"Ali Osman yürü ez geç bunları!"
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 sanığın yargılandığı davaya tanık beyanlarıyla devam edildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 sanığın yargılandığı davaya tanık beyanlarıyla devam edildi.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmada, uzman çavuş L.Y, tanık sıfatıyla beyanda bulundu.
Darbe girişiminde Eğitim Destek Bölüğünde görevli olduğunu, mesaide sıra dışı bir şey olmadığını belirterek, "Gece 23.05'te telefonuma gelen mesajla acilen mesaiye çağrıldım, 23.55'te kışlaya giriş yaptım. Garaja girdiğimde tankları çalışır vaziyette gördüm. Kendi takımımda yaklaşık 10 tank, diğer takımda da 7-8 tank hazır bekliyordu. Hulusi Yıldız'ın emriyle eğitim kıyafetlerimi giyip cephanelik bölgesine gittim." dedi.
Bölgenin çok kalabalık olduğunu ve kendisine zimmetli tankı kullanan uzman çavuş Kemal Zafer'in, "Genelkurmay'da 17 şehit varmış. Acilen oraya gitmemiz gerekliymiş." dediğini ileri süren L.Y, şöyle konuştu:
"Ben de Hulusi başçavuş'un emri olmadan hiçbir şey yapmayacağımı ve o ne yaparsa onu yapacağımı söyledim. Araç komutanı kulesindeki teğmen, ısrarla çıkmaya çalıştı. Hulusi başçavuş emriyle cephaneliği terk edip tankların anahtarlarını Hulusi başçavuşa verdik. Saat 02.50'de nizamiyede 6 tank vardı. Buradayken atılan sloganlarla kalkışmayı öğrendik. Okul Komutanı Sefa Alkan Albay gelince 'Hala neden tanklara binilmedi, neden hala burada bu tanklar?' diye bize bağırdı. O gidince Yarbay Fatih Çubukçu ve bir grup teğmen geldi. Fatih yarbay, 'Boş bir bölgeye tank topu atın. Halkı korkutup geri çekilmelerini sağlayın.' dedi. Hulusi başçavuş, 'Meskun mahalde atış yaptırmam. Yazılı bir emir bile yok.' diye direnince Fatih yarbay, teğmenlere 'Silahını alın bu adamın.' emri üzerine tanklarla oradan uzaklaşıp tankların vites kutularını söktük."
Tanık Teğmen A.Ö. de Irak'ın kuzeyinde görevli olduğunu ve 14 Temmuz 2016'da Ankara'ya geldiğini belirterek, "Pazar günü yapılacak tatbikat için 15 Temmuz'da 14 tankı çekicilerle Şereflikoçhisar'a götürdük. Aynı gün 21.00 sıralarında çekicilerle kışlaya girip araçları bıraktık." dedi.
Evinde olduğu sırada, tümenden arandığını ve göreve gelmesi söylendiğini ileri süren A.Ö, şunları kaydetti:
"Kışlaya geri geldim. Üzerimi değiştirip garaja gidince Ayhan Şen, 6 tankı cephanelikte mühimmat yüklenmesine gönderdiğini, bizim de cephaneliğe nezaret etmemizi istedi. Bir ara, tabanca ve G3 sesi duydum. Sabri Taşkıran, ateş edenin Fırat Yılmaz olduğunu söyledi. Bunun üzerine bölük komutanlığını aradık, 'Sakın onların emrine uymayın. Gerekirse telleri ezip derhal garaja gelin.' emri aldık. Bir teğmen gelerek, Binbaşı Özkan Gürkol'un, 'Bu araçların en kıdemlisi gelsin' dedi. Emrine uymadık. Bizim tanklardan uzaklaştığımızda teğmenlerin tanklara binip çalıştırması üzerine bölükçe tankların önüne geçtik. Özkan Gürkol, öndeki tankı kullanan teğmene dönerek 'Ali Osman, yürü ez geç bunları!' diye bağırdı. Gece 03.30 sıralarında Özkan Gürkol'a gelen bir telefon sonucu tankları stop ettirip teğmenleri indirtti. Tüm kendi personelini cephanelik nizamiyesi dışında topladı ve elindeki tüm kağıtları orada yaktı."
