Doğu Perinçek 15. Dünya Politik Ekonomi Forumunda konuştu

15. Dünya Politik Ekonomi Forumu, Dünya Politik Ekonomi Derneği (WAPE) ve Şanghay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi (SISU) tarafından, “Politik Ekonomi Perspektifiyle Ekonomik Analizi Yeniden Düşünmek” temasıyla 18-19 Aralık tarihlerinde Şanghay’da düzenlendi. Çevrimiçi olarak düzenlenen forumda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek konuşma yaptı.

Abone ol

15. Dünya Politik Ekonomi Forumu, Dünya Politik Ekonomi Derneği (WAPE) ve Şanghay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi (SISU) tarafından, “Politik Ekonomi Perspektifiyle Ekonomik Analizi Yeniden Düşünmek” temasıyla 18-19 Aralık tarihlerinde Şanghay’da düzenlendi. Çevrimiçi olarak düzenlenen forumda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek konuşma yaptı.

Forum’a Çin, Küba, Rusya, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, ABD, Kanada, Fransa, Almanya, Japonya, Yunanistan ve Türkiye dahil olmak üzere 40 ülkeden 300 konuşmacı katıldı.

Vatan Partisi Çin Temsilcisi Adnan Akfırat’ın oturum başkanlığı yaptığı Türkiye panelinde Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Profesör Semih Koray, Doçent Dr. Efecan Gürcan, Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kuntay Gücüm konuştu.

EMPERYALİZME KARŞI KARARLI MÜCADELE

WAPE Başkanı ve Çin Sosyal Bilimler Akademisi Marksizm Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cheng Enfu, küresel sistemdeki değişiklikler üzerine araştırma yapmayı, sürdürülemez olan küresel sistemin çıkmazlarını ve küresel yönetişimin yeni biçimi ile yeni salgınların önlenmesi-kontrolüne ilişkin araştırmaları güçlendirmeye davet etti. Emperyalizmin aşırı finansallaşması ile yeni türden bir emperyalizmle karşı karşıya olduğumuzu belirten Prof. Cheng, Çin’in yeni türden emperyalizme karşı kararlılıkla mücadele ettiğini belirtti.

VATAN PARTİSİ’NİN ÜRETİM DEVRİMİ PROGRAMI ELE ALINDI

Forum’da iki Parti Genel Başkanı konuştu. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Avustralya Komünist Partisi Genel Sekreteri David Matters. BRIQ dergisinin düzenlediği Türkiye panelinde Vatan Partisi’nin “Üretim Devrimi Programı”na neden Türkiye’nin mecbur olduğu geniş olarak ele alındı ve Türkiye’nin ekonomik krizine yanıtı olduğu belirtildi.

TÜRKİYE PANELİNDE ÜRETİM, KAMUCULUK VE KEMALİZM KONUŞULDU

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yaptığı sunumda Türkiye’nin Üretim Devrimi Programının diğer gelişmekte olan ülkeler için de ufuk açıcı olduğu vurgulandı. Dr. Doğu Perinçek “Büyük Çözümün Eşiğinde Türkiye” başlıklı sunumunda Türkiye’nin Üretim Devrimini hayata geçirmek için, Milli Direnme Ekonomisi uygulamasına vurgu yaptı. Üreticinin ve emekçilerin baş tacı yapılarak, kamucu yatırımlarla Üretim Devriminin başarılı olacağını belirtti.

“VATAN PARTİSİ’NİN PROGRAMI GÜNDEMDEDİR”

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek konuşmasında, “Bugün “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” sistemi sürdürülemez hale gelmiştir. Türkiye, Asya Uygarlığının yükseliş ikliminde Tasarruf-Yatırım-İstihdam-Üretim odaklı ekonomiyi inşanın eşiğindedir. Sistem değişiyor, Vatan Partisi’nin programı gündemdedir. Türkiye borç batağında boğulmamak ve parçalanmamak için, Atlantik Sisteminin denetiminden çıkmak durumundaydı. Bu süreç, öncelikle toprak bütünlüğümüzü sağlamak ve terörden kurtulmak amacıyla güvenlik alanında başladı. Türkiye ekonomisi, Avrasya ile bütünleşme sürecine girmişti. Artık birinci, ikinci ve üçüncü ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin ve Almanya’dır. Türkiye, karşılaştığı büyük zorlukları ancak Üretim Devrimiyle aşabilir. Zorlukları paylaştıran ekonomik çözümleri, zorlukları paylaştıran bir hükümet uygulayabilir. Üretim Devriminin Hükümeti, Üreticilerin Millî Hükümetidir.” ifadelerini kullandı.

