Türkiye'nin Ukrayna politikası ve Kırım'daki yanlışlar neler?: ''Ukrayna meselesi, Türkiye ve Rusya'yı yormaya çalışan bir harekâttır''
Ulusal Kanal'da Haber Merkezi programında, Karadeniz'de yaşanan son gelişmeler ele alındı. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimle birlikte, ABD'nin Ukrayna'ya verdiği destek değerlendirilirken, söz konusu gelişmelerin Türkiye ve bölge üzerindeki etkileri üzerinde duruldu. Uzmanlar yaptıkları değerlendirmelerde Ukrayna meselesinin, ABD tarafından Türkiye ve Rusya'yı yormaya çalışan bir harekât olarak gerçekleştirildiğini ifade etti.
Ulusal Kanal'da yayınlanan Haber Merkezi programında, Rusya-Ukrayna gerilimi, ABD'nin Ukrayna'ya desteği ve Türkiye'nin Ukrayna politikaları ile yaşanan gelişmelerin bölgeye etkileri tartışıldı tartışıldı.
Emra Şen'in sunduğu programa, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Koray, Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa, Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer, Gazeteci Deniz Berktay ve Avrasya Belediyeler Birliği Başkanı Hasan Cengiz katıldı.
ABD'nin Karadeniz'de Ukrayna verdiği desteğin masaya yatırıldığı programda Ukrayna'nın NATO'ya dahil edilme ihtimalinin Türkiye ve bölge üzerinde olası etkileri değerlendirildi.
''KARADENİZ BİR NATO GÖLÜ HALİNE GELECEK''
Konuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Koray, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya dahil edilmesi durumunda Karadeniz'in bir NATO gölü haline geleceğinin altını çizdi.
Karadeniz'in NATO gölü haline gelmesinin Rusya'nın güneyden, Türkiye'nin de kuzeyden kuşatılması anlamına geldiğinin altını çizen Koray, şu ifadeleri kullandı:
- ABD ile Rusya arasında bir mesele değil, aslında ABD ile bütün dünya arasında olan bir mesele. Büyün dünya içinde de tabii bizim bölgemiz, yani sadece Rusya dışında Türkiye değil, İran da Suriye'de bütün bölge ülkeleri, aslında bütün Avrasya buna dahil, onun için bu sorunu o çerçevede ele almak son derece doğru olur.
- Şunu söyleyebiliriz: Örneğin Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya dahil edilmesi durumunda Karadeniz bir NATO gölü haline gelecek. Bu sadece Rusya'nın güneyden kuşatılması değil, aynı zamanda Türkiye'nin kuzeyden kuşatılması anlamına gelecek. Bu bütün bölge ülkelerinin istikrarını, barışını, gelişme imkanlarını bütün bunları etkileyecek olan bir şey.
- Bizim bölgemizde bulunan ülkelerin kaderlerinin bu kadar bütünleşik hale geldiği tarih içinde belki başka bir dönem yok. Bu son derece ender rastlanılan bir durum. Hem bu durumun çözümlenmesinde hem de Türkiye'nin bu konuda izlemesi gereken yolun belirlenmesinde bunu dikkate almak lazım.
- ABD ve NATO, Ukrayna'yı destekliyorlar Rusya'ya karşı.
''TEK YÖNLÜ POLİTİKAYA YÖNELMEMİZ LAZIM''
Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa'da, Haber Merkezi'nde konuyla ilgili kritik açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin yaşanan gelişmeler karşısında alması gereken tavrı vurgulayan İhsan Sefa, ikili politika ile bir yere varılamayacağını ve Türkiye'nin tek yönlü politikaya yönelmesi gerektiğini ifade etti.
NATO ülkelerinin sorunlu olan bir Ukrayna'yı bünyesine almak istemeyeceğini belirten İhsan Sefa şu ifadeleri kullandı:
- NATO ülkeleri sorunlu olan bir Ukrayna'yı bünyesine alıp da direkt bir başka ülkeyle çatışmayı göze almak istemezler. Durum bu merkezdeyken Türkiye, bu konuda bana göre daha aktif politika izlemesi lazım. Nedir bu aktif politika? Türkiye, NATO'ya alınması değil, tam aksine Ukrayna ile Rusya'nın sorunlarını çözmeye yönelmesi lazım.
