Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Savaşların karakteri nesneldir kişiye göre değişmez
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Bölücü Teröre karşı verilen Vatan Savaşının nesnel karakterine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu bir basın açıklaması yaptı.
Perinçek’in açıklaması şöyle:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vatan savaşına “saray savaşı” damgası vuranlardan kimileri, o mevzide tutunamadılar. Yeni söylemleri şöyle: “Bu savaş, TSK için vatan savaşıdır, Erdoğan için saray savaşı.”
SAVAŞLARIN ULUSLARARASI-SINIFSAL KARAKTERİ
Savaşların karakteri, nesneldir, kişiye göre değişmez. Bir savaş falanca için vatan savaşı, filanca için saray savaşı olmaz. Savaşın karakterini, sınıfsal ve uluslararası mevzilenme belirler. İşte o mevzilenme nesneldir. Kişilerin bu savaşa hangi niyetlerle katıldıkları, savaşın karakterini değiştirmez. Çinlilerin atasözü şöyle: “Mesele, farenin avlanmasıdır, kedinin siyah veya beyaz olması bir şeyi değiştirmez.”
Çağımızda savaşın karakterini Ezen-Ezilen Millet kamplaşması belirler. Ezilen ve gelişen ülkelerin emperyalist devletlere karşı savaşları haklı savaştır, başka deyişle vatan savaşı kapsamındadır. Emperyalistlerin kendi aralarındaki savaşları ve Ezilen/Gelişen Dünya ülkelerine karşı savaşları ise, haksız savaştır.
PADİŞAHLARIN HAKLI SAVAŞLARI
Savaşın sınıfsal ya da uluslararası sınıfsal karakteri belirlendikten sonra, o savaşa katılan kişilere veya gruplara göre ayrı nitelemelerde bulunmak için, savaş konusunda hiçbir şey bilmemek gerekir.
Örneğin Namık Kemal 1872 yılında “Vatan yahut Silistre” oyununu yazdığı zaman, Abdülaziz padişahtı. Marx da, Abdülmecit ve Abdülaziz’in padişah oldukları dönemde, Osmanlı Devleti’nin vatan savaşlarını destekledi.
Yine Birinci Dünya Savaşı Osmanlı Devleti için vatan savunmasıydı, haklı savaştı. O savaşta padişah olan Sultan Mehmet Reşat ve Mehmet Vahdettin için de haklı savaştı.
Lenin, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Afgan Şahı Emanullah Han’ın İngiliz emperyalizmine karşı savaşını hep haklı savaşa örnek gösterdi. “Afgan Ordusu haklı savaş veriyor, Afgan Şahı ise tahtını kurtarmak için savaşıyor” gibi saçmalıklara elbette itibar etmedi. Yine Lenin, İngiliz emperyalizmini destekleyen İngiliz işçisinin haksız savaş cephesinde yer aldığını saptadı. “İngiliz emperyalizmi paylaşım savaşı veriyor, ama işçiler bu savaşı vatansever niyetlerle destekliyor” türünden öznel değerlendirmelere gitmedi.
BİSMARCK, ROOSWELT, CHURCHILL VEDE GAULLE’ÜN SAVAŞLARI
Marx ve Engels, 1870’te Almanya’nın birleştirilmesi için yürütülen savaşın haklı olduğunu saptadılar. Bismarck’ın bu savaşa mevki ve makam sahibi olmak için önderlik ettiğini ileri sürmek gibi tarih ve nesnellik dışı değerlendirmelere iltifat etmediler. Bu yüzden “Bismarck’ın köpekleri” türünden ağır hakaretleri de göğüslediler. Bilimde böyle saçmalıklar yoktur çünkü. Bilim, niyet okumaz, nesnellikleri saptar.
İkinci Dünya Savaşı’nda, hiçbir bilim adamı, ABD emperyalizmi ile Rooswelt’in savaşını, İngiliz emperyalizmi ile Churchill’in savaşını, Fransız emperyalizmi ile De Gaulle’ün savaşını birbirinden ayırma gayretine girmedi. Sovyetler Birliği ve Mazlumlar Dünyası ile birlikte Hitler ve Mussolini emperyalizmine karşı savaşanlar, haklı savaş veriyorlardı. O savaşta Alman ve İtalyan ordularında savaşan emekçiler, ne kadar vatansever niyetlere sahip olurlarsa olsunlar, emperyalist savaşın aletleri idiler.
