Genellikle bu derslere devam eden Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü (İHEID) öğrenciler yerine, NATO'nun Rusya'ya karşı doğuya nasıl genişletileceğini ve savaşa devam etmek için Ukrayna ordusuna nasıl silah tedarik edileceğini tartışmak üzere üniformalı yabancı askerler (İsviçre topraklarında buna izin verilmemesine rağmen) yer aldı.
İsviçre, saldırgan (birçoğunun inandığı gibi savunma amaçlı değil) bir askeri koalisyon olarak bildiğimiz Atlantik İttifakı devletleri ile ortak bir sempozyuma ev sahipliği yapan NATO üyesi olmayan ilk ülke oldu. Bu siyasi-askeri sempozyum, sanki yetmiyormuş gibi, Ukrayna'daki savaşın halen sürmekte olduğu uluslararası gerginlik bağlamında gerçekleşiyor.
İsviçre Devlet Sekreteri– sendikalarca aşırı Avrupacılığı açısından eleştirilen – Livia Leu ile, İsviçre Konfederasyonu adına İsviçre Ordusu Başkomutanı (ki şimdilerde subaylarının eğitimini ABD'ye bırakan) Thomas Süssli tarafından temsil edildi.
İsviçre tarafsızlığının daha başka bir ihlali ile karşı karşıyayız: Eğer düne kadar sorun sadece edilgen bir şekilde AB ve ABD'nin (İsviçreli işçilerin satın alma gücüne zarar veren) uyguladığı ekonomik yaptırımlara bağlı olmaktaysa, durum şimdi daha ciddi, çünkü İsviçre kendi topraklarında, bir savaş eylemine karışmış bulunan bir askeri örgütü memnuniyetle ağırladı.
İsviçre hükümeti -toplumda demokratik bir tartışma bile açmadan- ülkemize, çatışmayı Ukrayna'nın ötesine taşımak isteyen koalisyonu yerleştirmek için çırpınıyor. Bu sorumsuz olduğu kadar kendi ulusal güvenliğimiz için de tehlikeli bir askeri ve diplomatik politika seçimidir!
İsviçre'yi Atlantik koalisyonuna dahil etme arzusu, barış ve silahsızlanmanın aksine, şimdi yalnızca İsviçre Komünist Partisi'nin reddettiği bir seçimdir. Ne yazık ki, sosyal demokrasi artık bu mücadelede müttefikimiz değil ve militarizmleriyle körleşen sözde "milliyetçiler" oportünist tutumları nedeniyle seslerini çıkarmayacaklar.
Türkiye'de "NATO'dan ayrılım" kampanyası cesaretle başlatıldı. Korkarım İsviçre'de de benzer bir kampanya yakında gerekli olacak!