Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş'ı anarken

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, sadece Kıbrıs ve Kıbrıs Türk halkı, Türk milleti ölçeğinde değil, Türk Dünyası ve uluslararası alanda da saygı duyulan 20. yüzyılın büyük devlet adamlarından hatta son devlet adamlarından biri olduğu da gerçektir.

Abone ol

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın kişiliği, devlet adamlığı, inandığı konudaki direnci, kararlılığı, teşhis koyma yeteneği, diplomasi beceresi ve dava liderliği hakkında değerlendirme yapmak oldukça zordur ve ne kadar iyi değerlendirilirse değerlendirilsin mutlaka Onun geniş yetenekleri, kapasitesi, yüceliği karşısında yapılan her değerlendirmenin eksik kalacağı gerçektir. Bu gerçeğin ışığında, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, sadece Kıbrıs ve Kıbrıs Türk halkı, Türk milleti ölçeğinde değil, Türk Dünyası ve uluslararası alanda da saygı duyulan 20. yüzyılın büyük devlet adamlarından hatta son devlet adamlarından biri olduğu da gerçektir. Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye olarak böyle bir devlet adamına halen ihtiyacımız sonsuzdur...

Denktaş adı Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs milli davamız ile özdeşleşmiş olmasına rağmen, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı küçük Ada’mızın sınırları içinde düşünmek, değerlendirmek değerini, yaptıklarını sadece Kıbrıs Türklerinin özgürlüğü ile sınırlı tutmak son derece eksik bir yaklaşım olur. Rauf Denktaş, hem ezilen bir milletin hakları için, adaleti için, insan hakları, egemenlik ve özgürlük için savaşım veren bir devlet adamı, hem de "Türk Dünyası" gerçeğini beyinlere yazdıran bir kaç büyük dava adamından biridir. Rauf Denktaş bütün yaşamı boyunca benimsediği ülküsünden sapmadan kararlı, inançlı şekilde mücadelesini sürdürmüş ve egemen bağımsız özgür devletini halkıyla ve Anavatan Türkiye ile birlikte kurmuştur. Rauf Denktaş’ı milletin gözünde Kahraman, insanlık karşısında saygıdeğer yapan; yılmadan, usanmadan, hiçbir dünyalığa değer vermeden devam ettirdiği milli davasıdır, Türklük davasıdır. Bundan dolayıdır ki Rauf Denktaş hayatta iken milleti tarafından tanınmış, bilinmiş, inanılmış ve sevilmiş bir lider, bir devlet adamıdır.

Denktaş, çocuk yaşında dedesinin kendisine söylediği, "Gittiler ama bir gün mutlaka gelecekler. Ben göremeyeceğim ama sen göreceksin" inancı ve beklentisiyle büyüdü, Türk askerinin yeniden Kıbrıs’a gelmesi umudunu hep içinde taşıdı, mücadelesini sürdürdü. Bu inanç ve mücadele ile sürdürdüğü Kıbrıs Türk halkının ve Türk milletinin milli davasını bağımsız, özgür ve egemen bir devletle taçlandırdı.

Denktaş’a dedesi Şeherli Mehmet’in söylediği "Gittiler ama bir gün mutlaka gelecekler" ifadesindeki gelecekler Türk askeri idi. Denktaş anılarında kendisine sorulan sorularda "nasıl hatırlanmak istersiniz" sorusuna verdiği cevapta "Türk askerini Kıbrıs’a getiren kişi olarak anılmasını" istediğini söylemiştir.

Rauf Raif Denktaş, 27 Ocak 1924 tarihinde Kıbrıs’ın Baf bölgesinde doğdu. Rauf Denktaş 1,5 yaşında iken annesini kaybetti. Babası yargıç Raif Bey’in de ölümünden sonra Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütüldü ve 1930 yılında eğitim için İstanbul’a gönderildi.

