Haziran Ayaklanmasının ideolojisi ve sınıfsal karakteri

Haziran Ayaklanmasıyla ilgili Emniyet Raporu açıklandı. Mücadeleye katılanların yüzde 78’i “Ulusalcı-laik”. Başka deyişle: Mustafa Kemal’in askerleri. Haziran Ayaklanmasının ideolojisi var. Sınıfsal dayanakları var. Emperyalistlerin korkuları ve devşirilmiş yalancı tanıkları var. Halk hareketinin asıl büyük dalgası önümüzde. Hepsi bu yazıda.

Abone ol

Haziran Ayaklanmasıyla ilgili Emniyet Raporu açıklandı. En önemli veri, mücadeleye katılanların yüzde 78’i “Ulusalcı-laik”. Başka deyişle: Mustafa Kemal’in askerleri.

Ayaklanmanın ideolojisi

Milliyetçiler “Ulusalcı” sınıflamasının dışında mı tutuldu, şu anda araştırma elimizde olmadığı için bilmiyoruz. Sosyalistler de bağımsızlıkçı ve laik oldukları için bu kitlenin içindedir. Böylece Haziran Ayaklanmasına katılan kitlenin ideolojisini, Çağdaş Vatansever başlığı altında toplayabiliriz. Emniyetin milleti temsil eden büyük kitleyi “Alevi ağırlıklı” olarak göstermesi, gerçek değildir ve halkı bölme gayretinin ifadesidir.

Edirne’den Ardahan’a kadar Türk bayraklarıyla ayağa kalkan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye yürüyen milyonlar, hangi ideolojik kimlikte birleştiklerini de ilan etmişlerdir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganına açıkça karşı çıktı, tutturamadı. Halk, İşçi Partisi’nin sloganı altında birleşti.

Gençliğe dayatamadıkları ideoloji

Oysa Batılı emperyalistlerin ve büyük sermaye çevrelerinin sözcüleri, “Eylemcilerin ideolojisi yok” diye güvence veriyorlardı. Hatta ideolojileri, emperyalist sistemin “Çokçuluk” dediği eğilimlerdi. Gençlik “Neo-liberal” takılıyordu. Kız ve erkek gençler, “Kimsenin askeri değiliz” diye Gezi Parkı’nda aynı yatakta yatıyorlardı! Bütün dertleri, ağaç ve böcekleri korumaktı. Özgürce bira içip öpüşüyorlardı. Gezinin toprağına domates ektiler. İdeolojileri zararsız türdendi.

Milliyet, 6 Haziran 2013

Milliyet, 6 Haziran 2013

Büyük sermayenin korkusu ve devşirilmiş yalancı tanıklar

Aslı Aydıntaşbaş gibi Neoliberal yazarlar, AKP Hükümetine güvence veriyorlardı: “Sisteme yönelik dehşet bir tehdit yok. Kimse altınızdaki halıyı çekmiyor. Rahat olun, buradan ne Tahrir çıkar, ne devrim. Önümüzdeki hafta normale döner. ” (Milliyet, 6 Haziran 2013).

İşbirlikçi sermayenin 68 kuşağından tanıkları bile vardı: Bu gençler, 68 kuşağı gibi devrimci ve tehlikeli değildi, “dünyayı korumak istiyorlardı” o kadar, başka deyişle muhafazakâr gençlerdi! Dönekler, büyük sermayenin yüreğine su serpiyorlardı. Telaş edecek bir şey yoktu, “Hükümet istifa” diyenler, İşçi Partililerdi.

Oysa milyonlar, ağaç ve böcek için değil, iki ay boyunca “Hükümet istifa” ve “Millî hükümet” talebiyle yürüdüler.

Bu tekerlemeler, korkuyu dile getiriyordu, aynı zamanda büyük sermayenin Halk Hareketine müdahalesini. Bu amaçla biber gazı, fişek, cop, pala yetmedi; PKK da devreye sokuldu. Hakan Fidan, Abdullah Öcalan üzerinden de Haziran Ayaklanmasına müdahale girişiminde bulundu.

Daha ilk gün, nereden “istihbarat” aldılarsa, eylemlerin CIA güdümlü OTPOR ve CANVAS gibi örgütler tarafından kışkırtıldığını yazanlar bile oldu. İnternette seferberlik başlattılar. Halkı eylemlerden soğutmak için gayrete gelen şaşkınlarımız da vardı.

