Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: Bu sürecin kabulü mümkün değildir

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD'deki Hakan Atilla davasında jürinin kararına ilişkin,"İsnat edilen fiillerin uluslararası hukuk bağlamında hukukiliği tartışmalıdır. ABD’nin iç hukukundan kaynaklanan bir durumun yabancı bir ülke vatandaşı için uygulanması hem yargılama yetkisi bağlamında hem de fiilin suç vasfı taşıyıp taşımadığı konusunda açık şaibe oluşturmuştur. Yargılamaya konu olayın asli faili olduğu iddia edilen şahsın karmaşık ve şaibeli bir şekilde asli tanık haline getirilerek bu şahsın beyanları üzerine jürinin kararını bu yönde vermesi, evrensel hukuk ilkelerinin hiçe sayıldığını ortaya koymaktadır. Bu süreci, Türkiye’nin yargılama yetkisine, egemenliğine saldırı olarak değerlendiriyor ve kabul etmiyoruz. Terör örgütünün hazırladığı, sürdürdüğü bir süreci kabul edenler, hukuka değil terör örgütüne destek vermektedirler. Türk yargısı ve hukuk düzenine de bir saldırı niteliğindeki bu karar ve sürecin kabul edilmeyeceği aşikardır." ifadelerini kullandı.

Abone ol

Adalet BakanıAbdulhamit Gül, ABD'deki Hakan Atilla davasında jürinin verdiği karara ilişkin, "Bu süreci, Türkiye’nin yargılama yetkisine, egemenliğine saldırı olarak değerlendiriyor ve kabul etmiyoruz. Terör örgütünün hazırladığı, sürdürdüğü bir süreci kabul edenler, hukuka değil terör örgütüne destek vermektedirler. Türk yargısı ve hukuk düzenine de bir saldırı niteliğindeki bu karar ve sürecin kabul edilmeyeceği aşikardır." dedi.

Gül, AA muhabirine ABD'deki Hakan Atilla davasında jürinin verdiği karara ilişkin açıklamalarda bulundu.

New York Güney Bölge Mahkemesinde devam eden yargılamada, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Atilla hakkında mahkeme jürisinin tarihe geçecek hukuk skandalı niteliğinde ve yok hükmünde bir karar verdiğini ifade eden Gül, uluslararası hukukun vazgeçilmez ilkelerinden olan adil yargılanma hakkının çok açık bir şekilde ihlal edildiğinin görüldüğünü söyledi.

"Hukuk garabeti"

Hukuka aykırı elde edilen deliller, mahkemenin tarafsızlığı ve bağımsızlığının tartışmalı olması, savunma hakkının açıkça ihlal edilmesi, tanıklık sıfatı taşımayan kişilerin dinlenmesi ve benzeri nedenlerle adil yargılanma ilkesinin inkar edilemez bir şekilde ihlal edilmesiyle bir hukuk garabeti ortaya konduğunu vurgulayan Gül, "İsnat edilen fiillerin uluslararası hukuk bağlamında hukukiliği tartışmalıdır. ABD’nin iç hukukundan kaynaklanan bir durumun yabancı bir ülke vatandaşı için uygulanması hem yargılama yetkisi bağlamında hem de fiilin suç vasfı taşıyıp taşımadığı konusunda açık şaibe oluşturmuştur. Yargılamaya konu olayın asli faili olduğu iddia edilen şahsın karmaşık ve şaibeli bir şekilde asli tanık haline getirilerek bu şahsın beyanları üzerine jürinin kararını bu yönde vermesi evrensel hukuk ilkelerinin hiçe sayıldığını ortaya koymaktadır." diye konuştu.

Gül, yine ağır ceza tehdidi ve çeşitli menfaat temini vaadiyle Türkiye'de terör örgütü üyeliğinden yargılaması devam eden firari Hüseyin Korkmaz'ın tanık haline getirilmesi ve bu kişiye mali, kişisel destekler verilmesinin diğer bir hukuk garabeti olarak önlerine çıktığını belirtti.

"Darbecilerin mahkemede aktif rol üstlendiklerini gördük"

Davanın hazırlık aşamasından jürinin kararına kadar geçen her süreçte başta savcının sonra da hakimin tarafsızlığının üzerinde çok ciddi ve inkar edilemez şüpheler görüldüğüne dikkat çeken Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:

"15 Temmuz 2016'da kanlı bir darbe girişiminde bulunan FETÖ silahlı terör örgütü ile hakim, savcı, bilirkişi ve tanıkların bir kısmının açık ilişkisi ayan beyan ortadadır. Bu da bu sözde davanın bir kumpas ve senaryodan ibaret olduğunu göstermektedir. Kanlı bir darbe girişiminde bulunan, yüzlerce vatandaşımızın şehit edilmesine ve binlerce vatandaşımızın yaralanmasına neden olan kanlı terör örgütünün geçmişteki kumpaslarını yürüten kadroların bir kısmının, ABD’deki davada aktif şekilde görev üstlendikleri görülmektedir. Türkiye’de 17 ay tutuklu kaldıktan sonra yargılamasına devam edilen Korkmaz, Türkiye'deyken yargılandığı davayla ilişkisi olmadığını ifade ederken Amerika'daki davada bu işin koordinatörü olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Hukuk dışı yol ve yöntemlerle gerçekliği tartışmalı bilgi ve belgeleri bir casusluk faaliyeti göstererek ABD'ye kaçıran şahsın tanık olarak dinlenilmesi, bu belgelerin delil olarak kabul edilmesi, ABD yargısı için de itibarını zedeleyici bir durumdur. Darbecilerin teslim edilmesini beklerken ne yazık ki aynı darbecilerin mahkemede aktif rol üstlendiklerini gördük."

Gül, ABD ve Türkiye'nin köklü bir müttefiklik ilişkisinin bulunduğunu, buna rağmen bu zamana kadar ABD yetkililerinin terör örgütü üyeleriyle ilgili taleplere olumlu cevap vermediğini ifade etti.

"Bu sürecin kabulü mümkün değildir"

Jürinin bu kararının sadece Türkiye için değil uluslararası hukuk açısından da hiç bir bağlayıcılığı ve geçerliliğinin bulunmadığını vurgulayan Gül, şunları kaydetti:

"Bu dava ve muhtemel buna bağlı süreçler hukuki olmaktan uzak, siyasi yanlı bir yargılama olacaktır. Bunların ülkemizce kabul edilemez olduğu açıktır. Türkiye'nin egemenliğine saldırı anlamındaki bu sürecin kabulü mümkün değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu durum ise Türkiye'de elde edilemeyen hukuki sürecinin, skandallar ve hukuk katliamıyla başka bir mercide görülme çabasından başka bir şey değildir. Bu süreci Türkiye'nin yargılama yetkisine, egemenliğine saldırı olarak değerlendiriyor ve kabul etmiyoruz. Terör örgütünün hazırladığı, sürdürdüğü bir süreci kabul edenler, hukuka değil, terör örgütüne destek vermektedirler. Türk yargısı ve hukuk düzenine de bir saldırı niteliğindeki bu karar ve sürecin kabul edilmeyeceği aşikardır."

TSK'da S-400 Füze Savunma Alay Komutanlığı kuruluyor Gündem "Antalya ve Ankara'da sohbetlere katıldık" Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan KHK talimatı Gündem Kore Gazisi Şerif Sözer, son yolculuğuna uğurlandı Gündem