Denktaş’ın doğum tarihi 27 Ocak 1924, yalnız bir insanın dünyaya geliş günü değildir. Bir mücadelenin örneğine çok az rastlanan bir adanmışlığın, Türk milli davasını Kıbrıs’ta yürütecek bir gücün de doğduğu gün olmuştur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş kendisini Kıbrıs Türk Halkının özgürlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine adamıştır. Türk halkının sorunları ile ilgilenmeye 1940’lı yıllarından itibaren başlamıştır. Sömürge yönetimi döneminde önce kalemi ile gazetelerde yazdığı yazılarla özgürlük mücadelesine katılan Rauf Denktaş, daha sonra Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu’nun Başkanı ve Türk halkının varoluş Mücadelesini cephelerde sürdüren Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kurucusu olarak hep ön saflarda yerini almıştır. Denktaş bu mücadele sürecinde asla taviz vermediği ve sonuna kadar savunduğu, başarıya ulaştırdığı en önemli hedefi Türk halkının egemenliği, bağımsızlığı, Kıbrıs’ta Türk varlığını güven ve huzur içinde sürdürmesi ve bunların tek teminatı olan Türkiye’nin etkin ve fiili Garantörlüğün devamı olmuştur:

"Egemenlik hiç kimse tarafından, hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile münakaşa ile verilmez. Egemenlik kuvvetle, kudretle, zor ile alınır. Türk milleti de egemenliğini kurtuluş savaşı vererek, bilfiil kendi eline almıştır. Bu olmuş bitmiş bir durumdur... Mesele bu olmuş bitmiş durumu ifadeden ibarettir... Türkiye egemenliğine, kayıtsız ve şartsız hakim olmuştur. Egemenlik hiçbir renkte, hiçbir şekilde, hiçbir manada ortaklık kabul etmez. Unvanı ne olursa olsun hiç kimse milletin iktidarına ortak olamaz. Egemenlik, Rumlarla yapılacak herhangi bir anlaşmada, dayanılacak ve hiçbir zaman elden bırakılmayacak bir temeldir. Hak ve hürriyetler, eşitlik ve sınırlar egemenliğimizden kaynaklanmıyorsa geçici ve aldatıcıdır. 1960’taki garantilenmiş ortaklığı yıkan Rum tarafı ile yeni bir ortaklık ancak iki eşit egemen halkın ayrı ayrı egemenliklerinin kabulü ile kalıcı olabilir. Yıkım ve 46 yıllık ezgi modelini tekrarlamak akıl işi değildir. Rum tarafında ne niyet, ne de siyaset değişmiş değildir. Dünyaya ‘uzlaşan uslu taraf’ görüntüsü vereceğiz diye bu halkı yeniden ateşe atmak hakkı kimseye verilmiş değildir. (Volkan Gazetesi, 2 Ocak 2010 )

Rauf Denktaş’ın, gününüze de ışık tutan şu sözleri daima hatırlanmalıdır:

"1960 Antlaşmalarında iki kurucu taraf idarede %30 paylaşıma, bağımsızlıkta ve egemenlikte eşit ortaklığa razı olmuştu. Temel budur. 20 yıl uğraştan sonra KKTC’nin ilânı da egemenliğine ve bağımsızlığına sahip çıkan halkımızın bu temel haklarını hayata geçirmesinden ibarettir.

"Rum bunu anlamıyor ve adanın tümüne sahip çıkma pişkinliğini devam ettirebiliyorsa, ABD ile Garantör İngiltere ve şimdi de AB bu pişkinliği desteklemeye devamda kararlı iseler, bütün bunlar bizim Devletimizden, bağımsızlığımızdan ve topraktaki hakkımızdan vazgeçmemiz veya bu konularda taviz vermemiz için bir neden olamaz. Kazanılan bir devletimiz vardır. Egemeniz ve bağımsızız. Anavatan sayesinde bunları koruyacak durumdayız.

"Taviz, Rum’dan, suçludan, cinayetleri, darbeleri başlatıp masum insanları toplu mezarlara gömerek Kıbrıs’ın tümüne sahip çıkabileceklerini sananlar tarafından verilmelidir. Hak ve hukukunu korumak için can verenlerden değil." (Yeniçağ Gazetesi, 06 Haziran.2009).

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı, kalbimizde yaşatarak sonsuzluğa uğurladığımız yıldönümünde şükranla, özlemle, saygı ve rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun. DR. AHMET ZEKİ BULUNÇ - E.BÜYÜKELÇİ

Son dakika haberleri... İzmir'de deprem (13 Ocak 2020 Pazartesi Kandilli Rasathanesi-AFAD son depremler) Gündem İstanbul emniyetinde atamalar Gündem Kalın: Amaç, ülkemizin ve bölgemizin barışını sağlamak Gündem Bahçeli’den ABD'ye Süleymani suikastı tepkisi Gündem