Prof. Semih Koray “Neoliberalizm’in “Devleti küçültme” Programının İflası: Ulusal devletin kalkınmadaki rolü ne?” başlıklı konuşmasında özelleştirmelerin, ulusal pazarları yok ederek ABD egemenliğindeki küresel pazara tabi kılmaya yönelik emperyalist stratejinin bir parçası olduğunu vurguladı. Prof. Koray, İkinci dalga ulusal demokratik devrimlerin sosyalizme açılma programını içerdiğini belirtti. Ekonomik kalkınmanın, ancak sosyal kalkınmanın eşlik etmesi halinde sürdürülebileceğini vurguladı.

Doç. Dr. Efecan Gürcan “2000’lerde Türkiye’nin dönüşümü ve neoliberalizmin bilançosu” başlıklı konuşmasında Türkiye’nin 2002 yılından itibaren mevcut büyüme politikaların tüketime dayalı borç odaklı bir büyüme olduğunu, bu modelin sahte bir büyüme yarattığını belirtti. Verilere göre 2002'den bu yana, Türkiye'nin ekonomik büyümesi, 2006 ve 2010 yılları dışında, önemli düzeyde istihdam artışı sağlamadığını gösterdiğini belirtti. Ekonomik büyüme gelir eşitsizliğinin azaltılmasında ve yeterli düzeyde istihdam yaratmada başarısız olduğunu vurguladı.

Teori Dergisi GYY Kuntay Gücüm “Türkiye'nin Kemalist Ekonomik Kalkınma Modeli Ne Kadar Evrensel?” başlıklı sunumunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra hızlı bir sanayileşme sürecine girdiğini, ekonominin devletçi ve planlı ekonomi ilkelerine göre düzenlendiğini vurguladı. Kemalizmin, milli kamu kurumlarıyla bağımsız bir ekonomi inşa ederek hızla kalkındığını vurguladı. Bu kalkınma modelinin Nasır, Baas, Venezuela gibi ülkelere de örnek olduğunu belirtti. Kemalist modelin yüzyılımızda da geçerliliğini koruduğunu, Kemalist model ile Çin sosyalizmi arasında benzerlikler bulunduğunu belirtti.

TÜRKİYE’YE GÜVENİN ÇAĞRISI!

Forum’un ikinci gününde kapanış oturumunda Vatan Partisi Çin Temsilcisi Adnan Akfırat “Siyasi ve ekonomik bağımsızlık kalkınma için belirleyicidir” başlıklı bir sunum yaptı. Akfırat sunumunda Kemalizmin devletçi ve halkçı politikalarının İkinci Dünya Savaşının ardından “küçük Amerika” olma hevesiyle terkedildiğini ve 1980 sonrasında “dünya ile entegrasyon” programıyla dolara bağımlı bir sıcak para ekonomisine geçildiğini belirtti. Fakat 2015 yılından Türkiye’nin ABD kontrolündeki PKK’nın üzerine gitmesinden beri sıcak para ekonomisinin sürdürülemez hale geldiğini en sonunda Erdoğan’ın neo-liberal ekonomi politikasını terk ettiğini ilan ettiğini ve kalkınmada Çin’i örnek gösterdiğini belirtti.

Akfırat, Çin’in son 70 yılda büyük başarı kazanırken, aynı 70 yılda Türkiye’nin Atlantik sistemine bağlanarak, Avrupa ülkelerine uçak ihraç edecek kadar geliştirdiği ekonomisini yıkıma uğrattığını açıkladı. Vatan Partisi Çin Temsilcisi Akfırat, emperyalizmin çöküşte olduğunu vurgulayarak, Türkiye’ye güvenilmesi çağırısını yaptı, Türkiye’nin geçen yüzyılın başındaki gibi yine insanlığın öncü ülkelerinden biri olacağını vurguladı.

