Muharrem Yerli yazdı: Çağlayan'dan çağlayanlar…
Ulusal Kanal Programcısı Muharrem Yerli, Çağlayan’dan çağlayanlar… başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yerli yazısında, Amerikan emperyalizminin Türk Gençliği ile imtihanını ele aldı.
Muharrem Yerli / Ulusal Kanal Programcısı
4 Temmuz 2003..
Yer: Süleymaniye
11 askerimiz başı çuvallı
Ters kelepçeli geçti
Islak göz kapaklarımızın altından..
Ve..
Üstelik hileyle girmişlerdi Karargaha..
Islak,
Öfkeli gözlerimizi çevirdik Genelkurmay'a
Hilmi,
Kasapta et seyrediyordu o günlerde
Daha sonra keşfini duyuracaktı
Ergenekon Vadisi’nde;
“Kasaptaki ete soğan doğranmaz imiş!”
Ve
Alçak
Ve rezil
Ve kepaze
Ve fonlu
Yemli medya övdü Amerikan çuvalını:
“Yüzü bir kaşındırıyormuş ki,
Dalam dalam dalıyormuş,
Kaşıntısından ciğer parçalanıyor,
Yürek dağlanıyormuş”
O Amerikan cemsesinin
Yüreğinin içinden geçenler de vardı o günlerde
Ezerek geçmişti.
Çiğneyerek geçmişti..
Hani size söylemiştim vakti zamanında:
“Geçmişse yaşınız yolun yarısını
Sökün verin yüreğinizi bu gençlere”
İşte o gençler;
Sizden aldıklarını yürek yaptılar kendilerine.
O üç yürekli
O çatal yürekli gençler çıktı meydana
Yüzlerine haykırdılar:
“Siz katilsiniz,
Siz paralı katilsiniz
Siz yurtlar, vatanlar dağıtıyorsunuz
Siz kavim-kardaşı bölüyorsunuz”
Ve geçirdiler Süleymaniye’deki çuvalı,
Paralı askerlerin başına
Ve bir daha.
Ve daha dün;
Sarayburnu’nda karşıladılar, Amerikan Donanması’nı,
Yine yüzlerine haykırdılar
Çatal yürekleri,
Lav püsküren ağızları ile;
“Siz kuyruğunuzu kısıp gidene kadar biz buradayız”
Ve eklediler:
“Her yerde yenildiniz,
Her yerde rezilsiniz,
Her yerde haksızsınız,
Rahat bırakın dünyayı”
Ve geçirdiler yine yeniden çuvalı
Bu etti üç..
Kaldı sekiz..
Ama bunlar,
Dokuzunun başına birden geçirecek
Göreceksiniz!
Büyük milletin,
Büyük ulusun kanalından anlattı sözcüleri
O anları..
Hepsinin belinde 68’in kurşağı vardı
Dolanmıştı kuşaklar birbirine bir kurşak gibi..
Gördünüz,
Nasıl da yakışmışlardı 68’in önderi ile
Aynı çerçevede nasıl duruyorlardı,
Kına ile kaşık gibi,
Turna ile göl gibi,
Al ile beyaz gibi
Kerem Aslı’ya belki öyle bakmamıştı.
Nasıl da yakışmıştı birbirlerine
Ağrı ile kar gibi..
Ve
Gece yarısı alındılar
Ulus’un milletin kanalının kapısından
Dün götürdüler Çağlayan’a,
Kristalize olmuş, elmas taşlarını..
“Yine yapacağız” dediler.
“Burası bizim ülkemiz” dediler.
Ardahan’da Aşık Şenlik oldular;
“Ehli olan işitsin, bilsin,
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana”
Biri Köroğlu oldu Bolu Dağları’nda;
Ve cenge çağırdı kanunsuz Biden Beyini!
Ve rezil medya duymadı, bilmezlikten geldi,
“Kim bu gençler” demeye kalktı,
Dışarıdakiler Kazak Abdal dilinden söyledi:
“Bunları bilmeyip soranın da avradını!”
Ve onlar bir kez daha dün;
Yüzlerini maskelemediler,
Molotof atmadılar otobüslerin içine,
Ateşin çocukları olmadılar ormanlar yakan,
Açtılar üç yürekli göğüslerini,
Gösterdiler Ay’dan ak alınlarını,
Ve bağladılar çelikten kemerlerle
68’i bellerine..
Çağlayarak geldiler Çağlayan’a
Çağlayarak çıktılar Çağlayan’dan
Ve görenler dedi ki,
Kendini suya tapan Köroğlu dilinden
Kiziroğlu Mustafa Bey’e:
“Vay ben size kardaş olaydım
Yolunuza yoldaş olaydım
Gücüm yetmez ise size
Elinizde düşmana taş olaydım,
Hey, size kardaş olaydım.. "