Direniş, Çadır Nöbetiyle Sürüyor
Ahmetler Kanyonuna Yapılmak İstenen HES'e Karşı Direniş Çadırı Kuran Köylüler Silah Tehdidine Rağmen Direnişlerini Kararlılıkla Sürdürüyor
Antalya'nın Manavgat İlçesinde yer alan Ahmetler Kanyonu'na kurulmak istenen HES'e karşı amansız mücadele yürüten köylüler, direniş çadırını kurdular. Yağmur, çamur, soğuk demeden sularını ve topraklarını koruma kararlılığında olan gençten yaşlıya tüm Ahmetler köylüleri HES'e karşı nöbete başladılar. Ulusal Kanal olarak bizde direnişteki köylülerimizi ziyaret ettik. Köylülerle söyleştiğimiz esnada silah sesleri duyuldu. Bir anlık paniğin ardından köylüler, Jandarmaya yöneldi. Silah sesinin duyulmasına rağmen harekete geçmeyen Jandarmaya tepki gösteren köylüler Jandarmadan silahı sıkan kişi yada kişileri bulması için vadiye ilerlemesini istediler. Jandarma harekete geçti, köylülerde yardım etmek için vadiye ilerledi. Silah seslerine tepki gösteren köylülere bir süre sonra Jandarma iki kişiyi yakaladıkları haberini verdi. Köylülerden bazılarının 4-5 kişi vardı demesi üzerine yeniden bir tartışma yaşandı. Olayların tam yatıştığı sırada bu kez de kalan o 4-5 kişiyi almak üzere şirketin arabasının Jandarma eşliğinde vadiye gelmesi köylülerin tepkisini isyana dönüştürdü. Can güvenliklerinin olmadığını belirten köylüler yetkililere seslendi; "Devlet ciddiyetini görmek ve devlete güvenmek istiyoruz" dediler. Yaşananlara rağmen köylüler alandan ayrılmadı. Köylüler HES'e karşı yükselttikleri direnişi sürdürmekte kararlı.
Ya Öleceğiz Yada Öleceğiz Başka Çıkış Yolu Yok
Suyunu, toprağını, yaşamını savunmada kararlı olan Ahmetlerli köylüler direniş çadırını kurdular, HES'e karşı nöbete başladılar. Dev Türk Bayrağını astıkları direniş çadırında ateş yaktılar, gecenin soğuğuna, yağan yağmura aldırmadan mücadelede kararlı olduklarını haykırdılar; "Çadırlarımızı kurduk, suyumuzu sonuna kadar savunacağız. Ya öleceğiz yada öleceğiz buradan başka çıkış yolu yok."
Silah Tehdidine Rağmen Köylüler Kararlı
Ahmetler Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kara, HES şirketinin çalışanlarının vadide olmaları sebebiyle köylülerin alana geldiğini, mücadeleden vazgeçmeyeceklerini bildirmek adına direniş çadırını kuruduklarını anlattı. Kara ile söyleşimiz devam ediyordu ki bir kaç el silah sesi duyuldu. Jandarma da iş makinelerine giden yolu kapatmak üzere alandaydı. Bir anlık paniğin ardından köylüler Jandarmaya yöneldi. Jandarmanın silah seslerinin duyulmasına karşın hareketsizliği köylülerin tepkisine neden oldu. Köylüler Jandarmadan seslerin duyulduğu yere gitmesini istedi. Jandarma harekete geçti, köylülerde arkalarından yola düştü. Yolda olaya tanıklık eden köylüler tepkisini şöyle dile getirdi; "Silah sıktılar. Ellerinde ışıklı 5 kişi gördüm ben. Bu yola kaçtılar" Bir diğer yurttaş; "Silah attılar bize. Ne olacak bu ülkenin hali. Nöbetteyken silah sıktılar" ifadelerini kullandı. Bir diğer yurttaş HES şirketinin çalışanlarının kendilerini silahla tehdit etmek istediğini söyleyerek yetkililere seslendi; "Buna bir çare bulun" dedi. Atılan ateş sonucu o sırada vadide olan bir yurttaş ise düşen dallardan yaralandığını söyledi. Yurttaş; "Can güvenliğimiz yok. Hakkımızı savunmak istiyoruz, hakkımızı arıyoruz. Önlemlerin alınmasını istiyoruz" diye konuştu. Beş el silah sesi duyduğunu aktaran bir köylü yurttaş ise; "Biz burada sonuna kadar, ölene kadar bekleyeceğiz" şeklinde konuştu. "Şuanda durumumuz çok kötü, vahim" diye konuşan bir diğer köylü ise, sularını korumaya devam edeceklerini söyledi. "Bedel ödenecekse ödeyeceğiz. Onların parası varsa bizim yüreğimiz var. Yüreğimizi ortaya koyduk" diyen köylü yurttaş aileleriyle birlikte HES'i yaptırmamakta kararlı olduklarını vurguladı.
