Yeni ortaçağın yıkımına karşı tek seçenek: Kamulaştırma!

Abone ol

AKP iktidarı, The Cemaat, ABD emperyalizmi, CHP-MHP’nin teslimiyeti, BDP-PKK’nın direniş kırıcılığı ve enstrümanlığı, tüm bunlar, tarihteki rollerini oynuyorlar. İnsanlığın büyük özlemlerine ulaşmada geçeceğimiz aşamalar ve izleyeceğimiz taktikler onların oynadığı rollere karşı aldığımız tavırların da etkisiyle belirlenmiş oluyor.

Bugün sözünü ettiğimiz işbirlikçiler ve teslimiyetçiler sayesinde bazı “seçenekler” tükenmektedir, bu da bizi en gerçekçi ve en zorunlu seçeneklere sürüklemektedir.

Tek seçenek kamulaştırmadır

Marks New York Daily Tribune gazetesinde 25 Haziran 1853’te yayımlanan yazısında zalimlerin oynadıkları tarihsel rolü İngiltere-Hindistan karşıtlığında şu şekilde belirtiyor:

“İngiltere'nin, Hindistan'da bir toplumsal devrimi yaratırken, ancak en iğrenç çıkarlara göre hareket ettiği ve bunları kabul ettirmede aptalca davrandığı doğrudur. Ama sorun bu değildir. Sorun, insanoğlunun, Asya'nın toplumsal durumunda köklü bir devrim olmaksızın yazgısını tamamlayıp tamamlayamayacağıdır. Eğer tamamlayamayacaksa suçu ne olursa olsun, bu devrimi getirmekle İngiltere, tarihin bilinçsiz aleti olmuştur.”

Tarihin bilinçsiz aletlerine yenileri eklenmektedir. AKP’nin döneminde doruğuna varan özelleştirmeci zihniyet ve uygulamalar Türk Milleti’ni kamulaştırma siyasetlerinde birleştirmektedir. İçinde yaşadığımız çağın önemini kavrayamayan dostlara sesleniyoruz: Özelleştirmeci siyasetler iflas etmiştir. Yakın tarihimizde kamulaştırmaya ve kamu üretimine karşı estirilen ideolojik iklim çökmüştür. Türk Milleti, kamulaştırma seçeneğine eylemliliğiyle sarılmıştır. Türkiye işçi sınıfı ve aydınlanma mücadelesinin saflarında kamulaştırmaya ilişkin kuşkular ortadan kalkmıştır.

Soma’da yaşananlar bize bir paket programı dayatmaktadır:

1- Gericilik insan sağlığına ve işçi sınıfına karşıdır. Tüm gerici mekanizmalar ortadan kaldırılmalıdır.

2- İnsan sağlığı, işçi sınıfının güvenceli çalışması, insanca hizmet ve üretim için tek seçenek kamulaştırmadır.

3- Taşeronluk insanın değersizleştirdiği bir iklimin ürünü ve bu değersizleşmenin nedenlerinden biridir. Taşeronlukla savaş ulusal bir sorundur.

4- Kamulaştırma programı Türkiye’yi Avrasya seçeneğiyle buluşturmaktadır.

Teori sayfalarında bu paket programı etraflıca işleyeceğiz. İnsanın değersizleştiği, ortaçağ ilişkilerinin neoliberalizme uyumlu biçimlerde yeniden hortladığı, köleliğin taşeronluk gibi biçimlerle hayat bulduğu bu dönemi Yeni Ortaçağ olarak tanımlıyoruz. Yeni Ortaçağ’ın ideolojik iklimi ve programıyla mücadele için yeni bir aydınlanmanın programını sizlere sunacağız. Tarih durmayacak: Ortaçağ varsa, aydınlanma da gelecektir.

Aydınlanmayı ve kamulaştırmayı geri talepler olarak gören ultra-solcularımıza ve bu arkadaşlardan etkilenen dostlarımıza gerçekleri hatırlatacağız. Dünyanın dört bir yanında devrimciler aydınlanma-kamulaştırma hedefinde kenetlenmiş ve insanlığın büyük özlemine bu hedef çerçevesinde ilerlemektedirler. Önümüzdeki sayılarda dünyanın devrimci partilerinin programlarında açığa çıkan milli demokratik devrim programını sizlere sunacağız. Ultra-solculuk yaparak sistemle birleşenleri teşhir edeceğiz.

İçinde bulunduğumuz somut durumu göremeyenlere anlayacakları dilden söylüyoruz. Rusya Komünist Partisi programında “vatan savunması”, “emperyalizme karşı mücadele”, “sosyalizme adım adım ilerleme” ifadelerini net bir biçimde görüyoruz. Silivri’den, Arslanlı Yol’dan görülen gerçek Rusya’dan da görülüyor. Yeni Ortaçağ’da yaşadığımızı Rus dostlarımız da belirtiyorlar:

“Emperyalizm, en gelişkin teknolojileri kullanarak dünya nüfusunu zombiye çevirmektedir. Kendi bilgi ağını tüm dünyaya egoizmi, şiddeti, görgüsüz bir maddiciliği ve kozmopolitanizmi aşılamak için genişletmenin yollarını arıyor.” (Rusya Komünist Partisi Programı)

Bugün devrimcilerin görevi yalnızca emekçiyi değil, vatanı, dahası insanın insanlığını, zombiye, köleye dönüşmemesini, erdemleri savunmaktır. Önümüzdeki program milli demokratik devrimi daha da kökten ele almaktadır. İnsanın insanlığını koruma mücadelesi emek mücadelesiyle, emek mücadelesi vatan mücadelesiyle, vatan mücadelesi insanca yaşama mücadelesiyle çakışmaktadır.

Yeni Ortaçağ’ın tefeci sisteminin talepleriyle halkın talepleri önümüzdeki dönemde daha da fazla çatışacaktır:

- Kentsel dönüşüme karşı konut edinme hakkı

- Tefeciliğe karşı kamu kredilerinden yararlanma hakkı

- Taşeronluğa karşı güvenceli çalışma hakkı

- Moloz yığınlarıyla kuşatılmaya karşı insana yaraşır yaşam alanlarında yaşama hakkı

- Görgüsüz tüketime karşı uygarca üretme ve tüketme hakkı

- Göstermelik ve gerici eğitime karşı ilerici ve esaslı eğitim alma hakkı

- Belge bombardımanına karşı bilgi edinme hakkı

Tüm bu hak talepleri demokratik devrim programına girmektedir.

Türkiye ve dünya gerçekleri milli demokratik devrimi daha da canlı bir şekilde görünür kılmaktadır. Bu yalın gerçek devrimci bir mücadeleye girişmiş ve gerçeklerden beslenen tüm devrimcilere görünmektedir.

Son olarak Japon Komünist Partisi’nin programındaki yalın ifadeye başvuralım: Günümüzde Japon toplumunda gerekli olan değişim sosyalist devrimdense demokratik bir devrimdir. Dünyanın en büyük komünist partilerinin gördüğü bu yalın gerçeğin Türkiye’deki devrimciler tarafından da görülmesi dileklerimizle,

Cenk Özdağ

Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Ekmel Bey'den Gülen'e övdü konuşması Gündem O yalıda bakın neler görüşülmüş Gündem O hakim tartışmayı alevlendirdi Gündem Anketler Cumhurbaşkanlığı seçimi için ne diyor Gündem