Gökçeada'da altın madeni başvurusu iptal oldu
ÇANAKKALE'nin Kuzey Ege Denizi'ndeki tarih, doğa ve turizm cenneti, Türkiye'nin en büyük adası Gökçeada için Merih Madencilik Şirketi'nin altın ve gümüş arama başvurusuyla tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Yükselen tepkiler ve Gökçeada'nın Cittaslow 'sakin şehir' üyeliğinin iptali gündeme gelmesinin ardından şirket de geri adım attı. Kurumlardan olumlu görüş alamayacağını anlayan şirket Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusunu geri çekti. 'Organik Ada' olma yolunda ilerleyen Gökçeada için tehlike şimdilik geçmiş oldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü, Merih Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin Gökçeada İlçesi Yuvacık Mevkiinde altın ve gümüş madeni aramak için yaptığı ÇED başvurusunu geri çektiğini açıkladı. Müjdeli haber, bugün mesai saatinin bittiği anlarda geldi. Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “Çanakkale İli, Gökçeada İlçesi, Yuvacık Köyü Mevkii'nde (H15c4-H15c1 paftalarında) ve Merih Madencilik San ve Tic. A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan 'AR:201201447 Altın Ve Gümüş Maden Arama' Projesi ile ilgili olarak, 25.11.2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği (a) Ek-2 listesinde yer alan projeler, Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler (Ek-2) Listesi Madde 55- Maden, petrol ve jeotermal kaynak arama projeleri, (sismik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, jeofizik vb. yöntemle yapılan aramalar hariç) kapsamında hazırlanan proje tanıtım dosyası 07.11.2017 tarihinde Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne e-ÇED sistemi üzerinden başvuru yapılmıştır. Merih Madencilik San. ve Tic. A.Ş.'nce 14.12.2017 tarihinde e-ÇED sistemi üzerinden proje iptal talebinde bulunulmuş olup, Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce aynı tarihte iptal talebi uygun bulunmuş ve ÇED süreci iptal edilmiştir" denildi.
Başta Gökçeadalılar olmak üzere tüm Türkiye'den, hatta, merkezi İtalya'da bulunan Cittaslow Birliği'nden gelen tepkiler üzerine, ÇED sürecinde kurumlardan olumlu görüş alamayacağını anlayan şirket, geri adım atmak zorunda kaldı. Ancak, şimdi de elinde altın ve gümüş arama ruhsatı bulunduğu belirtilen şirketin, ilerleyen süreçte ÇED süreci için yeniden müracaatta bulunup bulunmayacağı merak konusu oldu.
CİTTASLOW MEKTUBU ETKİLİ OLDU
İtalya'da 1999 yılında kurulan, 'sakin' felsefesine ve kendi özelliklerine sahip çıkan kentlerin bir araya geldiği Cittaslow Birliği, Türkiye'den üye 14 yerden biri olan Gökçeada'yı, 2011 yılında dünyanın ilk ve tek sekin Adası seçmişti. Ancak Merih Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin altın ve gümüş aramak için yaptığı başvuru sonrası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü, ÇED sürecinin başladığını kamuoyuna duyurduğu andan itibaren Gökçeada'nın bu unvanı tehlikeye girdi. Merkezi İtalya'da bulunan Cittaslow Kentler Birliği'nin Genel Başkanı Stefano Pisani, Gökçeada Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı'na bir mektup gönderdi. Gökçeada'ya maden ocağı açılması halinde sakin şehir üyeliğinin iptal edileceğini kaydetti.
“ALTIN ARAMA RUHSATI OLDUĞU GERÇEĞİ UNUTULMAMALI"
Ada'da altın ve gümüş aranmasına yönelik girişimin duyulduğu andan itibaren karşı harekete geçen Gökçeada Belediye Başkanı İYİ Partili Ünal Çetin, Sakin Şehir unvanını geri vermemek için tüm dinamitlerle birlikte gereken mücadeleyi vereceklerini belirtti. Başkan Çetin, “Çünkü bu karar, Gökçeada'nın yıllardır ortaya koymuş olduğu vizyonla çelişiyor. Adamızın organik ada olması ve sakin şehir unvanıyla anılması noktasındaki ısrarımız devam ederken, adının altın ve gümüş madeni ile anılması Gökçeada'ya zarar verecektir. Altın ve gümüş madeni aranması konusu kamuoyuna taşınmasının ardından merkezi İtalya'da bulunan Cittaslow Kentler Birliği Stefano Pisani, belediyemize bir mektup göndermiştir. Eğer ki altın ve Gökçeada'da gümüş madeni aranır ise Cittaslow unvanının geri almak durumunda olduğunu ifade ediyor. Buda bizim adamız açısından ve ülkemiz açısından ciddi bir prestij kaybı olacaktır. Neyse ki şimdilik şirketin ÇED başvurusunu geri çekmesiyle tüm bu tehditler ortadan kalkmış oldu. Ancak şirketin elinde arama ruhsatı olduğu gerçeği de unutulmamalı" diye konuştu.