WAPE Genel Sekreteri Prof. Ding Xiaoxing’in Başkanlığı’ndaki son oturumda, Dünya Ekonomi Politik Derneği’nin yeni konsey üyeleri duyuruldu. Türkiye’den sadece Adnan Akfırat konsey üyesi oldu. 15. Dünya Politik Ekonomi Forumu, canlı olarak 12 farklı dilde ortaklaşa Enternasyonal Marşı söylenerek kapandı.

VATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK’İN YAPTIĞI KONUŞMANIN TAM METNİ:

Doğu Perinçek

WAPE 2021 Forum-Turkey Panel (Webinar)

18 Aralık 2021

Topic: THE POLITICAL ECONOMY OF DECLINE AND POSSIBLE REVIVAL IN TURKEY: LESSONS FOR THE DEVELOPING WORLD

TÜRKİYE BÜYÜK ÇÖZÜMÜN EŞİĞİNDE

-Özet-

1. Üretim Devrimi kaçınılmaz

Türkiye’de 1980 yılından bu yana “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” adı altında Neoliberal ekonomi uygulandı. Bu program özetle

- Kamu İktisadî Teşeküllerinin özelleştirilmesini,

- Çiftçiye desteklerin kaldırılmasını,

- Gümrüklerin indirilmesini,

- Paranın giriş çıkışına denetimin kaldırılmasını,

- “Devletin küçültülmesini”içeriyordu.

Neoliberal programı topluma kabul ettirmek için, köylü ve diğer üreticiler “kambur” ilan edildi. Çünkü programın özü, Türkiye’nin Kemalist Devrimle kurulan üretim yapısını yıkıma uğratmaktı.

Sonuç, Türkiye’nin 450 Milyar Dolar borca batmasıdır. Turgut Özal tarafından “Dünya piyasalarında rekabet yeteneği kazanacağız, ihracatta olağanüstü artış sağlayacağız” diye reklam edilen program, ithalatta patlama yarattı. Çünkü Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerin bile içinde ithal oranı yüzde 60-70’lere çıkmıştı.

Bugün “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” sistemi sürdürülemez hale gelmiştir. Türkiye, Asya Uygarlığının yükseliş ikliminde Tasarruf-Yatırım-İstihdam-Üretim odaklı ekonomiyi inşanın eşiğindedir. Sistem değişiyor, Vatan Partisi’nin programı gündemdedir.

Türkiye borç batağında boğulmamak ve parçalanmamak için, Atlantik Sisteminin denetiminden çıkmak durumundaydı. Bu süreç, öncelikle toprak bütünlüğümüzü sağlamak ve terörden kurtulmak amacıyla güvenlik alanında başladı. Türkiye ekonomisi, Avrasya ile bütünleşme sürecine girmişti. Artık birinci, ikinci ve üçüncü ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin ve Almanya’dır.

Türkiye, karşılaştığı büyük zorlukları ancak Üretim Devrimiyle aşabilir. Zorlukları paylaştıran ekonomik çözümleri, zorlukları paylaştıran bir hükümet uygulayabilir. Üretim Devriminin Hükümeti, Üreticilerin Millî Hükümetidir.

2. Tasarruf Yatırım İstihdam ve Üretim Odaklı Ekonominin Esasları

2. 1. Üreticilerin Millî Hükümeti

Üretim Ekonomisini kurma işi, Üreticilerin Hükümeti ile başarılır. Üreticilerin hükümeti, millidir. Başlıca görevi, milletin bütün üretici sınıflarını kucaklayan Üretim Devrimine önderlik etmektir.

2.2. Üreticiye Dayanan Bağımsız ve Güçlü Devlet

Devlet, bu zorlu dönemi aşmak için güçlü olacak. Gücünü Türk milletinden alacak. Halka dayanacak. Böylece toplumun güvenini kazanacak ve toplum üzerinde otorite kurabilecektir.

2.3. Disiplinli Toplum

Devlet ile halk arasındaki birlik, özgür ve örgütlü toplumla ve disiplinle sağlanır. Özgürlüklerin sınırı, Türkiye’nin bağımsızlık ve bütünlüğüdür, laik ve devrimci Cumhuriyettir, toplumun Batı kaynaklı kültürel çürümeye karşı korunmasıdır. Disiplinin amacı ise, millî ekonominin halk seferberliğiyle hızla geliştirilmesi, ülke güvenliğinin pekiştirilmesi ve millî devrimci kültürün ve geleneklerin güçlendirilmesidir.

