Aydınlık, Uygur Özerk Bölgesi'ndeki eğitim merkezlerine girdi
Eğitim merkezindeki Uygurlar anlatıyor: 'Yeraltı medreselerinde eğitilmedim.' 'İnternet üzerinden yasadışı görüntüler yaydım.' 'Dini eğitim almazsam putperest olacağımı söylediler.' 'Parti yetkililerine küfrettim.' 'Çağdaş tedavi yöntemlerine inanmıyordum.'
Dünya bir süredir Çin'in Sinciang Uygur Özerk Bölgesi'ndeki eğitim merkezlerini konuşuyor. ABD ve Atlantik üyesi ülkeler bu merkezler üzerinden Çin'e baskı yapmaya çalışırken, Batılı medya kuruluşları da “toplama kampı” algısı yaratmakla meşgul. Aydınlık Gazetesi işte bu “toplama kampı” denilen merkezlere girdi, gerçeği eğitim alan Uygurlardan dinledi.
Çin Devleti, Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki bölücülüğün ve aşırı dinciliğin kökünü kazımakta kararlı. O yüzden sadece güvenlik tedbirleriyle yetinmiyorlar. Ekonomik kalkınma hamleleri, eğitim ve kültür hayatında çığır açan ilerlemeler, sağlık ve ulaşım alanlarında yapılan büyük yatırımlarla beraber Sinciang büyük bir dönüşüm yaşıyor. Bu süreçte ise kritik yapılanmaların başında Merkezi Eğitim Merkezleri geliyor. Merkezi Eğitim Merkezleri, Çin’de sadece Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde var. Eyalette birçok ilçede faaliyet yürüten merkezlerin kuruluşunda her bölgenin ve ilçenin kendi ihtiyacı esas alınıyor. Biz, öncelikle Aksu ilinin Wensu ilçesindeki Merkezi Eğitim Merkezi'ni ziyaret ettik.
317 ÖĞRENCİLİ KAMPUS
Wensu Eğitim Merkezi şehir merkezine biraz mesafede, 30 bin metrekare alan üzerine kurulmuş bir kampüs. Hemen karşımızda duran ana binanın üstünde “Hukuka Saygı Binası” yazıyor. Sağ ve sol tarafımıza düşen binalarda ise “Erdeme Saygı Binası” ve “Kuralları Tam Manasıyla Kavrama Binası” levhaları asılı.
Kampüsün girişinde Okul Müdüresi Rabigüli Rentula bizi karşılıyor. Gayet nazik ve mutlu görünüyor. Birlikte dünyanın en merak ettiği yerlerden birinin içine doğru ilerliyoruz. Koridorlarda yürürken çeşitli odaların levhalarını okuyor, tüm merak ettiklerimizi Sayın Rentula'ya soruyoruz. Bu sınıfların; sinema ve kültür salonu, çay sanatı salonu, spor salonu, etnik dans salonu, bilgisayar salonu ve çeşitli hobi odaları olduğunu anlıyoruz. Nisan 2017 tarihinde kurulan bu merkezde 317 öğrencinin eğitim gördüğünü ve hepsinin Uygur olduğunu öğreniyoruz. Hepsi Aksu iline bağlı ilçelerden ve nahiyelerden gelen gençler. Bugüne kadar Wensu Eğitim Merkezi 273 mezun vermiş ve bu mezunlardan hiçbiri suça karışmamış.
