Av. Onur Sinan Güzaltan yazdı: İktidar sahipsiz

Abone ol

Hürriyet gazetesinde somutlaşan “siyasi merkezi” tasfiye eden iktidar, yerini doldurmayı başaramıyor. An itibarıyla Türkiye’de iktidar sahipsizdir.

Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girişiyle beraber, Batı’nın ülkemizde siyasi, sosyal ve kültürel anlamda oluşturduğu “merkez”in somutlaşmış hali olan Hürriyet gazetesinin tasfiyesi, Türk siyasi tarihine geçecek bir hamledir.

Gazetenin el değiştirme yoluyla tasfiyesi, anlaşılmaz bir biçimde, siyaset ve düşün dünyasında gerektiği kadar ele alınmadı.

Hürriyet gazetesi, bir gazeteden çok daha fazlası, Batılı değerlerin geniş halk yığınlarına aktarılması ve merkezin sınırlarının çizilmesinde anahtar rolü oynamış, işlevsel olduğu kadar sembolik bir kurumdur.

Söz konusu tasfiye, merkezin yıkılışıdır.

BATI’NIN TÜRKİYE’YE AÇILAN PENCERESİ

Türk edebiyatı ve siyasi dünyasının önemli isimlerinden Attilâ İlhan, Türkiye’deki Avrupa menşeli okulları, Türkiye’nin Batı’ya değil, Batı’nın Türkiye’ye açılan penceresi olarak tanımlar.

Hürriyet gazetesi ise basın/yayın dünyasında, Batı’nın Türkiye’ye açılan penceresi oldu.

Gazete, Türkiye’de, Batı ittifakının içinde konumlanan devlet ve burjuvazinin, Batı’yla çelişmeyecek bir biçimde -orta sınıf başta olmak üzere- kitleleri yönlendirmesi, özellikle 1980 sonrası “Amiral Gemisi” rolünü başarıyla oynadı.

Erol Simavi ve sonrası Doğan Grubu yönetimindeki gazete, çevredeki sapmaları merkeze dahil ederek yumuşatma amacıyla sayfalarını sadece Batı menşeli liberallere değil, Atatürkçülere ve AKP dönemiyle beraber Siyasal İslamcı gelenekten gelen isimlere de açtı.

Farklı çevrelerden merkeze dahil edilen isimlerin ortak özelliği, içinde istisnalar yer alsa dahi, Batılı değerlerle ters düşmemeleriydi.

Gazetenin bir diğer önemli işlevi ise Batı’yla temel bir çelişkiye neden olmayacak şekilde milliyetçi hassasiyetlerin kullanılması ve yönlendirilmesi oldu. Bu suretle, Türkiye’nin ABD ve AB’yle olan ilişkilerinde kopuşlar engellenmeye çalışıldı.

Öte yandan, dünyadaki gelişmelerin Batılı filtrelerden geçirilerek, kamuoyuna yansıtılması suretiyle, Türkiye’nin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir dünya analizinin ülkeye yerleşmesi amaçlandı.

ORTA SINIFIN MİHENK TAŞI

Hürriyet gazetesi, Türkiye’de özellikle orta sınıfa mensup vatandaşları siyasi tercihlerinden, dinledikleri müziğe, okudukları kitaba, seçtikleri kıyafete ve yedikleri yemeğe kadar yönlendirilmelerinde,adeta bir katalizör görevi gördü.

Gazete, toplumun entelektüel anlamda en dinamik kesimini oluşturan orta sınıfın, toplumsal aidiyet duygusunun ana hatlarını belirleyen bir araç olmanın yanı sıra, bu kesimin ahlaki sınırlarının belirlenmesinde de kritik bir rol oynadı.

Orta sınıf, dünyaya ve ülkeye ilişkin olarak kaba tabirle iyi/kötü tanımını yaparken, gazeteyi adeta bir mihenk taşı olarak kabul etti.

Hürriyet gazetesinin tasfiyesi orta sınıfın kendini ölçüp, biçtiği aynanın parçalanmasıdır.

İKTİDARI ELE GEÇİRMEK

Bu parçalanışın genel anlamda iki önemli sonucu vardır:

Birincisi, özellikle 1980’den sonra Batı merkezli siyaset ve değerlerin Türkiye’ye empoze edilişinde rol oynayan bir araç tasfiye edilmiştir.

İkinci olarak, Türkiye’de sadece basın/yayın dünyası anlamında değil, devletin ve burjuvazinin belirlediği, siyasi, sosyal ve kültürel merkez parçalanmıştır.

Hürriyet gazetesinin tasfiyesini, sadece güncel siyaset kalıplarıyla değerlendirdiğimizde, kritik 24 Haziran seçimleri öncesi, basında tam hâkimiyet kurmak isteyen AKP’nin başarılı olduğu sonucuna varırız.

Fakat gazetenin tasfiyesini tarihsel bütünlük içinde baktığımızda, AKP’nin sadece bir gazeteyi değil aynı zamanda merkezide tasfiye ettiğini görüyoruz.

Can alıcı nokta ise uzun vadeli siyasi, sosyal ve kültürel bir toplum projesine sahip olmayan iktidarın, yıkılan merkezi doldurmayı henüz başaramamış olmasıdır.

An itibarıyla merkez ve dolayısıyla iktidar sahipsizdir.

AKP’nin seçimleri kazansa dahi, uzun vadeli toplumsal projeleri olmayışından ve kadro yetersizliğinden dolayı yeni bir merkez yaratmaya potansiyeli tartışmalıdır.

Keza muhalefet partileri de Hürriyet gazetesinde somutlaşan eski merkezin sloganlarını tekrarlamanın ötesine geçemiyor.

Ayakları yere basan siyasi bir programa sahip, doğru zamanda gerekli ittifakları yapma başarısını gösterebilen ve bütünleştirici bir yol izleyen bir siyasetin sahipsiz iktidarı almaması için bir neden yoktur.

Av.Onur Sinan Güzaltan

ulusal.com.tr

Doğu Perinçek’ten 'ADD'ye 27 Mayıs soruşturması’ açıklaması Gündem Başbakan Binali Yıldırım'dan 'UBER' talimatı Gündem FETÖ'nün mahrem imamlarının haberleşme yöntemi: 'Ölü mektup posta kutusu' Gündem Karabük merkezli FETÖ operasyonu Gündem