Birbirleriyle ters düştüler
İki gün süren G-20 zirvesinde Avrupa Birliği ülkeleri birbirleriyle ters düştü. "Dünya ekonomisi duraklamadan nasıl çıkar" tartışmasında İngiltere, İtalya ve Fransa, Obama'nın "tüketimi teşvik edici politikalara ağırlık verilsin" görüşüne destek verdi. Bu durumun enflasyon baskısına yol açacağını savunan Almanya Başbakanı Merkel "Mali disiplin politikaları izlenmesi gerektiğini" savundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ise her iki tarafı da haklı buldu.
Avustralya'da yapılan, 2 gün süren G-20 zirvesinde an gündem maddesi "Dünya ekonomisinin duraklamadan nasıl çıkacağı" oldu. Tartışmada G-20 üyesi ülkeler görüşlerini açıkladı. Ancak görüş birliği sağlanamadı.
Başbakan Davutoğlu'nun da katıldığı zirvede, dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 85'ini yöneten ülkeler yer aldı. Zirvede ekonomik büyüme ve dünya ticaretine ilişkin temel politikalar konusunda yaşanan görüş ayrılıkları tartışıldı. Türkiye ise bu kamplaşmalarda kendisini nerede konumlandırdığını belirlemeye çalıştı.
ABD Başkanı Barack Obama ve İngiltere Başbakanı David Cameron'un başını çektiği grup, piyasalarda talebi artırmaya yani tüketimi teşvik etmeye dönük politikalara ağırlık verilmesini savundu.
"Talep artışı enflasyon üzerinde baskı oluşturur" diyen Almanya Başbakanı Angela Merkel ise bunun yerine "mali disipline ağırlık veren politikalar izlenmesi gerektiğini" savundu. Fransa ve İtalya, Obama'dan yani tüketimden yana yer aldı. Rusya lideri Putin, bu tartışmalara girmek yerine 'pazartesi çalışmamız gerek' diyerek zirveyi terk etti.
Ve Türkiye'nin sergilediği tutum… Başbakan Davutoğlu gazetecilerle sohbetinde önce "Üretken bir sonuç doğmaz" diyerek Merkel'den yana tavır sergiledi. Ancak daha sonra "Ekonomimiz için Amerika'nın tutumu doğru bir yaklaşım" diyerek Obama'nın tüketimi arttırma görüşünü savundu. Davutoğlu böylece birbirine zıt olmasına rağmen hem Merkel'i hem Obama'yı haklı buldu.
Davutoğlu'na göre Türk ekonomisinde güven havası hâkim. Bu nedenle talebin yani tüketimin arttırılması gerekiyor. Bu sayede Türk ekonomisinin büyümesi sağlanacak. Ancak bunun için tüketmeye teşvik edilecek vatandaşın mali kaynağa ihtiyacı var. Bu da kredi taleplerinin artması bir başka ifade ile halkın tüketmek için geleceğini bankaların ipoteği altına sokması anlamına geliyor.
ulusalkanal.com.tr