her yolu mübah sayan Alevici tacirlerdir. Sünni/Alevi kardeşliğini savunan ve ülkesini seven Alevi kuruluşları PKK/HDP gibi bölücüleri hangi nedenle olursa olsun kabul etmemelidir. Çünkü onlar bölücüdür ve Alevilerimizide bölen unsurlardır.
Anadolu Alevilerini ateşe sürenleri iyi tanıyoruz. Emperyalizmin kucağında "Alevi dini" yaratmaya çalışanların samimiyetine inanmak safdillik olur! PKK/HDP'nin çizgisinde faaliyet sürdüren ülkemiz içinde Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Avrupa'da ise Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA- Demokratische Aleviten Fedaration) zehir zemberek açıklamalarda bulundular:
- Saldırıların bir merkezden yapıldığı, faillerin kollandığı ve korundukları, yakalansalar bile her zaman olduğu gibi cezasızlıkla ödüllendirilecekleri açıktır. İnkârcı, katliamcı ve asimilasyoncu zihniyetin Alevilere dönük saldırı ve kültürel soykırımı devam ediyor. Katliamcı zihniyetin sonucu Yası Muharrem’ın ilk gününde Ankara’da Şah-ı Merdan Cemevi, Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Genel Merkezi ve Ana Fatma Cemevi’ne saldırılar düzenlenmiş, Alevi Pîri ve Alevi canları linç edilmek istenmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, AKP ve onun tekçi aklı Alevi kurumlarına saldırı ve provokasyonun startını vermiş bulunuyor. Aleviler olarak bu gerçekliği görerek demokrasi, adalet, barış, kardeşlik cephesinde daha çok kenetlenmeli, örgütlü olmayı başarmak durumundayız. Aleviler bu saldırıların arkasında tekçi egemen aklın olduğu bilinci ile hareket etmelidirler.
diyerek saldırıyı başka bir boyuta taşıyarak çarpıtma yöntemine başvuruyorlar. Şu yukarıda ki açıklamalarla Alevi derneklerine yapılan saldırı arasında hangi bağ kurulabilir? Mesele Alevi derneklerine yapılan saldırı değil, iç kargaşalığa yönlendirme zihniyetidir. Onlar "emperyalizmin aklını" Alevilerimizin zihnine şırınga etmeye çalışan devşirmelerdir.
PKK/FEDA Alevilerimizi bölücü örgütün yörüngesine sokmak için de şu öneride bulunuyor:
- İnkârcı ve katliamcı iklimden beslendiği açık olan belirli merkezlerde planlanan, provokasyon kokan bu saldırılara karşı biz Alevilerin örgütlü olması, birlikte hareket etmesi hayati önemde konu olmaktadır. Bu temelde inkâra, asimilasyona ve kültürel soykırımcı nahak zihniyete karşı başta her sürekten Aleviler olmak üzere demokrasi güçlerini birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
Aleviler olarak bu saldırılara Hüseyin’i duruşuyla karşı koyabiliriz. Saldırı ve katliamlara ikrarlı, örgütlü, öz savunma ile karşı koyabilir, kültürel soykırımı engelleyebiliriz.
Yapılan açıklamada "Örgütlü" ve "öz savunma" sözcüklerine dikkati çekiyoruz! PKK/HDP ülkemizdeki her kalkışmada bu sözleri kullanmıştır. 24 Temmuz 2015 öncesi ayaklanma ve özerklik kalkışmaları sırasında da "örgütlü ve öz savunma güçleriyle" direniş çağrıları yapılmıştı. Şimdi aynı şey Aleviler üzerinden hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Ankara’daki cemevlerine yönelik saldırılara ilişkin HDP, “Gerçek failleri bulunana ve perde arkasındaki azmettiricilerinden hesap sorulana dek mücadelemizi sürdürecek, sürecin takipçisi olacağız. Alevilere ve Alevi kurumlarına yönelik saldırılar iktidar cenahının Alevileri hedef alan söylemleriyle tetiklenmektedir. Bu saldırılar siyasal iktidarın Alevileri ötekileştirmesi, inançlarını yok sayması ve Alevi karşıtlığı üzerinden siyaset yapmasıyla doğrudan ilgilidir. İçişleri Bakanlığı’nın olayla ilgili bir kişiyi gözaltına almış olması olayı aydınlatma çabası değil bilakis olayın üstünü kapatmaktır. Zira bu kadar organize ve eşzamanlı bir saldırıyı bir kişinin yapması mümkün değildir." açıklamasında bulundu.
