Taraftardan 25 puan istedi!
TRABZONSPOR teknik direktörü Şota Arveladze, "Taraftarın bana ve takıma, içeride oynadığımız maçlarda aldığı 25 puan lazım. Rakibi baskı altında alsınlar. Bizi en azından 25 bin kişi desteklemeli" dedi.
"ÖNCELİKLE ŞANS OLACAK"
Trabzonspor dergisine açıklamalarda bulunan Şota Arveladze, başarıyı getirecek faktörleri sıralarken şunları söyledi:
"Öncelikle şans. Her şey tam zamanında olacak. Tek başına hiçbir faktör yeterli olmaz. Mesela maçta ekibinizin yanı sıra hakemin de çok iyi olması gerekiyor. Seyirci de çok etkili. Örnek vermek gerekirse, uzun süre şampiyon olamayan Almanya, programından vazgeçmedi ve dünya kupasını kazandı. Bu bizde çok eksik. Kulüp tüm unsurlarıyla iyi olmalı. Mesela oyuncu transfer edilmedi diye, hocayı veya yönetimini beğenmedim olmaz. Kulüp ne kadar güçlüyse herkes onun için çalışır. Bu bir sevgi meselesi."
"BANA DEĞİL TAKIMA DESTEK VERİLMELİ"
Şota, Trabzonspor taraftarından destek beklediğini vurgularken, "Ancak ben kendime değil, takıma destek verilmesini istiyorum. Bu olursa zaten kendim için olanı da hissederim. Bu kulüp bizi büyük yapan. Futbol bir performans meselesi, savaş meselesi değil. Biz mutlu yaşamak istiyoruz" diye konuştu.
"BURANIN ÇOCUKLARI VARKEN"
A takım ile ilgilenmekten henüz altyapıya eğilemediğini de sözlerine ekleyen Şota, bu konuda şunları söyledi:
"Elimde altyapıyla ilgili bir planlama var dersem, yalan olur. Öncelikle A takım için plan yapmaya başladık. Ama bir süre sonra kendi zenginliklerimize önem vermemiz gerekir. Şehrin bu anlamda bir zenginliği var. Buranın çocukları varken neden Brezilya’dan, Afrika’dan oyuncu gelsin. Buna teknik adamlar da dahil."
"EN AZINDAN 25 BİN KİŞİ"
Seyirci ile taraftar arasında fark olduğunu da dile getiren Şota, sözlerini şöyle devam etti:
"Taraftar kelime yapısı itibariyle taraf olan demek. Yani bazen beyaza bile siyah diyebilir. Çok sever taraftar. Anne babanın çocuğu üzerinde nasıl sorumluluğu varsa taraftarın da kulübüne karşı sorumluluğu vardır. En azından tribüne gelmeli. Real Madrid, son 10 senede 1 milyar 200 milyon dolar harcadı ama geçen sene son saniyede Ramos’un attığı golle kupayı kazandı. Olmayabilirdi de. Hocaları teknik adamları değişti ama taraftarı değişmedi. 90 bin kişi her zaman yerini aldı. Rakiplerimiz de bunu yapabiliyor. Bizi en azından 25 bin kişi desteklemeli."
"KİM ŞAMPİYON YAPMIŞSA O İYİDİR"
Şota, 1996’da kendisinin de içinde olduğu kadronun kulüp tarihinin en iyi kadrosu olduğu yorumlarıyla ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı:
"Bizden önceki kadroyu görmedim ama bu kulübün tarihi onlardır. Sonuçta bu takımı onlar şampiyon yaptı, biz yapamadık. O nedenle, kim iyi kim kötü diye değerlendirmek, doğru olmaz. Biz iyi ya da kötü oynuyorduk, güçlü bir takımdık. Başarılıydık. Beş sene içinde 5-6 kupa kazandık, 6 futbolcumuz milli takıma gitti. Şampiyon da olabilecek kadar iyi bir takımdık. Ama kulübü kim şampiyon yapmışsa, o iyidir. Trabzonspor’da kaldığım sürece her sezon 84 puan alacaksın deseler, bugün imzamı atarım. Kaçıncı olurum bilmiyorum ama 84 puanı alırım. O mutluluğu bütün camianın yaşamasını çok isterim, bunun inanılmaz bir zevki ve havası var. Her zaman elbet başka takımlar da kaybedecek."
