Salgın dönemi basının durumu! İlkay Akkaya ve Tunç Akkoç değerlendirdi

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri İlkay Akkaya basın sektöründe çalışanların bu süreçte sorumlukları iki kat arttığını ifade etti. Akkaya, "Kendi can güvenliklerini sağlayarak hakikati bize taşımak için uğraşıyorlar. Tabi zor zamanlardan geçiyoruz, biz medya sahiplerine bu sürece basının da ayak uydurması için çağrılarda bulunduk. Teknolojiyi kullanarak görevlerimizi yapabiliriz dedik. Önlemler ile ilgili bir araştırma yaptık. Hijyen, evden çalışma düzenleri için de gerekli tedbirlerin alınması konusunda kötü durumda olunduğunu gördük, sonra bunlar düzelmeye başladı. Dönüşümlü çalışmalar, evden çalışmalar başladı. Basın da sağlık sektörü gibi faaliyetlerini sürdürmek zorunda. Sağlık Bakanı’nı her gün izliyoruz, onu ekranlara yansıtan da basın mensupları var. “dedi.

Basın sektöründe yaşanan mali sorunlara dikkat çeken Akkaya, “Mali sorunlar sadece oranın sahibini değil orada çalışan basın çalışanlarını da etkiliyor. Uzunca bir süredir zaten yazılı basın kriz halindeydi. Koronavirüs ile kriz daha da derinleşti. Birincisi medya sahipleri, ikincisi hükümet bu önlemleri almalıdır. Medya sahipleri çalışanların sağlığını düşünmelidir. Hala önlemlerin alınmadığını görüyoruz. Hala televizyon programlarında konuklarla program yapılıyor. Hekimlerle program yapılıyor. Hekimlerimiz hastaneden çıkınca ailelerin yanına gidemiyor ama stüdyolarda çalışan basın emekçileri ile bir araya gelmek zorunda kalıyor. Bir diğeri medya sahipleri yaşadıkları dar boğazın faturasını hemen çalışanlardan çıkarmaya yönelmemelidir. Basın emekçilerinin iş güvencelerinin sürdürülmesi gerekiyor. Bu dolaylı olarak hükümeti de ilgilendiriyor. Biz nasıl ekmeğe ulaşabiliyorsak gazete de bize ulaşabilmeli.“ dedi.

Basın sektörüne bütçenin arttırılması gerektiğini söyleyen Akkaya, “Bugün bir çok gazete çöpe gitti. Hükümetin bir daha böyle bir yasak gelecekse buna tedbir almasını istiyoruz. TBMM’ye gelecek torba yasayla işten çıkarmalar yasaklanacak buna çok sevindik. Ancak bu düzenlemenin yetersizliklerini tespit etmek gerekiyor. 3 aylık süreyle ücretsiz izin maddesi var bununla izine ayrılanlara belirli bir ücret verilecek, bu ücretle kimse geçinemez. Uzatma hakkı, ücretli izinleri uzatmaya dönmemeli. Bu maddelerin düzenlenmesi gerekiyor. Basın İlan Kurumu destekleri çok önemli ancak yetersiz. Bütçesinin arttırılması gerekiyor. “ ifadelerini kullandı.

Ulusal Kanal’ın bu süreçte örnek yayıncılık faaliyeti gösterdiğini vurgulayan Akkaya, “ Ulusal Kanal sorumlu bir yayıncılık çizgisi sürdürüyor bunu söylemekten gurur duyuyorum çünkü Türkiye’de salgının ilk başladığı an gazetecilerin can güvenliğini düşündü ve hemen evden çalışmaya geçtiler. Bu açıdan sendikam adına Ulusal Kanal yöneticilerine teşekkür ediyorum. Medyanın bu süreçte ne kadar önemli olduğunu bu süreçte gördük bu anlamda özellikle izleyicilerin destek vermesi gerekir. Sadece büyük medya kanallarına reklam vermenin dışında Ulusal Kanal gibi sorumlu yayın çizgisi izleyen kanallarında desteklenmesi gerekiyor.” diye konuştu.