2.4. Ekonomide Öncelik: Halkın Refahı

2.5. Üretici Baştacı

Üretime Odaklanmak, önümüzdeki dönemin çözümüdür. Üretme işi, üreticiyle yapılır. En büyük üretici güç insandır. O nedenle günümüzün temel sloganı bellidir: Üretici baştacı!

2.6. Ekmek Teknesini Korumak ve Geliştirmek

Ekonomik kriz nedeniyle fabrikalarımız kapanmasın, işyerlerimiz ayakta kalsın, üretim yapımız çökmesin ki, üzerine Üretim Ekonomisini inşa edelim. İşsiz kalmayalım, evimize ekmek götürelim. Yeni iş alanları açılsın, işsizlerimize iş sağlayalım!

Ekmek Teknesini korumak, Üretim Çarkını korumaktır.

2.7. Zorlukları Paylaştırmak

Yaşanan ağır kriz, toplumun emekçi kesiminin sırtına yıkılamaz. Emekçilerin çalışma ve üretme şevkinin ateşlenmesi için, insanca yaşama koşullarını sağlayacağız. Zorluklar toplumun bütün kesimleri arasında paylaştırılacaktır.

2.8. İşsizliğe Son, Emek Seferberliği

Türkiyemizin genç ve dinamik bir nüfusu var. Türkiye’nin olanca emek gücünü üretim için seferber etmek, Üretim Devriminin anahtar görevidir. İşsizliğe son vermek için, sermaye-yoğun modeller yanında emek-yoğun çözümlerin de devreye sokulması şarttır.

2.9. Üretim Amaçlı Kamu Mülkiyeti, Özel Mülkiyet ve Toplum Mülkiyeti

Devlet kaynakları, kamu mülkiyetine dayanan Kamu İktisadî Teşekküllerine (KİT’ler) ayrılarak, kapsamlı ve verimli bir yatırım seferberliği yürütülecektir.

Üreticinin özel mülkiyeti üretimi geliştirmek amacıyla desteklenecek ve özendirilecektir.

İflas eden üretim kurumlarında Ekmek Teknesinin korunması ve üretimin sürdürülmesi için, kamu mülkiyetini, çalışanların toplu mülkiyetini ve işletme sahibinin özel mülkiyetini birleştiren karma mülkiyet biçimleri devreye sokulacaktır.

Özellikle tarımda çiftçinin özel mülkiyetini korumak ve geliştirmek, büyük işletme olanaklarını değerlendirmek, üretim araçlarını verimli kullanabilmek ve ürünlerin pazarda değer fiyat bulabilmesi için, kooperatifler özendirilecek ve geliştirilecektir.

Bu mülkiyet biçimleri, aynı zamanda Üretim Devriminin bütün toplumsal güçlerini üretimi geliştirmek amacıyla birleştirmektedir.

2.10. Verimlilik Etkeni Olarak Piyasa ve Rekâbet

Piyasa koşulları ve rekâbet, kaynakların verimliliğe göre dağılması, üretimin artması, teknolojinin gelişmesi, kalitenin yükselmesi ve halkın taleplerinin karşılanması amacıyla düzenlenecektir.

2.11. Kalkınma Planı

Tasarrufun ve yatırımın artırılması, işsizliğe son verilmesi, kaynakların halkın ihtiyaçlarına göre verimli kullanılması, kalkınmanın hızlandırılması, sağlık, eğitim ve adalet başta olmak üzere kamu hizmetinin kaliteli olarak görülmesi için, Kalkınma Planları yapılacaktır.

2.12. Uygun Teknoloji

Türkiyemizin bütün üretim kapasitesini değerlendirmek durumundayız. Üreticiyi “kambur” ilan ettikleri dönemde atıl bırakılan sermayenin yeniden üretim süreçlerine sokulması, üretimi artırmak yanında, ileri teknolojiler için birikim yaratacaktır. Bu nedenle ileri teknoloji saplantısına son verilecek, elde bulunan bütün donanım, tezgâh ve makinelerde üretim yapılması için gerekli koşullar oluşturulacaktır.

2.13. Komşularla İşbirliği

Türkiye’nin enerji güvenliği, komşularımız olan Irak, İran, Azerbaycan, Rusya ve Katar dostluğundadır. Suriye, Lübnan, Mısır ve Libya ile işbirliği, Doğu Akdeniz ve Ege’deki kaynaklarımız ve vatan güvenliğimiz açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri de ABD’den bağımsızlaşma ve Asya ülkeleriyle işbirliği eğilimine girmiş bulunuyorlar. Bu gelişme de enerji güvenliğimiz için yeni olanaklar sunmaktadır.

