Bir Ehven-i Şer Projesi: HDP

Abone ol

7 Haziran seçimlerine, çok az bir süre kaldı. Vicdanımızdaki derin sızılar, geçmişi düşünüp ağır iç çekmeler ile beraber, “Ne olacak bu memleketin hali?” soruları zihnimizi sürekli meşgul etmekte. Atatürk'e, Cumhuriyet'e, Cumhuriyet'in değerlerine saldıran şer odaklarına karşı, bir çıkış yolu yaratmak bizlerin tarih karşısında büyük bir sorumluluğudur.

1919 öncesinin ahval ve şeraitini aratmayan günlerden geçiriyoruz. Atatürk, Samsun'a çıktığı vakit, büyük nutkunda bir manzara-i umumiye çizer; manda ve himaye tartışmalarının, doruk zamanlarıdır.

Dönemin "aydın" olarak atfedilen isimleri, hararetli bir şekilde Amerikan ve İngiliz mandasını savunmaktadır. Onlar için tek çıkar yol, mandayı kabul etmektir. Kabul etmeyenler de, bu zihniyete göre serüven peşinde koşan ahmak ve serseri sürüsüdür.

"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Tarihten hiç ibret almıyor olacağız ki, hep tekerrüre maruz kalıyoruz. 100 yıl önce yaşanan tartışmaların benzerlerini, bugünlerde de yaşıyoruz. Dün yetmez ama evet diyerek AKP diktatörlüğüne taş döşeyenler, bugün diktatörlüğü devirebilmek için HDP'ye destek çağrısı yapıyorlar.

Hiç utanmıyorlar, hiç yüzleri kızarmıyor. Suçları, günahları saymak ile bitmez. Manda ve himaye isteyen de bunlardı, Kemalistlere eşkıya, serseri diyen de bunlardı. Menderes'e, Evren'e, Özal'a methiyeler düzenler de bunlardı, Erdoğan'ı demokrasi kahramanı gösterenler de bunlardı.

Dikkat edin; dillerinden demokrasi, özgürlük kelimeleri hiç düşmez. Her fırsatta, tarihimizle yüzleşmemiz gerek diyerek Cumhuriyet'e, Atatürk'e ve Türk kimliğine kin ve nefret kusarlar. Kendileri gibi düşünmeyenleri de "faşist, ırkçı" olarak yaftalayıp, karalarlar...

Bu tıynettekiler, bu topraklardaki emperyalizmin kadim maşalarıdır. Bugün, Amerikan projelerinin ucuz taşeronluğunu üstleniyorlar. Bunları iyi tanıyın. İsimleri Ahmet'tir, Mehmet'tir, Cengiz'dir, Nazlı'dır, İsmet'tir, Ayşe'dir; hiç fark etmez. Suretleri farklıdır lakin özleri her daim aynıdır. Görevleri vardır, talimat ile çalışırlar. Bunlar vatanı, bir kiraz ağacı gölgesine, bir kadın memesine satanlardır.

Al özerkliği, ver başkanlık sistemini...

Gericilik ve bölücülüğe hizmet eden tarihsel ittifaklarının, günümüzdeki en temel uzlaşısı, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığıdır. Kapalı kapılar ardında planlanan ve ulusumuzun önüne konulan "Açılım Süreci" de, Cumhuriyet’in yıkımı için varılan nihai anlaşmanın adıdır. Anlaşmanın tarafları AKP ve HDP/PKK'dır. Ağababaları Amerika'dır. Taşeronları da yetmez ama evet diyen, düşük liberal güruhtur.

İmralı ve hükümet arasında kurye görevi üstlenen HDP'nin, bugün AKP iktidarını alaşağı edecek tek alternatif olarak sunulması tamamen bir aldatmacadır. HDP'nin baraj geçmesi, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılma projesidir. Başkanlık sisteminin hayata geçirilme projesidir. Anayasa'dan Türklüğün çıkartılma projesidir. Ulus devletin, üniter yapının tasfiye edilme projesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kayıtsız, şartsız emperyalizme diz çöktürülme projesidir.

Erdoğan ve uzantısı AKP için başkanlık sistemi ne kadar biricik ise, HDP için de özerklik o kadar önceliklidir. Kamuoyunda oluşturulan algının aksine, maksat Türkiye partisi olmak değil, Türkiye halklarından oyları alıp başka amaçlara hizmet etmektir. Abdullah Öcalan'ın "Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz." sözü, boşa söylenmiş, karşılıksız bir söz değildir.

Siz bakmayın, miting meydanlarında birbirlerine hakaret etmelerine, bunlar tamamen bir senaryodan ibarettir, danışıklı dövüştür. AKP milliyetçi oyları kaptırmamak, HDP de AKP karşıtlarının oylarını alabilmek için böyle bir stratejiye başvurmuştur. Seçimden sonra hiçbir şey olmamış gibi birlikte iş tutacak; Türkiye'nin bölünme, Cumhuriyet'in yıkılma projelerine el birliği ile devam edeceklerdir.

Ehven-i Şer, Şerlerin En Kötüsüdür.

İşte manda tartışmalarının yoğun olduğu zamanlarda, dönemin edebiyatçılarından Halide Edip, Sivas Kongresi öncesi 10 Ağustos 1919 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk'e, bir mektup yazar; "Biz İstanbul'da, kendimiz için.. Amerikan mandasını ehveni şer (Türkçesi: kötünün iyisi) olarak görüyoruz." der. Atatürk ise, Sivas Kongresi'nde "ehven-i şer, kötülerin en kötüsüdür." diyerek manda ve himaye tartışmalarını kökünden bitirir.

Bugün önümüze HDP seçeneği dayatılıyor. AKP gitsin de yeter, deniliyor.

Bugünün ehven-i şeri, AKP ile işbirliği içerisindeki HDP'dir.

Ve evet; Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür.

Saygılarımla.

Barış Tınay

ulusalkanal.com.tr

Vatan Partisi, PKK'lı Sakine Cansız suikastının aydınlanması için suç duyurusunda bulundu Gündem Öğrencisiyle evlenmek isteyen öğretmen tutuklandı Gündem Hükümet ödemeleri durdurdu! Gündem Erdoğan'a ilk tepki gazilerden! Gündem