"BAŞARILI OLDUĞUM İÇİN BURADAYIM"
Başarılı olduğu için Trabzonspor teknik direktörlüğüne getirildiğini belirten Şota, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buraya beni kimse sevdiği için getirmedi. Bazen Trabzonspor, benim için son olsun, diyorum. İnanırlar inanmazlar, bilmiyorum ama sevdiğim bir yerde başarılı olmak istiyorum. Zenginliğim burada. İnsanlar benim zenginlikten kastımın ne olduğunu mutlaka anlıyordur, parayla kıyaslanamaz bile. Mesela antrenör olmasam bile Trabzon’a gelsem herhangi bir kapıya gitsem mutlaka misafir edilirim. 2008 yılında bir olay yaşadım. Elimde bebeklerle pasaportsuz gümrüğü geçtim Batum’da. Türkler benden pasaport istemedi."
"20 YAŞ DAHA GENÇLEŞTİM"
Trabzonspor’un başında teknik direktör olarak sahaya çıktığı ilk maçta yaşadığı duyguların tarifinin mümkün olmadığının da altını çizen Şota, şunları söyledi:
"Ne kadar güzel kelime bulsam hislerimi anlatmaya yetmeyecek. Oraya çıktığımda 10 ya da 20 yaş daha da gençleştim. 10 saniye bile olsa insan kendini bu kadar genç hissedebilir mi? 'Ohhh!..' dedim kendi kendime. Hatta içimden, (Üzerimde bir de forma olsa, top koştursam) diye geçirdim. İnşallah ilerde böyle bir organizasyon yapılırsa Avni Aker’de maç oynamak için fırsatımız olur. Taraftar lazım bize. İlk maçımızda Ramazan ayının son gününde insanlar oruçlu halde geldiler ve bizi alkışladılar. Bu çok önemli bir şey. Taraftarın sevgisi zenginliktir benim için. Taraftarla aramda bir bağ kurdum. Yani halk ile taraftar ile aramda dolaşan o ruhtan başka bir bağım olmadı. Benden daha çok gol atan futbolcular oldu, 9 sene oynayan futbolcular var, çok emek verdiler ama işte buna rağmen aramızdaki o kurulan bağlar bozulmasın. Bırakın Trabzonspor benim için bu anlamda son olsun istiyorum. 1996 yılından sonra evime, ülkeme en yakın yerdeyim. Burada sonra oraya giderim o önemli değil, önemli olan burayı yaşamak. Tek başına başarı mümkün değil, bir kişi yazı getirmiyor, bir çiçekle bahar olmuyor, bize şehir lazım. Bana ve takıma içerde oynadığı maçlarda taraftarın aldığı 25 puan lazım. Hocası ile rakibi baskı altında almalarını, istiyorum. Benim ricam taraftardan bu olsun. Dışarıdaki maçları ben hallederim ama içeride ben 1-0 başlamak zorundayım. Çünkü ben futbolculuk yıllarımdan böyle hatırlıyorum. Taraftarın coşkusunu takıma sahip çıkışını hatırlıyorum."
"HEP 1 NUMARA OLMAK İSTİYORUZ"
Şota, son olarak yeni sezondaki Trabzonspor’u anlatırken şunları söyledi:
"Coşkulu, kazanmaya çıkan, uğraşan, zorlayan ve tekrar belirtmek istiyorum. 1 numara için sahaya çıkan bir takım, 2'nci olmak için değil. Biz kazanmaya, 3 puanı almaya oynuyoruz. Net bir şekilde top oynayan, hücuma giden, topa baskı yapan, pozisyona giren gol atan bir takım istiyorum."
Ömür AVCI
DHA