Tanık üsteğmen S.M. ise 15 Temmuz 2016'da izinli olduğunu ancak saat 22.30 gibi tümenden aranarak, "Bölüğe gel. Terör faaliyeti olabilir." denilmesi üzerine kışlaya gittiğini söyledi.
Garajlar bölgesinde gittikten sonra emirle cephaneliğe gönderildiğini bildiren S.M, "Kendi bölüğümdeki 6 tankı bulup mürettebat ayarlaması yaptık. Binbaşı Özkan Gürkol, cephaneliğe gelerek, 'Burada emir komuta bende.' dedi ve tüm personeli tanklardan indirdi, durumu yadırgayıp kendi amirim olan Ayhan yüzbaşıyı aradım, o da 'Oradan uzaklaşın. Eğitim alanına gidin. Kışla içinde kaybolun. Araçları bozup terkedin.' şeklinde emir verdi. Biz, aşağıdayken araçlara binen teğmenlerin emirle yürümeye çalışması üzerine bölükçe tankların önüne geçtik. Bu sırada Özkan Gürkol, 'Ali Osman ez geç bunları!' emrine rağmen yürümeyen Ali Osman'a tank içinden bir başkası, 'Sen yapamıyorsan çekil. Ben ezer geçerim. Zaten yandık yanacağımız kadar!' diye bağırdı. Özkan Gürol'un telefonu çaldı, konuştuktan sonra da elindeki bazı kağıtları yaktı ve cephaneliği terk etti." diye konuştu.
Tanık uzman çavuş H.U. da 15 Temmuz 2016'da mesai bitimi sonrası evinde otururken tutuksuz sanık eski üsteğmen Levent Doğan'ın kendisini arayarak mesaiye gelmesini söylediğini aktardı. Tabura gittiğinde cephaneliğe gönderildiğini belirten H.U, başka yerlerden eğitime gelen teğmenlerin de cephanelikte olduğunu söyledi.
Kendisine zimmetli tankı bulamadığı için başka bir tankın başında beklerken sanıklardan Levent Doğan'ın geldiğini bildiren H.U, "Kendi tankımın olmadığını söyleyinci Levent Doğan, 'Git tankını bul ve benden habersiz bir şey yapma.' dedi. Tankı Levent Doğan'a teslim ettim ve oradan ayrıldım. O gece gördüğüm teğmenleri de yüzlerini net göremediğim için teşhis edemem." ifadelerini kullandı.
Darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığında rehabilitasyon danışmanlık merkezi şube müdürü olan tanık Binbaşı Fikret Tolga Yılmaz, 15 Temmuz gecesi olanları televizyondan öğrendiğini ve Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'u aradığını söyledi.
Akyol'un kendisine amiri kimse onu aramasını söylediğini ve karargaha gittiğinde Tümgeneral Akyol'u göremediğini ileri süren Yılmaz, "Erdoğan Akyol'un derdest edilip edilmediğini bilmiyordum ama komutan yoktu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Tümende televizyon izlerken, darbe girişiminden haberim oldu ve emir komuta zincirinden ayrıldım. 16 Temmuz sabahı saat 04.30 sıralarında ana nizamiyeyi darbeye karşı duran personel ile birlikte emniyete aldık, tankların dışarı çıkarılmasını engelledik. Binbaşı Barış Dedebağı'nı birlikte teslim aldık." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan, Yılmaz'dan sanık eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker ile birlikte gelen teğmenleri teşhis edip edemeyeceğini sordu.
Teşhis sırasında sanıklardan Yavuz Ali Üçler, "Ezberlemiş gelmiş, yalan söylüyor." diye bağırdı. Mahkeme Başkanı İlhan, tanığın beyanlarını baskı altına almaya çalıştığını belirterek, sanık Üçler'in salondan çıkartılmasına karar verdi.