2.14. Avrasya İkliminde Ortak Yatırım ve Paylaşarak Gelişme

Yeni bir dünya kuruluyor. Atlantik Çağı arkada kalmaktadır. İnsanlık, Asya Çağına giriyor. Sanayicilerimizin de artık sık sık vurguladıkları gibi, Dünya ekonomisinin ve siyasetinin ağırlığı Asya’ya kayıyor. Üretim Asya’dadır. Teknolojik gelişmenin ve buluşların kıtası artık Asya’dır.

İstanbul, İzmir, İskenderun ve Trabzon limanlarımız, İpek Yolu’nu karadan, denizden ve havadan dünyaya açan kapılardır. Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye’yi Kuşak Yol Girişiminin doğal ortağı saymaktadır. Türkiye’nin Kuşak Yol Girişimindeki yeri ekonomik açıdan da, ulaşım açısından da, güvenlik açısından da eşsizdir. Çin ile işbirliği, Türkiyemizi bir üretim üssü haline getirme olanağı sunmaktadır. Yüzlerce milyar dolar çapına ulaşabilecek ortak yatırımlar sayesinde milyonlarca insanımıza iş sağlayabilir, üretimi artırabilir ve dış ticaret açığımızı kapatabiliriz.

Ekonomik kalkınmamız yanında güvenlik ve barış için, Orta Asya Cumhuriyetleri ve bütün Avrasya ülkeleriyle işbirliği ve dayanışma güçlendirilecektir. Türkiye’nin güvenliği, Rusya’dan ve Çin’den başlar. Çin’in ve Rusya’nın güvenliği ise Türkiye’den başlar. Türkiye, Şanghay İşbirliğiÖrgütü içindeki bağımsız yerini alacaktır. Böylece ülkemizin ABD ve AB ile ilişkilerini normalleştireceği ve karşılıklı yarar esasına oturtacağı koşullar da yaratılmış olacaktır.

2.15.Üretim Devriminin Kalkanı:Millî Direnme Ekonomisi

Millî Direnme Ekonomisi, bir tür Savaş Ekonomisidir. Koronavirüs salgını bu programı yakıcı olarak gündeme getirmiş bulunuyor. Millî Direnme Ekonomisi, Beş Temel Güvenliği öngörüyor:

2.15.1. Gıda güvenliği

2.15.2. Güvenliğin güvenliği: Ekonomi ile güvenliğin iç içe geçtiği koşullarda, Ordumuzun ve Polis Örgütümüzün güvenliğini sağlamak yaşamsal önemdedir. Özellikle Doğu Akdeniz’de savaş tehditlerinin geçerli olduğu ve Üretim Devrimini baltalayan dış ve iç tehditlerin gündeme geleceği bir süreçte, Güçlü Devlet, Güçlü Ordu, Güçlü Güvenlik, Disiplinli Toplum şarttır.

2.15.3. Enerjinin güvenliği:Dünya ciddî bir enerji bunalımına girmiş bulunuyor. Enerji fiyatlarında patlamalar bekleniyor.Enerji, toplum hayatını sürdürmek ve Üretim Devrimini başarmak için belirleyici önemdedir. Ekonomideki ve sağlık alanındaki zorluklar, enerji yatırımlarından vazgeçerek değil, enerji güvenliğini sağlama alarak aşılabilir. Enerji üretiminin dağıtım, ithalat ve ihracatının devlet eliyle yapılması zorunludur.

2.15.4. Sağlığın güvenliği: Millî Direnme Ekonomisi sürecinde devlet, vatandaşlarımızın her tür sağlık hizmetini görmeyi üstlenir.

2.15.5. Eğitimin güvenliği: Üretim Devrimi, yeni kamucu ekonominin kuruluşuna hizmet eden bir eğitim sistemini gerekli kılar. Devlet, hem genel eğitim hizmetini yürütmek hem de Üretim Devriminin insan kaynaklarını eğitmekle yükümlüdür.

