Demirtaş'ın bağlaması kaç telli
HDP'ye baraj aşırtma kampanyasının etkisinde kalan bir arkadaşım "neden HDP'ye oy vereceksin?" sorusunun cevabını uzun uzun yanıtladıktan sonra son bir cümle daha kurma ihtiyacı hissetmişti: "Adamın çaldığı tek şey bağlama, daha ne olsun."
Evet, daha ne olsundu. Bağlamadan başka bir şey çalmayan bu "sempatik" adam, anlaşılan arkadaşımın gönlünü fethetmişti. Ben de o gün bu gündür Selahattin Demirtaş'ın çaldığı bağlamanın kaç telli olduğunu düşünüyorum.
Neyse ki Yavuz Alogan'ın yirmi sekiz nisan iki bin on beş tarihli Aydınlık Gazetesi'nde yayımlanan "Anayasa Yaptırmayız!" yazısı yardımıma koştu. Demirtaş'ın bağlaması dört telliydi: "etnik, dindar, sosyalist ve liberal." Selahattin Demirtaş mekanın ısı derecesine ve aydınlatma sisteminin şiddetine göre hangi tele vurması gerektiğini bilen iyi bir bağlama ustasıydı. Arkadaşımın bana anlattığına göre, onu etkileyen Demirtaş'ın sosyalist tele biraz fazla "basmasıydı".
Neoliberal Baskı
HDP'nin parlatılması kampanyasıyla birlikte öyle bir ideolojik atmosfer yaratıldı ki, sol ve sosyalizmin bütün talepleri, çağdaş değer ve yargıları tersyüz edilerek ideolojik çarpıtmalara tabii tutuldu. Bu çarpıtmalara bir de vicdan sosu döktüler, ortaya çıkan yemeğin tadına bakan adeta akıl tutulması yaşıyor.
HDP kadrolarının konuşmalarını sabırla dinleyin, yazılarını sabırla okuyun, bol bol etnik haklara, mezhepsel haklara, sınıfsal baskıdan kopuk kadın haklarına, sınıfsal temelden soyutlanmış çevrecilik vb. haklara rastlayacaksınız. HDP yöneticilerinin çıkmadığı televizyon programı yok, birçok televizyon kanalının kadrolu yorumcusu haline geldiler. Haberlerini yayımlamayan gazete yok, birçok gazetenin kadrolu yazarı haline geldiler. Oralarda yürütülen tartışmalara dikkat kesilin, sınıfsal temele dayalı toplumsal mücadelenin tozunu bile bulamazsınız.
Türkiye neoliberalizmin birebir etkisi altında kalan ülkelerin başında geliyor. Seksen sonrasının bütün siyasal iktidarları bu neoliberal program doğrultusunda şekillendi. Bugünün siyasal iktidarı olan AKP de esasında neoliberal, küreselleşmeci ve ulusal değerlere savaş açan bir siyasal projedir. Emperyalizm, neoliberal programı hem iktidar aygıtıyla hem de sisteme yedeklenen suni muhalefet aygıtıyla halka dayatıyor. AKP’ye karşı savaştığını iddia eden HDP de ideolojik düzlemde AKP ile ittifak halindedir.
Son olarak incelemenizi istediğimiz metin HDP'nin seçim beyannamesi. Eğer sabreder ve sonuna kadar okumayı başarırsanız, orada da karşınıza küreselleşme programının esasları çıkacaktır. Ancak bu ustalıkla gizlenmiştir. Zaten emperyalizmin, ideolojik ve siyasal içerikli bir projesi olan küreselleşme kendini insancıl göstermek için ona uygun maskeler kullanmaktadır.
Kitlelerin itibar ettiği, arkasından yürüdüğü bütün kavram ve değerler küreselleşmenin malzemesi olarak kullanılır, biçimsel içerikleri değiştirilerek piyasaya sürülür. Sözgelimi artık antiemperyalizm yabancı düşmanlığıyken, etnik ve kimlik siyaseti devrimciliktir! Şeyh Sait heykelleri dikmek, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde tespih çekmek özgürlükken, Milli Devleti savunmak, milletimize diz çökertmeyi amaçlayan emperyalist yalanlara karşı savaşmak faşizmdir! Devletin sinir uçlarına ağ atmış bir gladyo yapılanması olan F Cemaatinin üzerine yürünmesini istemek AKP ile uzlaşmakken, AKP ile Türkiye'yi bölme açılımlarına imza atmak ise diktatöre boyun eğmemektir!
Kimlik Siyaseti Solculuğu
Çağımızda solculuğun biricik tanımı antiemperyalist olmaktır. Antiemperyalizmden uzak ve "vicdan" gibi soyut kavramlara sıkıştırılmış bir solculuk tanımı ile varılabilecek bir mesafe yoktur. Solculuğun antiemperyalizmden soyutlanması, kimlikçiliğe ve etnikçiliğe hapsedilmesi, zehri şeker diye yutturmaktır. Şeker diye zehri yersiniz ve en sonunda emperyalizm ile yüz yüze kalırsınız.
HDP'nin etnikçi, kimlikçi, mezhepçi "sol" siyaset ile takındığı ideolojik tavır, ulus devletimize ve ulusal bayrağımıza düşmanlık taşıyor. HDP siyasetlerinde, emperyalist sermayenin başına buyruk hareket etmesini engelleyen ulusal devlet ve ulusal devletin tüm değerleri otoriter, özgürlük ve demokrasi düşmanı, statükocu ve faşist ilan ediliyor.
Gelelim HDP'ye oy vereceğini söyleyen arkadaşa... Bunları ona uzun uzun anlattım. Kısa bir sessizlikten sonra "haklısın" dedi, "parmak göğü gösterdiği zaman sadece aptallar parmağa bakar!"
Cemil GÖZEL
ulusalkanal.com.tr