Direnişçilerin zafer kenti!

Bu, Jürgen Elsässer’in 1 Haziran 2013’te Gezi Parkı Direnişi için yazdığı yazının başlığı.

Abone ol

Elsässer, 1 Kasım 2012’de Erdoğan’a yazdığı “Erdoğan Sen Çıldırdın mı?” başlıklı mektubuyla birçok gazetede ve çeşitli internet sitesinde adından sıkça söz ettirmişti.

“Sen tamamen kafayı mı yedin? Sen, Tel Aviv’in delisi Netanjahu ile 3. Dünya Savaşını çıkartmak yarışına mı girmek istiyorsun?” diyen Alman Solu’nun önde gelen yazarı Taksim Direnişi’ni selamlıyor, günümüzde tam da ihtiyacımız olan “Sol tavır ne olmalıdır?” sorusunu lafı dolandırmadan cevaplıyor.

Kaynak Yayınları, Alman Solu’nun yaramaz çocuğunun son günlerde çığ gibi büyüyen Halk Hareketi ve Emperyalizme karşı mücadele bağlamında adeta bir el kitabı olacak yeni kitabı Ulusal Devletin Yıkımı ve Sol Tavır kitabını okurlara sunuyor.

İşte O Mektup:

“Erdogan, Sen çıldırdın mı?

Sayın ekselans,

Türkler’in gelmiş geçmiş en büyük ve değerli başkomutanı! Sen tamamen kafayı mı yedin? Sen, Tel Aviv’in delisi Netanjahu ile 3. Dünya Savaşını çıkartmak yarışına mı girmek istiyorsun? Son senelerde Türk ekonomisini epeyce yükseltip benim de naçizane takdirimi kazandıktan sonra, şimdi her şeyi tekrar yıkmak mı istiyorsun? Sana ne oluyor? İki sene öncesine kadar İsrail’i savaş ve işgal politikası (Gaza) yüzünden şiddetle yeriyordun, saygımı kazandın. Ama 2011 baharından, Libya‘dan, beri taraf değiştirdin,“Kaddafi-Rejimine karşı” – yoksa “Erdoğan-Rejimine karşı mı demeliydim”? – olanları destekledin ve şimdi kendin Suriye’ye karşı en ön cephede bulunuyorsun. Seni iten nedir? Yeni-Osmanlı rüyası mı? Yoksa sana birileri para mı ödüyor? Gülen mi? Erdoğan dikkat et: Osmanlıların da katıldığı son Dünya Savaşı, Sizin devletinizin sonu oldu; Atatürk ancak bugünkü Türkiye’yi kurtarabildi. İkinci Dünya Savaşında doğru davrandınız ve savaşa girmediniz. Neden üçüncü bir savaşta milletini mahvetmeye kalkıyorsun? Yoksa Sam Amca ve Netanjahu’nun sizi dışarıda bırakacağını mı sanıyorsun? Şimdi neden kızıyorum: 3. Ekim’den beri Suriye’ye ateş ediyorsunuz. Daha önceden orada korku ve dehşet saçan teröristleri donattınız. Sizin sınır şehirleriniz, teröristlerin askeri kampları oldu. Ve bu gecen iş zıvanadan çıktı: Sen bir Suriye yolcu uçağını, Moskova’dan geldiği için ve askeri malzeme taşıdığı iddiası ile inişe mecbur ediyorsun. Riyakârlığın daha büyüğü var mı? Kendiniz tonlarca yüksek teknoloji silahını teröristlere veriyorsunuz ve sivil bir uçağın sivil yolcularının bavullarında elektrikli tıraş makinesi arıyorsunuz, belki el bombası olarak da kullanılır diye. Sivil bir uçağı indirmek, – bu bir kovboy filmi. Sanırım bu daha hiç olmamıştı. Biz de Almanya’da Türk yolcu uçaklarını inişe zorlamaya başlayalım mı? Bizim sınır memurlarımız da, senin milletinin Almanya‘ya neler kaçırdığına baksınlar mı? Biz de ondan sonra bu kaçak malların ülkemizin güvenliğini tehlikeye attığını iddia ederek, seni, Başkomutan bozuntusunu, bunlardan sorumlu tutalım mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini toplantıya çağırıp, sırf savunma amacıyla, Türk sınırının içine birkaç defa ateş edelim mi? Sizin çok yakınınızda bizim de birkaç savaş gemimiz var. Hayır? Sen bunu enternasyonal hukuka aykırı bir saldırı olarak mı görüyorsun? Haklısın. Ama Sen Suriye’ye karşı aynen bunu yapıyorsun. Duyduğum kadarıyla, Senin halkın bir savaş istemiyormuş. Kendi Türklerini dinle ve mantık yoluna, barışa geri dön. Türk Ulusu, büyük bir tarihi olan, büyük bir Ulustur. Türk Ulusu başında büyük bir devlet adamının olmasını hak eder; çılgınlık veya yabancıların parası ile körleşmiş bir komutan bozuntusunu değil.

Dostane selamlarımla,”

Jürgen Elsässer

İşte O Yazı:

İSTANBUL: DİRENİŞÇİLERİN ZAFER KENTİ!

Başbakan polisi geri çekiyor!

Direnişçilerin zafer çığlığı!

Jürgen Elsässer,

(Compact Yayın Yönetmeni)

Türk demokratlarına minnettarım!

Erdoğan, polisin acımasız zalimliklerinin eşlik ettiği beş günlük sokak savaşının ardından, eli coplu sürülerini geri çekti!

Bu gece Taksim’de kutlamalar var!

Sevgili Türkler, bu kutlamayı hepiniz hak ettiniz!

Erdoğan, iç siyasette ilk kez büyük bir yenilgi aldı. Bir parkın, bir alış veriş merkezine dönüştürülmesine karşı başlatılan bir protesto, kısa bir süre içinde Başbakan’ın otoriter yönetim şekline karşı bir direnişe dönüştü.

İşte size ödüllü bir soru: Batı, Erdoğan’a karşı muhalefeti, Esat’a karşı muhalefeti desteklediği gibi destekleyecek mi? Bunu düşünenler fena halde yanılacaklardır!

Açıkçası, Erdoğan’ın iç siyasetteki yenilgisi, dış politikadaki felaketin takipçisidir: Suriye’ye karşı yürüttüğü saldırganlık şimdilik çöktü. Etkin bir şekilde desteklediği teröristlerin Kusayr’de aldıkları ağır yenilgiden sonra şimdi de Rusya’nın Esat’a füze ve savaş uçakları vermesi onun saygınlığını tümden yok etti.

Şimdi, Türk hükümetine yakın bir günlük gazete, bir de “Suriyeli direnişçilerin” kimyasal silah ve sarin gazıyla yakalandıklarını duyuruyor...

Sanırız Erdoğan’ın yapması gereken en iyi şey, bugüne kadar güttüğü siyasete bir son vermektir. Her ne kadar Spiegel aksini iddia etse de Alman Die Welt gazetesi Erdoğan’ın alış veriş merkezinden vazgeçtiğini yazmaktadır.

Dış politikada, tıpkı 2011’de olduğu gibi Suriye dostu bir politikaya dönüş yapmalıdır. Erdoğan’dan beklenen, halkın öfkesi iyice kabarmadan, yeniden doğru yola girmesidir. Nitekim Türkiye’nin kaosa sürüklenmesinin hiç kimseye bir faydası yoktur.

Demokrasi ve antiemperyalizm, işte olması gereken budur!

ulusalkanal.com.tr

Levent Kırca AZINLIK adlı oyunuyla Silivri'de Kültür Sanat