2.16. Türk milletinin kamuculuk birikimi

1930’lu yıllarda iki beş yıllık plan uygulayarak kamuculuk sayesinde, Sovyetler Birliği ile birlikte dünyanın en hızlı gelişen iki ülkesinden biri olduk. Kemalist Devrimin devletçiliği, milleti ve vatanı bütünleştirmede, ekonomide, sağlıkta, eğitimde, toplumsal ahlâkta bize eşsiz bir miras bırakmıştır.

2.17. Acil çözüm: Sağlıkta kamulaştırma

Bütün özel hastanelerin ve özel sağlık kuruluşlarının kamulaştırılması kaçınılmazdır. Nitekim sağlıkta kamulaştırma başlamıştır.

2.18. İflas Eden İşletmelerin İstihdamı Korumak ve Üretimi Sürdürmek Amacıyla Kamulaştırılması

İflas eden ve iflas tehdidiyle karşı karşıya gelen işletmelerin sayısı ürkütücü boyutlardadır. Bu durumda üretim çarkının işlemesi ve Türkiye’nin ekmek teknesinin korunması, ekonominin birinci sorunudur.Vatan Partisi’nin Üretim Devrimi Programının 10. Maddesinde düzenlediği “İflas Eden İşletmelerin İstihdamı Korumak veÜretimi Sürdürmek Amacıyla Kamulaştırılması” artık biricik çözümdür.

2.19. Millî Eğitim için kamulaştırma kaçınılmaz

Koronavirüs salgını, gerçek anlamıyla Millî Eğitimin de ancak kamu eliyle yapılabileceği gerçeğini bir kez daha önümüze getirdi. Özel okullar, özel üniversiteler, özel yurtlar, kamulaştırılmalıdır.

Eğitim hizmetinin parasız olması ve fırsat eşitliği de bunu gerektirir.

2.20. Güçlü Merkez Bankası ve bankaların millileştirilmesi

Ekonominin çarkının çevrilmesi, ekmek teknesinin korunması ve geliştirilmesi, reel sektörün büyümesi, üretim yapısının ve istihdamın korunması ve geliştirilmesi, kaynakların verimli kullanılması, bütün bunlar üretim ve istihdama odaklı kamu bankacılığını gerekli kılmaktadır.

Türkiye, Malî sistemini yeniden düzenlemek, en başta Devletin yönetimi altında Merkez Bankasını güçlendirmek durumundadır..

Devletin ekonomiyi toplum yararına yönlendirmesi, millî planın uygulanması, tefeciliğe son verilmesi, gelir dağılımında adaletin sağlanması, dışarıya kâr aktarımının denetim altına alınması için, bankacılık ve kredi sistemi etkin bir biçimde kullanılacak ve yeniden düzenlenecektir.

Yatırım ve üretime yönelik sektör bankaları geliştirilecektir. Bankacılık sisteminin üreticiler üzerinde terör uygulamasına son verilecek, bankalar üreticinin çözüm ortağı olacaktır.

2.21. Büyük Çözüm önümüzde

Türkiye, ancak devrimci uygulamalarla çözeceği büyük sorunlarla karşı karşıyadır.

Çözüm, millidir, halkçıdır, devletçidir, aydınlanmacıdır ve devrimcidir.

Türkiye, Üretim Devrimini başarmak, Mavi Vatanını korumak ve güvenliğini sağlamak için, Avrasya iklimindeki öncüler konumundaki yerini alma yolunda büyük atılımın eşiğindedir. Avrasya, kurulmakta olan Yeni Dünyanın, yeniden yükselen insancılığın, kamuculuğun, üreticim devriminin ve paylaşmanın iklimidir. İçine girdiğimiz koşullar çetindir, zorludur.

Türkiye, bu krizden Kemalist Devrimi tamamlama yönünde devrimci bir atılımla çıkacaktır.

Zorlukları yenmek için zorlukları paylaştıracak olan Üreticilerin Millî Hükümetinin kurulması anahtar değerindedir.

Üretimin kamburu girdi maliyetleri: Yüksek girdi maliyetleri üretimi tehdit ediyor Gündem Dünya genelinde omikron alarmı: İsrail 8 ülkeyi kırmızı listeye aldı Gündem Yeni vergi ve harç miktarları açıklandı: İşte yeni vergiler, ehliyet ve pasaport ücretleri Gündem Kumpasçı FETÖ'cülere soruşturma: 32 şüpheli için gözaltı kararı Gündem