İSTEDİĞİMİZ SINIFA GİRİYORUZ
Odalardan bir tanesine, dans salonuna giriyoruz. Kız ve erkek öğrenciler bize etnik ve çağdaş dans gösterisi sunuyorlar. Asya Hoca da öğrencilerini bir süre gururla izledikten sonra danslarına katılıyor. Dans gösterisinden sonra gençlerle sohbet imkanı buluyoruz. İstediğimiz öğrencinin yanına gidip sohbet edebiliyoruz. Ziyaretin en kritik anı da bu. Görevlilerden gelen herhangi bir müdahale yok. Rastlege tüm odalara giriyor çıkıyor, istediğimiz herkese sorular soruyoruz. Pek çoğunda Müdüre yanımızda bile değil. Özel sohbet imkanı yakalıyoruz. Neden bu eğitim merkezine geldiklerini, memnun olup olmadıklarını, şikayetlerini, ne zaman mezun olacaklarını, ailelerini ve başka merak ettiklerimizi şöyle yanıtlıyorlar:
HER ŞEY ÜCRETSİZ
Abulikemu: Okulumuz çok güzel. Hocalarımız bize çok iyi davranıyorlar. Her şey ücretsiz olduğu için çok memnunum. Liseyi bitirdikten sonra tarımsal ürünler dükkanı açmıştım. Bir gün internette yasadışı aşırı dinci ve ayrılıkçı görüntüler izledim. Bu görüntüleri arkadaşlarımla paylaştım. Diğer etnik gruplara mensup insanların dükkanıma girmesini yasakladım ve hatta onlara küfür ettim. O yüzden buradayım. Bir ay sonra gireceğim sınavı kazanırsam mezun oluyorum ve kendi bahçecilik dükkanımı açacağım.
Yusuf: Aşırı dinci eylemlerden etkilendiğim için bu okula geldim. İnternet üzerinden yasadışı görüntüler yaydım. Burada çok mutluyum. Özgürüz, mezun olduktan sonra daha özgür olacağız. Bir yıldır buradayım, bir ay sonra mezun olacağım. Mezun olunca lokanta açmak istiyorum.
Baihetiguli Tuersun: Bir dönem aşırı dincilerin illegal radyolarını dinledim. “Yasaları dinlemeyin” diyorlardı. Özgürce bu okula geldim. 31 yaşındayım. Bir yıldır bu okuldayım. İki çocuğum var, evde kocamın yanındalar. Tatillerde eve gidiyorum.
Emeican: Bölücülükle ilgili yasadışı görüntüler izledim internetten. Yaşadığım köyde Hanlara küfür ediyordum ve onlara karşı nefret yayıyordum. Şimdi bir buçuk yıldır eğitim merkezindeyim. Köklü bir değişime uğradım. Sinciang tarihi ve hukuk dersleri aldıktan sonra yaptıklarımın yanlış olduğunu anladım. Çin mutfağı derslerini bitirip memlekette lokanta açacağım. Bozidun nahiyesinden geliyorum, 30 yaşındayım.
Nuerbiy Maymayti: 25 yaşındayım. Wensu ilçesinin Guleanati nahiyesinden geliyorum. İnternet üzerinden izlediğim videolarda, Uygur kadınların sadece iki gözü açık bırakan çarşafı giymeleri gerektiği söyleniyordu. Bunlara inanmıştım ve bu videoları yaydım. Burada aldığım dersler sayesinde aşırı dinci düşüncelerin kötü olduğunu, çarşafın yanlış olduğunu anladım. Aşırı düşüncenin sadece dış görünümümü değil, ruhumu da gölgelediğini anladım. Bir Uygur olarak etres etles (geleneksel Uygur giysisi) giymenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Miredil Tuersun: Yeraltı medreselerinde ders gördüm. Dini eğitim almazsam putperest olacağımı söylediler. Parti yetkililerine küfrettim. 25 yaşındayım ve bir yıl iki aydır eğitim merkezindeyim. Köklü bir değişim oldu. Hukuku ihlal etmenin ne demek olduğunu artık biliyorum. Doğru ile yanlışı ayırabiliyorum. Ulusal dile artık hakimim. Ailem çok yoksuldu, o yüzden ulusal dili bilmiyordum. Artık kompozisyon yazabiliyorum. Ay sonunda sınava girmeyi planlıyorum, kazanırsam mezun olacağım. Meyve yetiştiriciliğini etkin şekilde öğreniyorum. Bunu devam ettirmek istiyorum. İstanbul’daki tüm dostlara selam söylüyorum.
