Gizlenen Cemal Süreya: Adanmışlık, disiplin ve partizanlık

Şiirlerinde okura sevda ve vuslatı iliklerine kadar hissettiren ve aşk mısralarının usta kalemi Cemal Süreya'nın ölümünün üstünden 34 yıl geçti. Bir dönemin protest yırtıcılığını satırlarında taşıyan Cemal Süreya, üç kelimeyle özetlenebilir: adanmışlık, disiplin, partizanlık...

Abone ol

Türk edebiyatının 'öncü' kalemlerinden Cemal Süreya, ölümünün 34. yılında özlemle anılıyor.

Şiirlerinde aşka dair en derin betimlemeler yapan Cemal Süreya, aynı zamanda devrimci kişiliğiyle de kendisini 'sol sempatizanı demokrat aydın' olarak tanımlamaktadır.

Asıl adı Cemalettin Seber olan şair, dizelerine de konu olan küçük yaşta yaşadığı talihsizlikler sebebiyle yaşam kavgası içinde kendini bulur. Henüz 6 yaşında annesi Güllü Hanım'ı kaybeden Süreya, iyi bir eğitim almak gayesiyle İstanbul'da halasının yanına yerleşir.

Küçük yaşlarından itibaren okumaya meraklı olan Cemal Süreya'nın annesi öldükten sonra babası Hüseyin Bey iki evlilik daha yapmıştır. Babasının ikinci eşi Esma Hanım'dır; Süreya, Esma Hanım'dan kaçmak için gizlice parasız yatılı sınavına girmiştir. Babasının üçüncü evliliği ise Refika Hanım'ladır.

Süreya o günleri anılarında şöyle anlatır:

Sonunda babam iki kez evlendi, önce Esma, sonra Refika'yla. Esma çok kötü çıktı. Kardeşlerime işkenceli bir çocukluk yaşattı, örneğin saçlarından tutup kuyuya sarkıtırdı. Bu yüzden kız kardeşlerimin saçları gür değildir. (...) Esma deliydi. Bir fırıncıyla kavga edip adama vurup, adamın yerinden kalkamayınca öldü sanıp ve Bilecik'ten kaçtı. Esma kaçınca, babam Refika'yı aldı. O iyi çıktı. Kardeşlerim onu anne bildiler.

HUKUK DİPLOMALI ŞAİR

1947'de ortaokulu bitirdikten sonra 1947-48 döneminde İstanbul'daki Haydarpaşa Lisesi’nde parasız yatılı öğrenci olarak öğrenim hayatına devam etmiş ve bu dönemde aruz ölçüsüyle birkaç şiir yazma girişiminde bulunur. Lise son sınıftayken edebiyat ile ilgilenen Süreya, kendini bu dönemde "aruzcu, eski edebiyatçı olarak görmüştür.1950'de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin maliye ve iktisat bölümünde okumaya ve bu dönemde şiirlerini yayımlamaya başlar. Yine bu dönemde eski şiiri bırakarak geçiş yapmıştır. 1954'te mezun olduktan sonra teğmen olarak askerliğini yaparken fark derslerini de vererek hukuk diplomasını da alır.

İLK ŞİİRİ 'MÜLKİYE'DE YAYINLANDI

“Şarkısı Beyaz” adlı ilk şiiri 1953’te Mülkiye dergisinde yayımlanan Süreya, daha sonra bu şiiri kitaplarına almak istemedi.

Türkçe ve edebiyat derslerindeki başarısıyla öğretmenlerinin dikkatini çeken Süreya, 1947'de parasız yatılı olarak girdiği Haydarpaşa Lisesi'nin ardından, 1950'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nde eğitim gördü.

İlk şiiri "Şarkısı Beyaz" 1953'te "Mülkiye" adlı okul dergisinde çıkan Süreya, "İkinci Yeni" şiirinin öncülerinden biri kabul edildi.

Üvercinka (1958), Göçebe (1965), Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973), Uçurumda Açan (1984), Sıcak Nal (1988), Güz Bitigi (1988) ve Sevda Sözleri (1990) adlarındaki şiir kitaplarının yanı sıra deneme, eleştiri, günlük ve antoloji türlerinde de yazılar yazdı.

GİZLENEN CEMAL SÜREYA

Cemal Süreya, düşüncesini daima koruduğunu ve Türkiye'nin sosyalizmle kurtulup gelişeceğini hayatı boyunca savundu. Her şeyden evvel bir 'Aydınlıkçı' olan Cemal Süreya hakkında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek şunları dile getirir: 

12 Eylül Darbesinin koşullarının devam ettiği o baskı döneminde cesur bir tutumla partimize üye oldu. Herhangi bir üyenin çok ötesinde, ancak merkez yöneticisi düzeyinde yapılacak parti görevleri üstlendi.

Mart 1979’dan 11 Eylül 1980' kadar Aydınlık gazetesinin “Paçal” köşesinde düzenli yazılarını sürdürür. "Türlü şeylerin karışımı" demek olan 'Paçal' yazıları daha sonra Kaynak Yayınları tarafından kitaplaştırılır.

SAÇAK'IN SANAT YÖNETMENİ OLDU

Cemal Süreya 1986 yılında Saçak dergisinde, Sanat ve Kültür Yönetmeni olarak çalışmaya başlar. Usta şair burada aha önce de yaptığı edebiyat dergileri incelemelerine devam eder. Burada Tevfik Fikret-Mehmet Âkif karşılaştırmasını yaptığı yazı büyük ilgi görür.

10 SAATİ AŞAN TOPLANTILARA KATILDI

Doğu Perinçek, 12 Eylül karanlığında Cemal Süreya’nın, Saçak Yazı Kurulu’nun en disiplinli, en çalışkan üyesi olduğunu, 10 saati aşan Yazı Kurulu toplantılarına baştan sona katıldığını, derginin yayın çizgisine ilişkin tartışmalara derinlik kattığını aktarıyor.

1987 yılında yayımlanmaya başlayan Genel Yayın Yönetmenliği'ni Doğu Perinçek'in yaptığı 2000’e Doğru dergisinin kurucularından biri Cemal Süreya’dır. 

'2000'LER CEMAL SÜREYASIZ GELDİ'

Süreya, 2000'e Doğru dergisi için "Bugüne dek yazarken en özgür olduğum, kendimi öyle duyumsadığım yayın organı" demiştir.

Perinçek, 10 yıl önce Cemal Süreya'nın çalışkanlığını ve partizanlığını anlattığı "2000’ler Cemal Süreyasız geldi" yazısında "Cemal Süreya, kendisi için şemsiye aramadı, ama herkese vereceği bir şemsiye vardı." demiştir.

Yaşar Kemal'in tavsiye ettiği 5 kitap Kültür Sanat Yassıtepe Höyüğü'nde Bulundu! Tam 5000 Yıllık İncir Çekirdeği... Kültür Sanat Yakınımızdaki Açık Hava Müzesi! Peki ama nerde bu müze Kültür Sanat İşte 2023'te En Çok Satan 20 Kitap! Liste Şaşırttı... Kültür Sanat