Duruşmaya verilen aradan sonra Üçler tekrar salondaki yerini aldı.
Vatandaşı yarbay teskin etti
Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Komutanlığında Emniyet Muhafız Bölük Komutanı tanık üsteğmen S. C. de "Kışlaya katılalı 3 gün olmuştu. 18.30'da evime gittim ancak 23.00 gibi tabur nöbetçi subayı arayarak açıklama yapmadan mesaiye çağırdı." dedi.
Tümene gittiğini ve ana nizamiyedeki nöbetçinin "Binbaşı Semih İlhan arayıp, 'Nizamiyede sivil halk toplanırsa ateş edin. Sakın yaklaştırmayın.' dediğini ilettiğini öne süren S.C, şöyle devam etti:
"Bunun üzerine oradaki mühimmatı kilitlettim ve emri yapmama konusunda emir verdim. Cephanelikteki müfreze komutanı arayarak, 'Buradan kara havacıların mühimmatını taşımak için kamyon istiyorlar.' dedi. Tabur Komutanını aradım, ondan da aksi emir alınca cephaneliktekilere, 'Sıralı amirleriniz hariç kimseden emir almayın.' diye talimat verdim. O geceye kadar cephaneliğimizde kara havacılığın mühimmatının olduğunu bilmiyordum. Karışmaya başlayan nizamiyeye gittik. Silahlı ve mühimmatlıydık. Nizamiyeye bayrak astırdım. Dışarıdan iki tank geldi ve personeli 'Fatih üsteğmeni öldürdüler.' diye ağlıyordu. Herkes şoktaydı. Tankın üzerindeki yaralı vatandaşı alıp Cemil başçavuş ile ilk yardım yaptık. Bu vatandaşa hiçbir şekilde kötü davranılmadı, bu kamera kaydıyla da sabit. İsmail yarbayı arayıp, dışarıdan iki tankın geldiğini söyledim. Kendisi de benim gibi şaşırdı. Çünkü dışarıda tank olduğunu bilmiyorduk. Saat 03.00 gibi İsmail yarbay nizamiyeye geldi ve toplanan halka kışla dışına tank çıkmayacağına dair teskin edici konuşma yaptı. Halk dağıldı."
Darbe girişimi gecesi saat 04.00 sıralarında sanık eski tuğgeneral Ahmet Bircan Kırker'in bir albay ve 4-5 teğmenle nizamiyeye geldiğini belirten S.C, şunları kaydetti:
"Teğmenlerde silah ve hücum yeleği vardı. Bircan Kırker, 'Buranın en kıdemlisi kim?' demesi üzerine İsmail yarbay ortaya çıktı. Kırker de yarbayın koluna girip 'Gel seninle biraz konuşalım.' diyerek kendisini çekti. Bunun üzerine İsmail yarbay sert bir şekilde kolunu çekip 'Sen benim komutanım değilsin. Erdoğan Akyol gelsin. Cem albay gelsin. Onlar emir versin.' dedi. Saat 02.00'den sonra kimseyi kışlaya almadık. 03.00 civarı tanımadığım Barış Dedebağı da geldi fakat içeriye almadık. Sonra Tolga Binbaşı, Dedebağı'nı tanıdığını belirtip alınmasını istedi. Biz de aldık. Çıkan arbedede bir teğmen, İsmail Suvay ve Barış Dedebağı istikametine, başka bir teğmen de havaya ateş etti. Kargaşa dağılınca İsmail yarbay ile darbecilerin çözülebileceğini veya dışarıdan takviye gelebileceğini değerlendirdik, giriş çıkışı tamamen kapattık."
Tanık A.Ş de 15 Temmuz darbe girişiminde yaşadıklarını anlattı.
Duruşmaya, yarın tanık beyanlarıyla devam edilecek.