Yine, PKK/HDP vekili Ali Kenanoğlu konuya ilişkin “Tabi bugüne kadar Alevilere yönelik saldırılarda işlenen yol ve usul işleniyor. Bundan önce 2012 yılından 2021 yılına kadar 37 ayrı yerleşim yerinde yüzlerce Alevi evi işaretlendi, hakaretler yapıldı, duvarlara yazılar yazıldı bütün bunlarla ilgili olarak da daha etkin bir soruşturma sonucu ortaya konmadı. (...) En azından bu cemevine saldıranlar, Alevilere saldıranlar Alevi kimliğinden dolayı Alevilere hakaret edenler kendilerine yönelik herhangi bir cezai işlem yapılmayacağını biliyorlar. Burada kaynaklı olarak da çok kolaylıkla cemevlerine yönelik saldırılar düzenliyorlar” dedi. Peki bu sözlerin herhangi bir inandırıcılığı olabilir mi? Failler yakalanıyor ve arkasındaki örgüt titizlikle araştırılıyor. PKK/HDP'nin vekilleri Aleviler üzerinden yaratıcı yıkıcılığı hayata geçirmek için çabalıyorlar. Ancak çabaları boşa çıktı ve Türkiye halkının, hükümetin, DİB'in ve diğer çevrelerin açık tavır almasıyla plan suya düşmüş oldu.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) ve bağlı federasyonların yıkıcı girişimlerinin önlenmesi gerekiyor. Onlar PKK/HDP ile kol kola Türkiye'ye karşı konumlandılar. O nedenle AABK ve bağlı federasyonların Türkiye içinde faaliyet sürdürmelerine müsaade edilmemelidir. Alevi kurumları bu kontra örgütü kesinlikle dışlamalıdır. "Alevilik dini" projesinin sürdürücüleri asla Anadolu Alevilerinin hayrına çalışmazlar.
Ankara'da Alevi kurumlarına düzenlenen saldırıların ardından AABK'ya bağlı AABF harekete geçerek Almanya'da bulunan Türk Konsolosluklarının önünde protesto eylemleri yapılması çağrısında bulundu. AABF Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, “ Bugün Ankara’da Tuzlucayır ve çevresinde bulunan Cemevlerimize yönelik saldırılar olduğu bilgisini aldık. Türkiye’deki Alevi kurum başkanlarımız ile sürekli irtibat halindeyiz. Yarın Ankara’da musahip kurumlarımız T.S. ile 17:00 ortak bir basın açıklaması yapacak. Biz de yarın Avrupa saati ile 16:00’da Almanya’da bulunan TC Konsoloslukları önünde Türkiye’de kurumlarımızın yapacağı basın açıklamasına eş zamanlı ve destek amaçlı basın açıklaması yapacağız.Yarın tüm canlarımızı ve dostlarımızı TC eyalet kosoloslukları önünde yapacağımız basın açıklamamıza davet ediyoruz." dendi.
Aleviciliğin (Aleviler değil) Alevilerimizi nasıl dönüştürdüğüne Nurten Yalnız isimli kişinin açıklaması örnektir:
- Ülke seçim atmosferine girmiştir, AKP milletvekilleri sokaklarda dolaşamıyor, siyasal calışmalar yapamaz duruma gelmişler, herşeyden önce AKP çözülmeye başlamıştır. Öncelikle emek ve demokrasi güçleri başta olmak üzere AKP den, bu gerici, talancı sistemden rahatsız olan, değişim isteyen tüm kesimler bu süreçte sorumluluk bilinci ile hareket etmeli AKP nin oyunlarını boşa çıkarmalıdır. AKP sokakları savaş ve çatışma alanlarına çevirmek istiyor. Ekonomik ve siyasal buhranların yaşandığı zamanlarda faşizmin en çok kulandığı, başvurduğu yöntem halk kitlelerini bir birine kırdırarak süreci ve krizi kendi lehine çevirmektir. Alevi sorunu bu ülkenin önemli bir sorunudur, bu sorunu derinleştirerek toplumu ve halkımızı Alevi Sünni kavgasına çekmektir, bu AKP nin istedigi bir oyundur bu tehlikeli oyuna oldukça dikkat etmek gerek. Özelikle AKP nin son zamanlarda alevilere yönelik olarak kulandığı şiddet dili ve üslubu bu saldırıların zeminini oluşturmuştur. Bu saldırıların birinci sorumlusu AKP nin kendisidir.