- Türkiye'nin Ukrayna ile yaptığı birtakım anlaşmalar var, savunma iş birliği anlaşmas vs. Kanada'dan vs. alamadığımız, SİHA motorları gibi, geliştirmeye çalıştığımız bazı uçak motorları, örneğin; milli muharip uçağımızın motoru gibi konularda Ukrayna'nın teknolojisine ihtiyacımız var. Ukrayna'nın motor teknolojisi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyet döneminden kalan bir altyapıya sahip. Jet motorları üretimi konusunda halen daha Rusya'ya pervaneli uçak motorları falan verdiğini biliyoruz. Bu konuda Ukrayna ile Türkiye ciddi bir ortaklığa gitme aşamasında. Hatta ASELSAN onların füze teknolojisinde birtakım yazılımları değiştirmeler yönünde çalışmalar yapıyor. Onlar geliştirdiği orta menzilli bir füze var, onu Türkiye ile birlikte geliştirmeye çalışıyorlar. Yani böyle birtakım askeri alanda, savunma sanayisinde iş birliği ortadayken bizim Ukrayna'ya cephe almamız pek hoş olmayacak ama Ukrayna'yı da NATO'ya almak için uğraşmayacağız. Zaten diğer ülkeler bunu almak istemeyeceklerdir. Biz bunu ikide bir öne çıkararak Rusya'nın güvenini yitirmemeliyiz.
- İkili politika ile Türkiye bir yere varamaz. Bizim artık rotamızı ortaya koyup net şekilde çevremizde etrafımızda güven kazanmamız lazım. Gidiyoruz Suriye'de Rusya ile beraber iş birliği yapıyoruz, ondan sonra dönüyoruz Karadeniz'e Rusya'nın düşmanıyla beraber oluyoruz. Bunlar yanlış politikalardır. Bizim ikili değil, tek yönlü politikaya yönelmemiz lazım.
''UKRAYNA MESELESİ, TÜRKİYE VE RUSYA'YI YORMAYA ÇALIŞAN BİR HAREKÂTTIR''
Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer de, ABD'nin Türkiye'yi Rusya ile hasım hale getirmeye çalıştığını söyleyerek, Ukrayna'ya verilen desteğin Türkiye ve Rusya'yı yormaya yönelik olduğunu belirtti.
Türkiye'nin Rusya ile düşman olmasının, Türkiye'nin çıkarlarına 180 derece ters olduğunu ifade eden Sencer İmer şu ifadeleri kullandı:
- ABD, zamana bırakarak, Rusya'yı içinden çökertmeye çalışıyor. Türkiye'ye de diyor ki, ''Benim bu harekâtımın içerisinde yer alacaksın, Rusya'yı kuşatırken benimle beraber olacaksın ve hiçbir şekilde Rusya ile birtakım iş birliklerine girmeyeceksin, TürkAkım'ını keseceksin yapmayacaksın, yapsan bile oradan gaz gelmeyecek, Akkuyu'daki nükleer santrali derhal keseceksin, S-400'leri ambara kaldıracaksın iş birliği yapmayacaksın, orayla ekonomik münasebetlerini zayıflatacaksın.'' Yani özetle Türkiye'yi Rusya ile hasım hale getirmeye çalışıyor. Bu ise Türkiye'nin çıkarlarına 180 derece ters.
- Karadeniz, Atatürk sayesinde, Montrö Antlaşması sayesinde bir barış denizi olmuştur. 2. Dünya Savaşı'nda Hitler orduları dahi, oraya Türkiye'deki boğazlardan geçememişlerdir. Bu bakımdan Montrö Antlaşmasını da bozmak istiyor. Onun için zaten Yunanistan'a yaptığı yığınak ve Türkiye'de, ''Lütfen bu Montrö'yü çöp tenekesine at, böyle bir şey olmasın'' diyor. Hatta belki Kanal İstanbul'u bile bu çerçevede düşünmek mümkün olabilir.
- Böyle baktığımız zaman da Türkiye'de çok ciddi bir baskı altında. Türkiye'de zor bir durumda ekonomik olarak bakıldığı zaman, çünkü yapısal bir problemi var. İhracatı, ithalatından çok az. 150 milyar dolarlık bir ihracat, 250 milyar dolarlık bir ithalat. Artan bir borç, 450 milyar küsür dolarlık bir birikmiş dış borç, buna bir de yap-işlet-devretlerle gelen 150 milyar dolar gelince neredeyse milli gelirinize eşit bir borç var. Bundan çıkmanız lazım.