TÜRKİYE’NİN EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞI
Türkiye, ABD emperyalizminin kara gücüne karşı savaşıyor. Bu haklı bir savaştır. Bu savaşta yer alanları, niyet okuma iddiasıyla “vatan savaşçıları” ve “saray savaşçıları” diye ayıranların savaş konusunda bilimsel birikimden yoksun olmaları, kendilerini ilgilendirir. Ama bu yönde giriştikleri propaganda kampanyası, Türkiye’yi ilgilendiriyor.
SAVAŞI KAZANMAK MI İSTİYORUZ YOKSA
Burada savaşı kazanmak mı istiyoruz, yoksa savaş cephesini bölmek mi istiyoruz sorusu önümüzde durmaktadır. Savaşın hiç kuşkusuz tutarlı güçleri vardır. Ama her savaşın tutarsız, oynak, ikircikli, kararsız, kaypak güçleri de vardır. Müttefik tanımı böyledir zaten. O tutarsız ve kararsız güçleri, olabildiğince tutarlı ve kararlı mevziye çekmek, kararlı güçlerin görevidir.
Bozguncuların görevi ise, haklı savaşa “saray savaşı” çamurunu atmak, savaş cephesini fitne ve fesatla bölmektir. Bozguncu propaganda, dikkat edilsin 24 Temmuz’dan bu yana Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ı ve Tayyip Erdoğan’ı düşman olarak ilan ediyor.
Org. Hulusi Akar, PKK’nın belini kıran büyük başarıların komutanı. Düşmanın onu hedef alması normal.
Tayyip Erdoğan’ın son konuşmasını ve iki dakikalık sesli görüntüsünün adresini okuyucuların bilgisine sunuyorum.
"Terör örgütü silahlarını bırakıp toprağa betonlayarak gömene kadar, tüm elemanları teslim olmak veya ülke dışına çıkmak suretiyle tasfiye olana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Örgütün şehirlerdeki yapılanmaları tamamen çökertilene kadar güvenlik kuvvetlerimizin operasyonları, adli ve idari takibatları devam edecektir.
Önümüzdeki dönem konuşma, tartışma dönemi değildir. Açık söylüyorum, sonuç alma dönemidir. Bu işe illa bir isim aranıyorsa, bunun adı artık Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci'dir.
Milli birliğimize, kardeşliğimize yönelik bu tehdide karşı en küçük müsamahamız yoktur, olmayacaktır.
Bölücü terör örgütü ve onun güdümündeki parti güya meydan okuyor: 'Devlet tarafından 2000 Kürt insanı öldürüldü' diyor. Kusura bakma, şunu bir defa öğrenmen lazım: Asla bu devlet Kürt insanına kurşun sıkmaz, teröriste kurşun sıkar.” (İki dakikalık sesli görüntü kaydı için bakınız: https://www. youtube.com/watch?v=-yCfQ3Ofm9g).
ZAFER İÇİN EN GENİŞ CEPHE
Vatan Savaşının başarısı için mücadele edenlerin görevi, mümkün olan en geniş gücü cepnheye kazanmaktır ve cephede tutmaktır. Hele o güç hükümetse, bu görev, çok daha önemlidir.
Vatan Partisi, işte bu görevi yerine getiriyor. Çünkü savaşın kazanılması, Türkiye için hayat memat meselesidir.
Vatan Partisi, Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin Açılım’a son vermesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Çünkü bu gelişmenin yapıcısı, Vatan Partisi’nin kendisidir.
Vatan Partisi, Vatan Savaşının başarısı için, AKP hükümetinin Suriye ve Rusya siyasetlerini eleştiriyor. Bu eleştiriler de, Vatan Savaşı mevzisinden yapıldığı için, sürece yön verecek değerdedir.
Bozguncuların işi ise, yalnızca Vatan Savaşı cephesinde fitne ve fesat yaratmaktır, asker ve halk içinde güvensizlik kışkırtmaktır. Onların kalpleri, düşmanla birlikte çarpıyor. Haklı çıkmaları için, Türkiye’nin yenilmesi ve düşmanın kazanması gerekiyor. Mehmetçik vurulduğu zaman içten içe sevinç duymalarının nedeni budur. Sevinçlerini ve acılarını PKK Terör Örgütüyle ve ABD emperyalizmiyle birleştirmişlerdir.
ulusalkanal.com.tr