İbrayim Eşan: Yeraltı medresesine gittim. Eşimi o zamanlar ibadet etmeye zorladım. Çocuğum hastalandığında korsan bir imamı davet ettim. Çağdaş tedavi yöntemlerine inanmıyordum. Bir yıldır bu okuldayım. Bilime inanmalı. Doğru dürüst hastaneye gidilmeli. Ulusal dili ilerlettikçe diğer insanlarla daha kolay irtibat kurabiliyorum. Tarımda da bilimsel yöntemlerle çalışılmalı. Daha önce yaptıklarım çok yanlıştı. Hukukun üstünlüğüne inanıyorum. Gelirimi artırmak için meyve yetiştiriciliği yapacağım. Karım evde, altı yaşında çocuğum var. Haftada iki gün görüşüyoruz, eve gidiyorum. Eşim de okulu ziyaret ediyor. Dün telefon etti.
Patigu Yisila: Çocukken Çin’in iç kesiminden Sinciang’a kaçırıldı. 2005’te 13 yaşındayken bir Uygur mafya patronunun eline düşerek onun talimatıyla hırsızlığa zorlandı. Dövüldü, işkenceye maruz kaldı. Yasadışı şekilde iki kez evlendirildi. “Uygurlar Müslüman, Çinliler ise putperest, o yüzden çalman gerekiyor” dendi. Ailesinin polise müracaat etmesiyle beraber arama faaliyetleri başladı. 14 yıl sonra bulundu: “Burada aldığım eğitim sayesinde hem ulusal dili hem de Uygur dilini çok iyi öğrendim. Hukuka uyan ve hukuku ihlal eden davranışları çok iyi ayırt edebiliyorum artık. Kendi hakkımı hukuka dayanarak savunmayı öğrendim. Bir kız çocuğum var kocamın yanında, 11 yaşında adı Aliya. Burada aile gibiyiz, çok mutluyuz. Haftada bir kızımla görüşüyorum.”
TERÖR YUVASIYDI...
Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Batı sınırında yer alan, ülkenin yüzölçümü bakımından en büyük eyaleti. Sekiz ülkeyle 5 bin 700 kilometrelik sınırı var. Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin çekirdek bölgesinde yer alması sebebiyle stratejik öneme sahip. Sinciang, tarihten günümüze çok etnikli yapısı ve bugün de 47 farklı etnik gruba ev sahipliği yapmasıyla özel bir niteliğe sahip. 25 milyonluk nüfusunun yarısına yakınını Uygurlar oluşturuyor. O yüzden de adı “Uygur Otonom Bölgesi.”,
90’lı yıllardan bu yana ayrılıkçı ve aşırı dinci Uygur örgütleri bölgede faaliyet yürütüyorlar. 5 Temmuz 2009 tarihindeki Urumçi olayları ile bölücü terör zirveye ulaşmış. Bu tarihten sonra da Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti, aşırı dinci ayrılıkçılara karşı kararlı ve çok boyutlu bir mücadele yürütüyor. Resmi rakamlara göre; 2014 yılından bu yana bin 588 terör amaçlı çete yok edilmiş, 12 bin 995 terörist tutuklanmış, 2 bin 52 patlayıcı ele geçirilmiş, 4 bin 858 yasadışı dini faaliyet nedeniyle 30 bin 645 kişi cezalandırılmış.
BU, HÜKÜMET'İN UYGULADIĞI GENEL AFTIR
Sinciang Uygur Özerk Bölgesi Basın Ofisi Şube Müdürü Lie Jien, dokuz günlük ziyaret boyunca bize eşlik etti. Jien 51 yaşında, Sinciang Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kendisine yönelttiğimiz sorulara şu yanıtları verdi:
“Aşırı dincilikten etkilenmiş gönüllü kursiyerler bu merkezlerde eğitim görüyorlar. Nispeten gönüllüler, çünkü okula gelmezlerse gözetim altına alınabilirler hatta hapishaneye gönderilebilirler. Dolayısıyla yüzde yüz oranında bir gönüllülük ve özgürlük yok, lakin bir seçim var. Esasında Hükümet'in uyguladığı bir genel aftır bu. Bu yöntem terörizmi önlemeye ve aşırı dinciliğin yeşerdiği kaynakları kurutmaya hizmet ediyor.