- Türkiye'nin bu zayıf durumundan faydalanarak, Türkiye'yi işte o gri listeye almalar, ambargolar bütün bunlar üst üste geliyor. Böyle olduğu için Türkiye'de kolu kanadı biraz zayıflamış bir durumda. Askeri harcamalar netice itibarıyla, Rusya'yı da Türkiye'yi de yormaktadır. Bu çok açık. Yani bu Türkiye'yi ve Rusya'yı yormaya çalışan bir harekâttır. Ukrayna meselesi de bu çerçevede düşünülmesi gerek bir harekâttır.
''TÜRKİYE AÇISINDAN ASIL TEHDİT BATI'DAN GELİYOR''
Gazeteci Deniz Berktay'da yaptığı açıklamalarda Karadeniz'in NATO gölü haline dönüşmesinin Türkiye açısından istenmeyen bir durum olacağını ifade etti.
Türkiye ve Rusya'nın çıkarlarının örtüştüğünü ifade eden Berktay, ''Türkiye için asıl tehdit Batı'dan geliyor'' diyerek şu ifadeleri kullandı:
- Karadeniz'in NATO gölü haline dönüşmesi Türkiye açısından hiç istenmeyen bir durum olur. Boğazların bir yol geçen hanına dönmesi Türkiye açısından hiç istenmeyen bir durum olur. Bu nedenle dolayısıyla Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor bütün gelişmeler.
- Rusya'yı genel olarak bir çevreleme stratejisi var. Bunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Türkiye ile Rusya'nın pek çok konuda çıkarları örtüşüyor. Türkiye'nin dış politikasına baktığımız zaman, Türkiye açısından tehditlere baktığımız zaman asıl tehdit Batı'dan geliyor.
- Türkiye ile Rusya'nın çıkarları her konuda yüzde 100 örtüşmeyebilir. Ben Ukrayna konusunda bazı farklılıkların olduğunu düşünüyorum. Ben Ukrayna'nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kırım'ın 2014 yılında meydana gelen durum, Ukrayna'da dengelerin bozulması, Türkiye açısından olmayacak bazı gelişmelere neden oldu. Ukrayna'da Batı yanlısı bir yönetim iktidara geldi, ihtilaller meydana geldi, öbür taraftan Rusya Ukrayna'nın Kırım Yarımadası'nı ele geçirdi. Bu olay Karadeniz'de bu sefer Rusya lehine fazla bozulması anlamına geliyordu.
- Bunun dışında Rusya'nın Kırım'ı ilhakını dünyada hemen hemen hiçbir ülke tanımadı. Mesela Çin'de Rusya'nın Kırım'ı ilhakını tanımış durumda değil.
- Diğer taraftan NATO'nun burada ağırlığının fazla artması o da tabii Türkiye'nin çıkarları açısından istenmeyen bir durumu meydana getirdi. Türk-Ukrayna ilişkilerine baktığımız zaman, Karadeniz kıyısında NATO'ya üye olan diğer ülkelerle karşılaştırdığımız zaman Ukrayna'nın tavrının daha farklı olduğunu görüyoruz.
''ABD, TÜRKİYE'Yİ KUŞATMA AŞAMASINDA''
Avrasya Belediyeler Birliği Başkanı Hasan Cengiz de konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda Karadeniz'in önemine dikkati çekti.
ABD'nin Karadeniz'e girmemesinin Türkiye'nin güvenliği açısından önemli olduğunun altını çizen Cengiz, ABD'nin Türkiye'yi kuşatma aşamasında olduğunu ifade etti:
- Amerikan donanmasının tek girmediği deniz, Karadeniz. Bu da bizim güvenliğimiz açısından çok önemli. ABD, Türkiye'yi kuşatma aşamasında. Her yerde hezimet halindeler. Afganistan'da, Karabağ'da, Suriye'de hep kaybetti ve biz Türkiye olarak yine büyük bir yanlış yaptık.
- Kırım'ı biraz zamana bırakmak lazım. 50-100 yıl sonra bu konular gündemde olmayacak, KKTC'nin tanınması gündemde olmayacak. Dünya Avrasya'ya kayıyor. Böyle bir dönemde dikkatli olmak lazım.
Hasan Cengiz, Türkiye'nin NATO üslerinden gelen tehditlerini de değerlendirdi. Hükümetin, Ukrayna'yı NATO'ya katılımını destekleme ve Kırım'ı tanımama politikası hakkında da konuştu. Cengiz, hükümetin politikalarının 2014 sonrası girdiği rotayla çelişen bir siyaset olduğunu ifade etti.