CIA Provokatörü Ruşen Abbas’a yanıt: ''Vatan Partisi, Amerikan dolarlarıyla yaptığınız Uygur kışkırtıcılığını anlatmaya devam edecek''
Sözde Uygur aktivisti Ruşen Abbas isimli CIA provokatörü, 11 Kasım 2020’de Independent Türkçe” internet sitesinde yayımlanan röportajında, Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek’e karşı CIA ağzıyla ifadeler kullandı. Abbas şunları söyledi:“Çin 60 yıl önce Doğu Türkistan'da yaptığını şimdi başka ülkelerde, özellikle Müslüman ülkelerde yapıyor. Şirketlerini kuruyor, ordularını satın alıyor, politikacılara rüşvet veriyor, akademisyenlerini ele geçiriyor. Medya satın alıyor. Doğu Perinçek gibi insanları satın alıyor. Doğu Perinçek Türkiye'de ama Pakistan'ın da Doğu Perinçek'i var. Afrika'nın da var. Bunlar vasıtasıyla bizim sesimizi kesmeye çalışıyorlar.”Benzer ifadeler aynı gün Karar gazetesinde de haberleştirilmiştir.
CIA’NIN BAŞARISIZLIĞI VE VATAN PARTİSİ’NE OLAN ÖFKESİ
Öncelikle belirtmek isteriz ki basının, “Uygur aktivisti” sıfatıyla sahaya sürülen CIA elemanlarıyla röportaj yapmadan önce onları iyi tanıması gerekir. Vatan Partisi’nin ipliğini pazara çıkardığı her CIA provokatörünün yaptığı gibi,Ruşen Abbas isimli şahsın, Genel Başkanımıza karşı karalama çabasının sayfalara haber olarak taşınması ciddi bir soru işaretidir. Bilinmelidir ki, 31 yıldır ABD’de yaşayan, Amerikan vatandaşı sözde Uygur Aktivisti’nin bu ifadeleri, aslında Türkiye – Çin ilişkilerini bozmayı başaramayan ABD’nin, CIA’nın bize karşı öfkesidir.
RUŞEN ABBAS KİMDİR?
Ruşen Abbas, ABD’nin kurduğu, CIA’nın yan kuruluşu National Endowment For Democracy’nin (NED) fonladığı Dünya Uygur Kongresi’ne (DUK) bağlı “Campaign for Uyghurs”un (CFU -Uygur Hareketi) sözde Başkanıdır. Abbas, hem Rabia Kadir’in Başkanlığı döneminde hem de şimdiki Başkan Dolkun İsa’nın yönetimindeki DUK’un etkin isimlerinden biridir. Abbas, Türkiye’ye geldiğinde faaliyetlerini, DUK Başkan Yardımcısı Erkin Ekrem’le birlikte yürütüyor. DUK,’un2016 – 2019 yılları arasında NED’den proje yardımı adı altında toplamda 2 milyon 738 bin 698 dolar aldığı açık kaynaklarda sabittir.(İnternet sitesinde kayıtlı: https://www.ned.org/wp-content/themes/ned/search/grant-search.php?organizationName=World+Uyghur+Congress+®ion=Asia&projectCountry=&amount=&fromDate=&toDate=&projectFocus%5B%5D=&search=&maxCount=25&orderBy=Year&start=1&sbmt=1 )
NED’İN ABBAS’I TANITIMI
Abbas’ın uzun yıllar, ABD’nin Çin karşıtı ve Uygur ayrılıkçısı politikalarına hizmeti, kendisini ABD’nin, CIA’nın gözünde kıymetli eleman derecesine çıkarmış durumda. NED’ininternet sitesinde Abbas şöyle tanıtılıyor: “CFU'nun kurucusu Ruşen Abbas karar mercilerini sık sık Uygur bölgesinde insan hakları konusunda bilgilendirmektedir. Aynı zamanda ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde ve ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde ifade vermişti. Senatör Marco Rubio Bayab Abbas'ı Şubat 2020'de ilk Uygurlu konuk olarak yılda bir kez yapılan ulusa sesleniş konuşmasına getirmiştir.Görüldüğü gibi Abbas, “ABD devlet kurumlarının sık sık bilgisine başvurduğu bir kişi” mertebesine yükselmiş ve arkasını da senatörlere yaslamayı başarmış.