“ORGANİK ADA İLAN EDİLMESİNİ ÇOK ARZU EDİYORUZ"
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye genelinde 6 havzayı organik havza ilan etme çalışması başlatmıştır. Bunlardan birisi de Gökçeada'dır. Gökçeada, Organik tarımla ilgili ilk çalıştayını da Sayın Vali Başkanlığında Çanakkale'de yapmıştır. Biz organik ada ilan edilmesini çok arzu ediyoruz. Bakanlık bununla ilgili çalışmaları başlatmış ve en kısa sürede de adanın tamamı, organik ada olarak ilan edilecektir. Böyle bir durum karşısında altın aranması başlar ise, çok üzülerek ifade ediyorum, organik ada olmaktan da çıkmış olacağız. Bu bizim için gerçekten ekonomik bir cinayet olacaktır. Süt ve süt ürünleri, et, bal, sebze başlıca bizim organik ürünlerimiz içerisinde ama, Organik ada ilan edilmesiyle birlikte Gökçeada'da üretilen bütün ürünler organik olacaktır" diye konuştu.
HALK DA ESNAF DA TEPKİLİ
Gökçeada'da altın ve gümüş madeni aranmasına Belediye Başkanı Ünal Çetin kadar, halk ve esnaflarda karşı çıkıyor. Göçmen olarak geldiği Ada'da 32 yıldır yaşadığını ve şuan taksicilik yaptığını söyleyen Ekrem Aydos, “Burada böyle bir şeyin olması Ada için çok kötü. Çünkü burada organik tarım, organik arıcılık var. Sakin bir şehir, yer altı kaynakları adanın kendine yeterli. Bu şartlarda biz madeni istemiyoruz" dedi.
Gökçeada'da kuaförlük yapan Canan Sarıkaya, “Bu başvuruyu yanlış değerlendiriyorum. Çünkü Adamız çok doğal ve bakir bir yerdir. Halk olarak buranın güzelliklerinin altın ve gümüş arayışıyla bozulmasını istemiyoruz. Burası turiste çok açık bir yer. Turizmimiz engellenecek. Toprağa verilecek olan siyanürler, toprak verimine zarar verecektir. Bu yüzden istemiyoruz" diye konuştu.
İŞYERİNE 'ALTINCILAR GİREMEZ' PANKARTI ASTI
'Bu işyerine altın arayıcıları giremez' yazılı pankartı kafesinin bahçesine asan Cem Metin, “2008'den beri adada yaşıyorum. Burada esnaflık yapıyorum. Adamızı çok seviyoruz. Burada hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bireysel olarak ne yapabileceğimizi düşünürken, aklıma bu geldi. Adamızı koruruz diye düşündük. Organik tarım üzerine kurulu bir ada, yer altı ve yerüstü zenginlikleri olan bir yer. Buraların tamamen bakir ve doğal kalması gerekiyor" dedi.
HUZUR BULMAYA GELDİ HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI
Huzurlu ve yavaş bir hayat sürmek için 2 yıl önce Gökçeada'ya yerleşen Alper İkiz, “Uzun yıllar yurtiçi ve yurt dışında, Londra, İstanbul ve İzmir gibi metropolitan kentlerde özel sektörde üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra sağlıklı, doğal huzurlu bir ortamda yaşayabilmek ve böyle bir ortamda çocuk büyütebilmek için Gökçeada'ya yerleştim. Ama, alınan bu karar uygulamaya geçecek olursa, elbette ki bizim hayalimiz suya düşmüş olacak" diye konuştu.
“ORGANİK ÇİFTLİK YATIRIMINI DURDURMAK ZORUNDA KALACAĞIM"
Ankara'da 14 yıldır çalıştığı firmadan istifa edip Gökçeada'ya gelerek organik bal üreten bir firma kuran ve şimdi de organik çiftlik kurmak için bir arsa satın alan Serbülent Uzun, “Bunun için 29 kurumdan bütün onayları aldım. Yatırım hazırlığı yaptım. Şu anda yatırım hazırlığındaydım ama maden olayından dolayı bu yatırımların hepsini durdurmak zorunda kalacağız" dedi.
“ADAYA HER YAZ 400 BİN ÇEYREK ALTIN GİRİYOR"
Gökçeada'da Tekel Müdürlüğü'nden emekli Zerafettin Uzun ise, “2017 yılında adamıza ziyaret eden kişi sayısı 400 bin. Adaya gelip gemiden inen her vatandaşın 250 lira harcadığını düşünürsek ki bu daha fazla rakamdır. Bugün bir çeyrek altının değeri de 250 lira. Yani her yaz buraya turizmden 400 bin çeyrek altın gidiyor. Şimdi üstteki altını bırakıp, yeraltındaki altını aramanın ve doğaya, çevreye zarar vermenin anlamı nedir. Bunu düşünmek bile istemiyorum" diyerek tepkisini dile getirdi.