Yazılı basının bu süreçteki mücadelesini anlatan Aydınlık Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Akkoç yetkililere çağrıda bulundu. Akkoç “1929 buhranı ile aynı tutuluyor bu süreç. madalyonun diğer tarafında yaşanacak büyük buhran bizi bekliyor. Bu bakımdan devlet hazırlık yapmalı hiç bir sektörü bir başına bırakmamalıdır. Liberalizmin hüküm sürdüğü batıda bile devlet direksiyonun başına geçmiş durumda. Yazılı basının durumu ile ilgili yetkililerin önce bir karar vermesi lazım. Yazılı basın gerekli mi gereksiz mi buna karar vermemiz lazım. Ben ne yazık ki burada yeterli olunmadığını görüyorum. Yazılı basın bir milli güvenlik meselesidir. Bilgi çağında doğru haberin stratejik önemi vardır. Toplumların yanlış bilgilendirmeye bu kadar maruz kaldığı bir dönemde yazılı basın stratejik öneme sahiptir. Hala basının bel kemiği yazılı basındır. Sizin ülkenizin yazılı basını olmazsa başkaları gelir o boşluğu doldurur. Salgından sonra da gazetelerin yayına devam etmesini istiyorsak kamunun desteği şarttır.” dedi.

Somut olarak önerilerini açıklayan Akkoç, “Gazeteler son iki senedir düzenli olarak zarar ediyor. Zaten zarar eden bir şirketin ayakta durması için ya bir holding size destek verecek, ya da yabancı sermaye ya da kamu desteği gerekli. Basın İlan Kurumu devletin bu işlerden sorumlu kurumudur. Basın İlan Kurumu Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında salgından önce ilan karşılığı nasıl ödeme yapıyorsa şimdi de aynı ödemeyi yapmalıdır. Bu tek ve köklü çözümdür. Kısa çalışma ödeneği mutlaka medya alanında gazetelere ve televizyon işletmelerine kullandırılmalı, il ve ilçe belediyeleri yerel basına destek vermeli, ilan vermeli ya da toplu alım yapmalıdır. Bu sıraladığım öneriler gerçekten uygulanabilecek ve sorunları çözüme kavuşturacak önlemlerdir.” diye konuştu.

Ulusal Kanal’ın bu dönemdeki önemini vurgulayan Akkoç,”Ulusal Kanal çalışanları ve diğer basın çalışanları, gerçekten büyük kahramanlık sergiliyorlar aynı sağlık çalışanlarımız gibi. Dolayısıyla tüm toplumun, halkın, ulusal gönüllülerinin aynı zamanda kamu görevlilerinin Ulusal Kanal’a destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Birincisi kamu spotları bu süreçte ücretli hale getirilmeli, TÜRKSAT ödemeleri gibi ödemelerin bu süreçte kesinlikle talep edilmemeli olabildiğince salgın bitene kadar ertelenmeli, özel şirketler, holdingler bu süreçte Ulusal Kanal’a çok daha fazla reklam vermeli. Ulusal gönüllülerinin her zaman olduğu gibi bu süreçte de destek vereceğine eminim bu süreci ancak dayanışma göstererek atlatabilir.” İfadelerini kullandı.

Akkoç Aydınlık Gazetesi okurları için müjdeli bir haber verdi. Elektronik uygulamaya geçeceklerini duyuran Akkoç, “Madem okurlarımız bayilere gidemiyor o zaman biz evlere gidelim dedik ve E-Aydınlık yani elektronik gazete uygulamasını başlatıyoruz. 16 sayfa gazetemize dolu dolu ulaşılabilecekler. Bu uygulama önümüzdeki hafta bir kampanya ile başlayacak okurlarımız abone olabilecekler. Bu güzel haberi vermiş olalım.” dedi.

ulusal.com.tr