Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Soner Polat: Türkiye-Suriye dostluğu yaşamsaldır
Vatan Partisi Uluslararası İlişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Soner Polat, bugün Vatan Partisi İstanbul İl Merkezinde gerçekleştirdiği basın açıklamasında, 9-12 Nisan tarihleri arasında Baas Partisi’nin resmi davetlisi olarak dört kişilik bir Vatan Partisi heyetiyle yaptıkları Suriye ziyaretini değerlendirdi.
Soner Polat şöyle konuştu:
Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin kritik bir boyut kazandığı bir dönemde 4 kişilik bir Vatan Partisi Heyeti olarak Suriye’yi ziyaret ettik. Bu ziyareti, 9-12 Nisan tarihleri arasında iyi ilişkiler içinde olduğumuz Baas Partisi’nin resmi davetlisi olarak gerçekleştirdik. Ziyaret kapsamında Baas Partisi Genel Başkanı Hilal Hilal, Başbakan İmad Hamis, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Miktad ve Milli Güvenlik Danışmanı Ali Memluk ile ayrı ayrı görüşmeler yaptık. Başta Baas Partisi Genel Başkanı Hilal Hilal olmak üzere görüştüğümüz tüm yetkililer Vatan Partisi’nin izlediği siyasetlerin sadece Türkiye ve Suriye için değil, bölge için de barışın anahtarı olduğunu vurguladılar. “Çizdiğiniz tablo bölgenin gerçek resmidir!” diyerek işbirliğini daha da artırmak istediklerini vurguladılar.
VATANI SAVUNMA KARARLILIĞI
Suriye’de şunu gördük: ABD’nin son saldırısı ülke dâhilinde birlik ve beraberliği pekiştirici bir etki yapmış! Suriye halkı Beşar Esat etrafında kenetlenmiş. Saldırı ayrıca ülkenin birlik ve bütünlüğü için mücadele azmini kamçılamış. Savaş 7 sene de 70 sene de devam etse ülkenin hiçbirinde yerinde “özerk, konfederal, federal” yapılara izin verilmeyeceği, 185 bin kilometre karenin birleştirileceği söylendi. Bu husus bizzat Beşar Esat tarafından bir devlet politikası olarak belirlenmiş. Rusya’nın bir anayasa taslağı hazırladığı, ancak Suriye’ye dayatmadığı ifade edildi.
Türkiye’deki havanın aksine Suriyeli yetkililer, Türkiye ve Türk milleti için son kerte dostane, sağduyulu ve yapıcı mesajlar verdi. Türk milletinin Suriye’ye dost olduğu özellikle vurgulandı. Altını çiziyorum. Dışişleri Bakan Yrd. Sayın Faysal Miktad iddialı konuştu: Göreceksiniz bu süreç, önünde sonunda Suriye ve Türkiye’nin birliği ile tamamlanacak!
KİMYASAL SİLAH KRİZİ
Sayın Mikdat, Suriye’nin kimyasal silah müzakere sürecinde heyetin başkanlığını yürütmüş. Konuyu çok iyi biliyor. Kimyasal silahların BM uzmanları denetiminde imha edildiğini söyledi. BM uzmanları geldi; her yere baktılar; en küçük bir delil bile bulamadılar. BM dâhil isteyen her ülkeyi inceleme ve denetleme için Suriye’ye davet ediyor. “Kapımız herkese açık; gelin lütfen inceleyin!” diyerek ısrarla konunun üzerine gitti. Bu konuyu ismini verdiği bir Türk büyükelçisinin de çok iyi bildiğini ve beraber çalıştıklarını ifade etti. İngiltere, Fransa, Almanya ve birçok Avrupa ülkesinin de buna şahit olduğunu açıkladı.
Suriye Devleti kimyasal saldırının arkasında ABD ve İsrail’in olduğuna inanıyor. Çok yakında bu saldırıyı kimlerin yaptığını delilleriyle bütün dünyaya açıklayacağız. Teröristlerin elinde kimyasal silah olduğunu ve maalesef bunun titiz davranmayan komşu ülkelerden kaynaklandığını ifade ettiler. Bu konu hakkında ellerinde somut bilge ve belge olduğunu söylediler. ABD ve İsrail’in, Suriye’yi suçlamak için bu tertibi yaptığını ve saldırının çok önceden planlandığını bildiklerini söylediler. Hangi delille 24 saat bile geçmeden Suriye’yi suçladılar? Ayrıca ABD’de Başkan değişiminin hiçbir anlam ifade etmediğini bu saldırı ile teyit ettiklerini açıkladılar.