Aşırı dinciliğin sıradan vatandaşlar üzerinde etkili olmasının sebepleri, aydın ve bilinçli insanlardaki sebeplerden farklıdır. Aşırı dinciliği bilinçli olarak savunan aydınların amacı politiktir. Onlar Sinciang’ın bağımsız olmasını istiyorlar, o yüzden insanların beynini yıkamaya çalışıyorlar. Sıradan vatandaşları kolayca kandırabilmek için bu aydınlar dini kullandı. İnsanlar kolayca kandırılabildi, çünkü okuryazarlık oranı çok düşük ve hukuk bilgisi çok yetersiz.
Baktığınız zaman teröre katılım sağlayanlar da o yüzden tamamen bilgisiz ve genç insanlar. Gençleri özellikle korsan medreselerde örgütlediler. Yerel yönetim arkada bıraktığımız dönemde tedbir alma konusunda yetersiz kaldı.
DEVLET ETKİN OLMAZSA DİNİ SUİSTİMAL OLUR
Korsan medreseler yasaklanmalı. Merkezi Hükümet ve Yerel Yönetim, kapsamlı bir din yönetimi yapmalı. Aslında şu anda bu dediğim gerçekleşiyor. Devletin fonksiyonu din işlerinde önemlidir. Devlet etkin olmazsa, dini suistimal ve spekülasyon olur. Aşırı dincilik ortaya çıkar. Biz dini, inanç ve ibadet özgürlüğünü koruyoruz. Aşırı dinciliğe ise ağır darbe indiriyoruz. Elebaşlarına göz açtırmayacağız.
Kandırılan, masum vatandaşlara ise farklı muamele yapıyoruz. Suç hafif ise affı esas almalı. Bu da yerel yönetimlerin Merkezi Eğitim Merkezi ile uygulanıyor zaten. Gördüğümüz kadarıyla faaliyetlere iştirak eden kişilerin yüzde doksanı iyi insanlardır. Din ve milliyet ayrımı yapmıyoruz. Kimsenin hukuku çiğnemesine, vatanı bölmeye çalışmasına müsaade etmeyiz. Dolayısıyla bir tarafta “ağır darbe”, diğer tarafta “önleyici tedbir” yöntemlerini uyguluyoruz.
Vatandaşlar topluma zarar verecek veya tehdit oluşturabilecek düzeye geldikleri vakit Merkezi Eğitim Merkezlerine gitmeleri gerekir. Örneğin helal et veya yemek yeme tercihine herkes saygı duyar. Ama “helal sandalye” deyip “Bunları Hanlar yaptı, Müslümanlar oturamaz” denirse veya “Bu yolları Hanlar yapmış, bu yollarda yürümeyin” derlerse, toplumsal huzuru bozarlar ve hukuku yıkarlar.
İMAMLARI KATLETTİLER
Aksu ili, Başkent Urumçi’nin güneyinde yer alıyor. 3 milyon nüfusu ve 36 etnik grubu barındıran Aksu, Tanrı Dağları’nın güney eteklerinde, çöl, nehir ve orman üçlüsünü bir arada görebileceğiniz bir doğal yapıya sahip. Kuzey ve Güney Sinciang’ı birleştiren demir ve karayollarının kavşak noktası. Burası ayrılıkçı hareketlerin yoğun faaliyet yürüttüğü bir yer. Daha henüz 18 Eylül 2015 tarihinde, teröristler Aksu ili, Baicheng kasabasında kömür madenine saldırarak 16 kişiyi öldürdü, 18 kişiyi de yaraladı. 90’lı yıllarda ise suikastlara sahne oldu. 6 Kasım 1997’de Aksu İslam Derneği Başkanı ve Baicheng İlçesi Büyük Camii Başimamı Molla Younusi Sidike’yi vurarak öldürdüler. 1 yıl sonra 27 Ocak 1998’de Baicheng ilçesi Büyük Camii İmamı Abulizi Aji’yi de vurarak öldürdüler. Aksu’nun bu özel durumu sebebiyle, bu bölgede her ilçede eğitim merkezi kurulmuş.
Tunç Akkoç
Aydınlık