Yaşananlar PES Dedirtti
Olayların yatışmaya başladığı, köylülerin çadıra döndüğü sırada meydana gelen bir olay ise akıllara sığmadı. Köylülerden Özgür Varol yaşananlara isyanını dile getirdi. Varol; "Burada köylüye ateş ediyorlar, karanlıkta. Asker onları yakalamaya yönelik hareket ediyor, yakaladığını söylüyor. Bize ateş eden 5-6 kişi olduğunu tahmin ediyoruz. 2 kişinin yakalandığı haberinden sonra, kalan 4 kişiyi almak üzere şirketin özel aracı askeri araç eşliğinde alana geliyor. Bu nasıl bir iştir? Bizim aklımız almıyor. Nasıl bir mantıkla, ateş eden insanlar Jandarma eşliğinde gelip buradan alınmak isteniyor. Bizler ve asker burada dururken hangi mantıkla bu insanları buraya sokmaya çalışıyorlar. Bir can mı alınması gerekiyor? Karşı karşıya gelelim, bunlar birbirini kıramadı diye illa kırsınlar mı isteniyor? Ne yaptıklarını anlayamıyoruz" ifadelerini kullandı. Varol sözlerini şöyle sürdürdü; "Bir tarafta özel bir şirket, Türkiye genelinde ki HES projelerinin şirketlerinde olduğu gibi her türlü üç kağıdı yapan, ama öbür tarafta devletin kolluk kuvveti ve kolluk kuvveti de bu insanlara eşlik ediyor, anlayamıyorum."
Devlet Ciddiyetini Görmek, Devlete Güvenmek İstiyoruz
Anadolu geleneğinde askere ve devlete güvenin olduğunu söyleyen Ahmetler köylülerinden Mustafa Koç, köylülerde artık bu güvenin yerle bir olduğunu belirterek, "Çok acı çektim bunu görünce. Bu acıya da dayanmak istemiyorum. Gerçekten yüz kızartıcı bir problem var burada" ifadelerini kullandı. Yetkililerden devlet ciddiyetinin, devletin güvenirliliğinin ortaya çıkmasına katkı da bulunmalarını isteyen Koç, yaşananları rezalet olarak niteledi. Koç; "Bizim güvenliğimizi sağlamak için emanet edilen insanlar, karşı taraftaki köylüyü tehdit eden, silah kullanan kişilere hesabını sorsunlar. Herkes kendini bir sorgulasın. Bizim hatamız varsa, köylülerimizi de sorgulayalım. Ama devlet ciddiyetiyle bunun sorgulanması gerekiyor. Jandarma bir şirketin özel güvenlik kuvveti değildir. Jandarma hepimizin güvenliğini korumak için görev almış bu memleketin evlatlarıdır. Bu çocukları burada gece yarısı tutmanın da bir anlamı yok. Burada onların anneleri, ablaları, babaları yaşında insanlar onların üzerlerine titriyor. Bir şirketin keyfi için, burada henüz idari hukuki sonuçları alınmamış bir mesele için bu kadar ısrarla, bu kadar katı bir anlayışla bu olayı sürdürmeye çalışmalarını anlamış değilim. Anlayanlar lütfen aydınlatsınlar; Jandarmanın ve devletin üstündeki bu güvensizliği kaldırsınlar" ifadelerini kullandı.
Ahmetler Köylülerine Çevrecilerden Destek
Ahmetler köylülerinin yaşadıklarını kanalımız aracılığıyla ve Ahmetlerli yurttaşların internet ortamından çağrılarıyla duyan çevreciler de köye akın etti. Köylülerin sularını vermemekteki kararlılığını dile getiren A Platformu Sözcüsü Hediye Gündüz, bu suyu doğadan ve insandan kopartamayacaklarını söyleyerek çevreciler olarak köylülerin yanında olmaya devam edeceklerini belirtti. Antalya'nın Kumluca İlçesinin Yazır köyünden Ahmetler köylülerine desteğe geldiğini söyleyen Şafak Okdemir, "Halkın muhalefetine rağmen yapılmaya çalışılan bu haksız çalışmayı engellemek isteyen sabırlı köylülere destek olamaya geldik. Bizim de bölgemizde HES tehlikesi var. Bunun doğamızı, vadilerimizi nasıl etkileyeceğini biliyoruz. Çok üzgün ve kaygılıyız. Tüm yetkilileri sağduyuya davet ediyoruz. Buranın güzel insanları için hukuk ve adaletin işlemesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Alandan ne köylüler ayrıldı, ne de Jandarmalar. Kurdukları direniş çadırında, yaktıkları ateşin etrafında köylüler sabahın ilk ışıklarına kadar amcalı teyzeli, dedeli nineli nöbetlerini sürdürdüler.
Haber: Devrim Dönmez
Fotoğraf: Özkan Dizlek
ulusalkanal.com.tr