RUŞEN ABBAS’IN ABD İÇİNDEKİ İLİŞKİ AĞI
Tabii Abbas bu ilişkilerde yalnız değil; kardeşi Dr. Rishad Abbas da DUK’un kıdemli tanışmanı sıfatıyla Abbas’ın yanında. Bu ikili, Beyaz Saray’a girip yetkililerle toplantı yapabilecek düzeyde bir ilişki ağına sahip. Rishad Abbas’ın rolünü, Eylül 2019’da ABD’de Trump’ın katılımıyla düzenlenen,Çin’e karşı “Uluslararası Dinsel Özgürlükleri Koruma” sempozyumuna davet edilmesinden de anlıyoruz. Rishad Abbas da kardeşinin söz konusu röportajda, “Uygur meselesi ABD'de partiler üstü bir mesele. Biden geçtiğimiz yıl toplama kamplarından bahsetmişti. Birkaç ay önce yaşananlara 'soykırım' demişti. Hem Demokrat Parti ile hem Cumhuriyetçi Parti ile Uygur diasporasının yakın ilişkileri var. Çok ümitliyiz” dediği gibi ABD’ye son derece güvenen, bağlılık bildiren bir isim. Rishad Abbas’ın Twitter profilindeki sabitlenmiş mesajı “Trump’a ve Pompeo’ya minnettarız” şeklinde.
ABBAS’IN ABD İSTİHBARATINA HİZMETLERİ
Ruşen Abbas’ın kardeşiyle birlikte, ABD makamlarınca bu “yüksek itibarı” görmesi zaman içinde oldu. Abbas, 90’lı yılların başında sözde Uygur hakları için dernekler kurarken, Washington Post ve New York Times gibi gazetelerde yazılar yazmaya başladı. Ama daha önemlisi,Abbas’ın “aktivizm” dışındaki “danışmanlık” mesleği. Abbas’ın o yıllarda danışmanlık yaptığı şirketin ismi ISI. Bu şirket, Ortadoğu ve Afrika üzerine yoğunlaşırken, hizmet verdiği kurumlar arasında ABD istihbarat birimleri ve Dışişleri Bakanlığı yer alıyor. Şirketin, Ruşen Abbas’ı tanıtımında şu bilgiler yer alıyor: “Abbas’ın ABD İç Güvenlik Bakanlığı da dâhil olmak üzere hükümet ajansları, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İstihbarat örgütleri kapsamlı çalışma deneyimi var.”
GUANTANAMO’DAKİ HİZMETİ
Abbas’ın Amerikan istihbaratı ile “kapsamlı çalışma” deneyimine bakınca karşımıza işkenceler ile dünyayı sarsan Guantanamo Üssü’ndeki çalışması çıkıyor.Abbas’ın hizmet verdiği L3 kurumu faaliyet alanı olarak istihbarat, gözetim, keşif ve haberleşme. Abbas ayrıca, eski ABD Başkanı George Bush için de çalıştığını saklamıyor.
ABBAS’IN UYGUR YALANLARI
Aralık 2019’da Ruşen Abbas vb. isimlerin Amerikan medyası üzerinden yürüttüğü propagandanın konusu “Çin’de kaybolan Uygurlar”dı. Haberlerde bazı kişilerin kimlik bilgileri ve fotoğrafları da paylaşıldı bu kişilerle hiçbir iletişim kurulamadığı ileri sürüldü. Ancak Çin’de yayın yapan Global Times gazetesinin muhabirleri, internet üzerinden yapılan paylaşımların izini sürdü ve farklı bölgelere giderek sözde kayıp kişilere ulaştılar. Muhabirler, “kayıp” denilen Uygurları evlerinde ve işlerinde görüntüledi, onlarla konuştu. Böylece Abbas gibi isimlerin başını çektiği kara propaganda boşa düştü.
VATAN PARTİSİ CIA GÜDÜMLÜ KIŞKIRTICLIĞA GEÇİT VERMEZ!
Türkiye kamuoyunun Ruşen Abbas gibi CIA provokatörlerinin Vatan Partisi’ne karşı sözlerine itibar etmeyeceğini biliyoruz. Ancak şu konudaki uyarımızı yineliyoruz: Bu kişilerin amacı, arkalarına CIA’nın ve Batı medyasının gücünü alarak algı yaratmaya çalışmaktır. Ellerinden geldiğince Türkiye – Çin ilişkilerine zarar verme peşindedirler. Vatan Partisi, Uygurların haklarının korunması ve ilerletilmesinin, Türkiye – Çin ilişkilerinin geliştirilmesine bağlı olduğu gerçeğini her fırsatta anlatmaktadır. Çin’deki Uygurlara yapılan en büyük kötülük, sözde özgürlük vaatleriyle onları terör örgütlerinin kucağına atmaktır. Burada yapılan Türklüğe değil ABD’ye hizmettir. Partimiz, CIA güdümlü siyasetleri ve kışkırtıcılıkları ortaya sermeye devam edecektir. Türkiye’nin Çin ve Asya’daki diğer dostlarıyla arasını açma girişimleri boşa çıkarılacaktır.