İsveç basın özgürlüğü nereye?

Abdullah Gürgün Yazar gurguna@hotmail.com

İsveç Gazeteciler Sendikası'nın gazetesi Journalisten'de ilginç bir haber: FB Karlsten'in sansürü eleştiren yazısına "Rus kontrollüdür" damgasını vurdu.

Güneş balçıkla sıvanmaz; Facebok'un pisliği saygın gazeteciyi kirletmez. Emanuel Karlsten, 2020 yılında İsveç Büyük Gazetecilik Ödülü"ne layık görülmüştü. Geçerli akımlara, akıntılara direnebilen, rüzgara göre yön değiştirmeyen, her zamanın ve masanın adamı olmayan, doğruya "doğru" diyebilen bir araştırmacı gazeteci. Facebook'un şimdi bu başarılı gazeteciyi damgalamasının nedeni Karlsten'in, Rus RT Televizyonu (Eski Russia Today) ve Sputnik'e İsveç'in uyguladığı sert sansürü konu alan yazılarıydı.

İsveç basın yayın organlarının sabah akşam Amerikan ve Amerikancı kaynaklardan yalan yanlış bir sürü propaganda yazısını servis etmesini, Amerikancı "uzman", asker, siyasetçi ve gazeteciyi konuşturmasını buna karşılık Ruslara sansür koymasını Karlsten üç yazısıyla derinlemesine açıkladı.

İsveç basını bu kadar katı bir sansürü hiç bir ülkeye, kişiye, konuya uygulamamıştı. İsveç şimdiye dek düşünce ve anlatım özgürlüğünü anayasa ile güvence altına alan ve bu güvenceyi kararlılıkla savunan bir ülke olarak tanınıyordu. Ne oldu da Rus kaynaklara sansür uygulanıyor? Şimdi bu yetmiyormuş gibi Facebook da bu sansürcülere omuz veriyor? FB açıkça İsveçli gazetecinin Rus devletinin kontrolü altında olduğunu öne sürüyor.

Sorumlu siyasetçiler bir yana, yapılan tek yanlı yayınlardan etkilenen kamuoyu da mutlaka korunması gereken düşünce ve anlatım özgürlüğünün çiğnenmesine pek aldırış etmiyor. "RT ya da Sputnik" okumasam ne olur der gibi bir hava var. Anayasa ile garanti altına alınan özgürlüklerin çiğnenmesi karşısında kimse ne bağırıp çağırıyor ne de gözyaşı döküp yas tutuyor.

Rus karşıtlığı o denli yaygınlaştı ki, hükümet halkı da parlamentoyu da anayasayı da elinin tersiyle itip NATO'ya üye olmaya hazırlanıyor. Bu duruma ses çıkarmayan halk Rus medyasının engellenmesine mi ses çıkaracak?!.

Karsten üç bölümlük yazısını Facebook hesabında paylaşınca FB Karlsten'in Rus devletinin kontrolünde olduğu uyarısını yapıp yazıda yer alan Rus yayın organlarının isimlerini sildi. Daha sonra da yazı ortadan kayboldu.

Olay İsveç Gazeteciler Sendikası, Gazete Yayıncıları Örgütü, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından protesto edildi.

İsveçli meslektaşlardan henüz yüksek bir protesto sesi duyulmadı. Haber yeni olduğu için belki henüz uyanmadılar.

İsveç'te "Basın Özgürlüğü Yönetmeliği" ve "İfade Özgürlüğü Yasası" anayasa niteliğindir. Bunlara sahip çıkılması korunması yalnız gazetecilerin değil tüm halkın ilkesel görevidir.

Zaman, mekan ve koşullara göre bunlardan vazgeçildiğinde sıra hepimize gelir. Hani ünlü bir Alman Papazı vardı; Emil Gustav Friedrich Martin Niemöller... Onu anımsayalım. Kilisenin Nazilerle iş birliği yapmasına muhalefet eden Alman ilahiyatçı, Alman Protestan Kilisesi'nin yöneticisi ve Dünya Kiliseler Konseyi başkanıydı. Ve onun şu sözlerini anımsayalım:

"Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı".

İsveç özgürlüklerin en geniş olduğu, halkının bu özgürlüklere kararlılıkla sahip çıktığı bir ülke olarak tanınır. Amerikan ve Amerikancı medyaya her türlü yalan yanlış yayın hakkı tanınıp Rus ve Rusya yayın organlarına sansür uygulanması kabul edilemez. Büyük Gazetecilik Ödülü sahibi Emanuel Karlsten'e, bu sansürü konu alan yazıları nedeniyle sansür uygulanması görmezden gelinemez.

Bizdeki "Bir kereyle bir şey olmaz" tarzı olayları İsveç'te de görüyoruz ve bu tür olayların giderek olağanlaşmaya başlamasına şaşırıp kalıyorum. Ciddiye alınmayan bu olaylar, özgürlüklere konan yasaklar, Anayasa'ya aykırı suçlardır. Ne var ki, kimse sorumluluğu kabul edip sorumluyu, Anayasa ihlalinde bulunan şüphelileri aramıyor. Bu yasaklar daha büyük anayasa ihlallerinin, yasakların, baskıların ayak sesleridir.

İsveç'e yakışmayan uygulamalar üzüyor.

Rus medyasına konan yasakları ve bu yasakları ele alan yazıları nedeniyle bir meslektaşımın alnına "Rus kontrolünde" damgası vurulup sesinin kesilmek istenmesini protesto ediyorum.

Tüm yazılarını göster