ASTANA SÜRECİ
Çok önemli bir girişimdi. Ama ABD, Suudi Arabistan ve Katar bu süreci bozmak için elinden geleni yaptı. Türkiye de, maalesef bu süreçte net bir tavır alamadı! Türk temsilciler görüşmelerde fazla söz almadılar. Astana sonrası yapılan Cenevre görüşmelerinde silahlı muhalifler uzlaşmaz bir tutum aldı. Belki ki bazı ülkelerden talimat alıyorlardı.
Silahlı muhalifler ve teröristlerin Şam ve Hama saldırılarının asıl amacı bu süreci hem baltalamak hem de değiştirmekti. Batı, diplomasi inisiyatifini yeniden eline geçirmek istiyordu. Aynı zamanda silahlı muhalefeti hem El Nusra ile birleştirmek hem de Suriye rejim güçlerinin üstüne salmak istiyordu. Bunun en kestirme yolu Astana sürecini tıkamaktı. Teröristler ve silahlı muhalifler gerçekte hem Suriye hem de Türkiye’nin düşmanıdır! Bunların en büyük hamisi ABD ve İsrail’dir.
AÇILIM SÜRECİ VE FIRAT KALKANI
AK Parti’nin açılım politikaları Irak, Suriye ve Türkiye’de çok olumsuz etkiler yarattı. Büyük Kürdistan konuşuluyordu ama Kaf Dağı’nın ardındaydı. Açılım ile ilk kez Kürtler devlet kurabileceklerine inandı. Açılım politikaları emperyalist devletlerin de iştahını kabarttı. Bu fikri dünyaya Türkiye yaydı. Bu yıkıcı politikalar olmasaydı, Kürtler ne Irak’ta ne Suriye’de bu kadar güçlenebilirdi!
PYD, daha çok Türkiye’den gelen PKK’lı teröristlerin kontrolüne girdi ve denetimden çıktı. ABD, özellikle çeşitli oyunlarla kantonlardaki Arap ve Türkmen nüfusu kaçırdı. Ama Suriye bu konuda son sözünü söylemedi! ABD hem Türkiye’ye hem de PYD’ye dost! Burada bir çelişki yok mu?
Türkiye Fırat Kalkanı konusunda bizimle işbirliğine sıcak baksaydı, olaylar çok daha farklı seyrederdi. Ama kapıları kapattılar. Bizim rızamız dışında ülkemize giren her silahlı güce biz karşı çıkarız! Aksi takdirde devlet niteliğini kaybederiz. Olumlu adımlar atan Türkiye, ilk fırsatta tekrar geri dönüşler yapıyor. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ve Suudi Arabistan ziyaretleri öncesinde ve sonrasında yaptığı açıklamalar birbiri ile örtüşmüyor.
TÜRKİYE-SURİYE EL SIKIŞIR MI?
Ne olursa olsun, Suriye’nin Türkiye karşıtı hiçbir eylemin içinde olmayacağı ifade edildi. Türk milleti için kötü olan hiçbir şeyi istemeyiz! Derin ve köklü ilişkilerimiz var. Bu dönem geçicidir. Türkiye ile yapıcı ve karşılıklı güvene dayalı ilişkiler kurma konusunda bütün umutlarını kaybetmedikleri izlenimi edindik. Türkiye adım attığı takdirde bugün bile, en azından ortak çıkar alanlarında irtibat kanalları açılabilir. Mayıs başında Astana’da yapılması planlanan 4. Tur müzakerelere hazırlık kapsamında Tahran’da yapılacak ön görüşmeler, aslında her iki ülke için de önemli bir fırsat! Eğer ilk iki müzakeredeki anlayış ve işbirliği ruhu yakalanabilirse, bir ilerleme olabilir!
Suriye, ABD’nin kendilerine karşı topyekûn bir harp yürüteceğini düşünmüyor. ABD’nin, geçmişte olduğu gibi başka grupları kullanacağını tahmin ediyor. Silahlı muhaliflerin yeniden hareketleneceği öngörülüyor.
Türkiye’yi her boyutu ile anlattık. Suriye’yi dikkatle dinledik. Ama her aşamada ortak çıkar alanlarını vurguladık. İki halkın dostluğunu pekiştirecek bir basın ve yayın politikasının önemini vurguladık. Tansiyonu düşürecek girişimlerin faydalarını açıkladık.
Son sözleri Suriye tarafı söyledi: “Bu olağanüstü dönemde yaptığınız ziyaret, Türkiye-Suriye dostluğuna darbe vuranlara darbe vurmuştur. Gerçek dostlar zor günlerde ortaya çıkar!”
ulusalkanal.com.tr