Ulusal Kanal'dan Digiturk'e suç duyurusu!

Abone ol

Ulusal Kanal; mahkeme kararı ve Radyo Televizyon Üst Kurumu talimatlarını yok sayan Digitürk ve TMSF yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından adliye önünde basın açıklaması yapan Ulusal Kanal Hukuk Müşaviri Av. Zeynep Küçük, "Ulusal Kanal'ı Digitürk'e almayanlar suç işlemektedir" vurgusu yaparak şunları ifade etti:

“ULUSAL KANAL” uzun zamandır 2013 yılında TMSF tarafından el koyulan Digitürk adlı yayın platformunda bedelini ödeyerek yayın yapmak için çırpınmaktadır.

Digitürk tarafından talebimiz hakkında hiçbir işlem tesis edilmemesi üzerine konu tarafımızca T.C. Radyo Televizyon Üst Kurulu’na intikal ettirilmiştir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından “Yayın iletim kapasitesinin teknik açıdan müsait olması durumunda Ulusal Kanal İletişim Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş. unvanlı yayın kuruluşunun talebinin karşılanması gerektiği” yönünde karar almıştır.

Türkiye'de özel veya kamuya ait tüm yayıncılık faaliyetleri, 6112 Sayılı "Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunu"na (Kanun) ve bağlı Yönetmeliklere tabidir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunun 29. maddesine dikkat çeken Zeynep küçük açıklamasına şöyle devam etti:

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunu'nun 29. Maddesinde aynen, "Platform işletmecileri medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara tarafsızlık ve hakkâniyet ölçülerinde, makul ve ayrımcılık içermeyecek koşullarda hizmet vermek zorundadır" hükmünü içermektedir.

RTÜK Uydu Yayın Yönetmenliği'nde ise "Televizyon yayıncılığının kamusal bir hizmet olduğu" belirtilerek, Kanun ve Yönetmelik kapsamında faaliyet gösteren tüm kuruluşlara;

• "Yayın kuruluşları arasında ayrım gözetilmemesi",

• "Rekabet ortamı ve çoğulculuğun güvence altına alınması",

• "Adil ve şeffaf olunması" gibi bağlayıcı yükümlülükler getirilmiştir.

Nitekim, Anayasa’nın

22. Maddesi; Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. (…) haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.

26. Maddesi; Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

28. Maddesi; Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.

demektedir.

Gelinen aşamada, ulusal çapta televizyon yayıncılığı yapan müvekkil şirket, Anayasa’ya ve ilgili Kanun ve mevzuata, piyasayı düzenleyen tüm Kurumların kararlarına aykırı olarak kamunun denetiminde faaliyetini sürdüren Digitürk yayın platformunda yer alması engellenmektedir.

Ulusal Kanal’a yapılan bu engelleme ile;

-Ayrımcılık yapmak suretiyle hakim durumunu kötüye kullanılmasıdır.

-Bu durum Ulusal Kanal’ın reklam pastasından yeteri kadar pay alamayarak öldürülmesi girişimidir.

TÜRK CEZA KANUNU’NUN 124/3 KAPSAMINDA HABERLEŞMENİN ENGELLENMESİ SUÇU İŞLENMEKTEDİR

Haberleşmenin engellenmesi

MADDE 124. -

(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur.

TMSF’nin denetiminde ve iradesi altında faaliyet gösteren Digitürk A.Ş. tarafından yapılan gerekçesiz engelleme ile açıkça Kanuna meydan okunmaktadır.

TMSF VE DİGİTÜRK A.Ş. AÇISINDAN GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU OLUŞMUŞTUR

Türk Ceza Kanunu Görevi Kötüye Kullanma başlıklı 257. Maddesi;

“(…) görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(…) görevlerinin gereklerini yapmakta ihmal ya da gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Demektedir.

Bu kapsamda belirtmek isteriz ki, özel mülkiyet konusu iken hakim ortağın (Çukurova Grubu) TMSF’na olan 455 milyon Dolar tutarındaki borcunu zamanında ödemediği gerekçesi ile TMSF tarafından el konulan Digitürk A.Ş.’nin halihazırda “kamu borcu devam etmekte ve TMSF eliyle yönetilmektedir.

Müvekkil şirketin platformda yer alması halinde ödemesi gereken tutar 500.000.- (Beşyüzbinamerikan doları) DOLAR dır ve Ulusal Kanal bu tutarı ödemeye hazırdır.

Ancak, tamamen siyasi amaçlarla hareket eden TMSF ve Digitürk yetkilileri kamu kaynaklarına aktarılacak bu tutara sırt çevirilmektedir.

Mevcut durumda, TMSF ve Digitürk yetkilileri tarafından ;

-Kamu görevinin gereklerine aykırı olarak;

-Hem müvekkil şirketin mağduriyetine

-Hem de kamunun ekonomik bakımdan zararına

Neden olunmaktadır.

Açık bir şekilde siyasi iradenin maşası haline gelen TMSF ve Digitürk yetkilileri tarafından hukuk hiçe sayılarak;

Halkın haberleşme özgürlüğü,

Ulusal Kanal’ın izleyicisine ulaşma hakkı,

Kamu yararını gözetme sorumluluğu,

İhlal edilmektedir. Bu keyfiliğe son verecek tarafsız ve bağımsız yargı mensuplarını göreve davet ediyoruz.

ulusalkanal.com.tr

HABER-KAMERA: BÜLENT ÜNAL

Yılmaz Özdil yazdı: Vatan'la mutluyuz Medya Kocasakal neden hedefte? Medya Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz yeni CHP'yiz! Medya Bandırma Vapuru demir alıyor... Medya