Millî hükümet için mücadele

Ya da sistemin denetimi

Haziran Ayaklanmasının ideolojisi üzerine tartışma, aslında rejimin efendileri ile halk arasında iktidar mücadelesinin bir cephesidir. Halk hareketi iktidar hedefine mi yürüyecektir, yoksa emperyalist sistemin denetimine mi alınacaktır? Bu soru, hâlâ önümüzdeki gündemin birinci meselesidir.

Atlantik rejiminin yandaşları, eylemlerin ”kendiliğinden, örgütsüz ve eşgüdümsüz” olduğunu ispat telaşına düştüler. Örgüt yoktu. Kitleleri harekete geçiren, toplayan, yöneten, yönlendiren yoktu. Halk ilhamını gökten alıyordu.

Elbette her halk hareketi gibi, Haziran Ayaklanmasında da geniş bir örgütsüz kesim vardı. Ama hareketin yurt düzeyine yayılmasını ve yükselişini sağlayan örgütlü çekirdek belirleyicidir.

Hareket iki ay sürdü. Hükümetle görüştükten sonra “Gezi Parkçılar” mücadeleyi bırakma kararı almışlardı. İşçi Partisi ve TGB, “Bu daha başlangıç. mücadeleye devam” dediler. Hükümet, “eylemlerin tahrikçisi” olarak, Ulusal Kanal ve Halk Tv’yi suçladı. Hükümet sözcüleri, başta İşçi Partisi olmak üzere siyasal örgütleri eylemlerin öncüsü olarak hedef gösterdi. Kadıköy’deki Gazdan Adam Festivali’nde toplanan yüzbinler, hareketin ideolojik ve örgütlü karakterinin resmini verdi.

Eylemler, “kendiliğindenci” diyenler, kendiliğindenciliğin sınırlarına hapsolmasını istiyorlardı. Eylemleri iktidar hedefine yöneltmek isteyenler de, siyasal almaçlı örgütlü mücadeleye vurgu yaptılar.

Ayaklanmanın sınıfsal karakteri

Büyük sermaye basını, eylemlerin “orta sınıf” karakterinde olduğunu yazdı çizdi. Emekçi sınıfların katılımı, sistemin büyük korkusuydu. Yıldırım Koç arkadaşımızın yazılarında ve bu köşede, Haziran eylemlerinin ücretle çalışan sınıflara dayandığını sık sık belirttik. Korkut Boratav arkadaşımız da aynı saptamada bulundu.

Polisin araştırması, Haziran Ayaklanmasının emekçi karakterini doğruladı. Mücadelenin yükünü çekenler yoksullardı, işsizlerdi, çalışan sınıflardan gelen gençlerdi. Emniyet kayıtlarına göre, eylemler nedeniyle soruşturmaya uğrayanların yüzde 39’unun geliri ayda 500 liranın altındaydı. Yüzde 15’inin geliri 500-999 lira arasındaydı. Yüzde 31’inin geliri ise, 1000-1999 lira arasındaydı. Ancak yüzde 20’nin geliri, 2000 liranın üstündeydi.

Büyük halk dalgası önümüzde

Haziran Ayaklanması, öncü dalgaların doruğuydu.

2012 yılı 19 Mayısında İstanbul’da 200 bin gencin yürümesiyle başladı bu halk hareketi. 16 Eylül 2012’de Hatay ayağa kalktı. 29 Ekim’de Ankara’da yüzbinler barikatları çiğnedi geçti. Halk Silivri’de demir barikatları yardı. İşçi Partisi, büyük bir halk hareketinin 2013 baharının gündeminde olduğuna sürekli işaret etti ve bütün olanaklarıyla buna yoğunlaştı. ADD, TGB, Cumhuriyet ve Vatan Birlikteliği, Millî Merkez, Çağdaş Yaşam Derneği, Birleşik Kamu-İş gibi Cumhuriyet ve Emek örgütleri, halk hareketinde önemli roller oynadılar.

Asıl büyük dalga önümüzdedir.

Emekçiler, işçi sınıfı, gençler, kadınlar, millî sermaye, hepsi hedeftedir ve isyan eşiğindedirler. Ekonomik deprem, bu tarihsel mücadeleyi iktidar için hesaplaşma düzlemine taşıyacaktır.

Halk hareketi, artık Arslanlı Yol’a çıkmıştır.

Mustafa Kemal’in askerleri, Arslanlı Yol’dan iktidara yürüyorlar.

Doğu Perinçek

Aydınlık/Rota

Erdoğan'ın baş siyasi danışmanı planı doğruladı Gündem "Gülen'i bitirme kararı 2004 MGK'da alındı" Gündem “Sehven“ davasında önemli gelişme Gündem ABD'den petrol ayarı Gündem