Yurt dışında yaşayarak ve oradaki PKK/HDP, sahte sol ve Alevici örgütlerin saflarında kalarak Türkiye üzerine ahkam kesilirse olacağı budur. Nurten Yalnız sadece üfürüyor! "AKP sokakları savaş ve çatışma alanlarına" çevirmek istiyormuş! Buna kargalar bile güler! Sadece AKP değil neredeyse PKK/HDP ve FETÖ dışında kalan hiç kimse Sünni/Alevi çatışması istemez. Bu çatışmayı kışkırtanlar Amerikan emperyalizminin kara güçleri, işbirlikçileridir ve de bunlar bellidir. "Özellikle AKP nin son zamanlarda alevilere yönelik olarak kullandığı şiddet dili ve üslubu bu saldırıların zeminini oluşturmuştur." cümlesini haklı çıkaracak tek bir örnek var mıdır? Yalan diyeceğiz ama bu yalandan da öte bir şey! Buna cahillik diyelim ve geçelim!
Ayrıca sözde "Demokrasi güçleri" denilen esamisi bile okunmayan onlarca grupçukların yayınladığı ortak açıklama ibretliktir. Şu sözler bunlara ait, "Alevilerin, yok sayılan diğer halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı tanınmalıdır.Tüm tarihler boyunca benzeri saldırılarla yok edilmeye çalışılan Alevilerden özür dilenmelidir. Alevi kurum ve cemevlerine yapılan saldırının, demokratik, özgür, barış içinde bir arada yaşama umudumuza yapıldığını biliyoruz. Bu saldırılara demokrasi mücadelesini daha çok ortaklaştırıp, daha çok güçlendirerek yanıt vereceğiz!" Yukarıdaki açıklamayı yorumlamak yerine takdiri okuyucularımıza bırakıyoruz!
Yazımızda PKK/HDP, sahte sol ve birlikte hareket edenlerin görüşlerini uzun olarak verdik. Ankara'da gerçekleştirilen çirkin olayın ardından Amerikancıların aynı ağızla görüş açıklamalarına tanık olduk. Bu türden eylemlerin kimlere yarayacağını bir kez daha gördük.
Amerikancı örgütlerin, çevrelerin açıklamalarını alt alta sıraladığımızda ortaya provokasyonların daha sık kullanılacağı olgusu çıkmaktadır. Halk desteğini kaybeden ve arkasından sürükleyemeyen PKK/FETÖ organizasyonlarının ileriki günlerde, aylarda farklı eylemlere girişmeleri mümkündür!
Alevilerimiz üzerinden parsa toplamaya çalışanlara karşı Alevilerimizin uyanık durmaları gerekiyor. Son eylemlerin özellikle PKK/HDP ve FETÖ çevrelerini harekete geçirmesi ve olayı büyüterek vermeleri anlamlıdır, uyarıcıdır.
Alevi kanaat önderlerinin ve sağduyulu Dedelerin olay üzerine açıklamaları çok önemlidir. Bu da gösteriyor ki Anadolu Alevilerini emperyalizmin beslemeleri asla PKK/HDP'nin peşine takamayacaktır. PKK'ye bağlı FEDA istediği kadar "Kürt Alevileri" bölücülüğünü sürdürsün, sonunda başarısız olacak ve tükeneceklerdir.
Can Anadolu Alevilerimizin o engin hoşgörüsünü bu olayda da gördük. Sağolsun, varolsunlar...