Bulgaristan'daki sığınmacılar anlayış bekliyor
Batı Avrupa yolunda zorunlu olarak Bulgaristan’da kalan sığınmacılar, yola devam etmenin yollarını arıyor
SOFYA (AA) - İHVAN RADOYKO - Avrupa'nın batısına ulaşmak için yola çıkan sığınmacılar, Bulgaristan’da gerek devlet makamlarından gerek halktan kendilerine daha fazla anlayış gösterilmesini istiyor.
Avrupa Birliği’nin (AB) en yoksul üyelerinden Bulgaristan'da sayıları 8 bini geçmeyen sığınmacılar, Avrupa'nın batısına doğru yola devam etmek için bekliyor.
İçişleri Bakanlığına bağlı Devlet Mülteciler Ajansı (DAB) kamplarındaki zorlu yaşam koşullarından bir an önce kaçmak isteyen sığınmacılar, maddi durumlarına göre AB ülkelerine doğru giden yolu kolaylaştırmaya çalışıyorlar.
Suriyeli bilgisayar mühendisi Kenan Hasan, 2 yıldır yaşadığı Bulgaristan'da sahip olduğu mülteci statüsüyle yardım kuruluşlarından bağımsız olarak diğer sığınmacılara yönelik yardım girişimlerini sürdürüyor.
Sofya’nın kenar mahallelerinden birinde yaşayan Hasan, göç yoluna düşmüş ancak geçim sıkıntısı çeken sığınmacılara evini açtı.
“Bu yolu biz seçmedik, kader bizi bu yola sürükledi” diyen Hasan, ülkeye geldiği günlerde çektiği sıkıntıları unutmadığını, bu yüzden olanakları elverdiğince ihtiyacı olan herkese yardım etmek istediğini anlattı.
Kazakistan Teknik Üniversitesinden mezun olduğunu ve dolayısıyla Rusça bildiğini ifade eden Hasan, bu sayede Bulgaristan’da halkla daha kolay iletişim sağladığını söyledi.
Hasan, sahip olduğu mülteci statüsü sayesinde Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerindeki sığınmacılara yardım etmeye çalıştığını, Makedonya’daki İdomeni kampında aylarca yardım faaliyetlerine katıldığını belirtti.
Suriye’deki savaştan kaçan Hasan, 2015 yılında Türkiye’de 2 ay yaşadıktan sonra 20 saat yürüyüp Bulgaristan’a girmeyi başardığını anlatarak ''DAB’ın denetimindeki kampları tek tek gezerek orada yaşayan insanların ihtiyaçlarıyla ilgilendim. Gelen onca insanın derdini anlayabilecek, yetkin çevirmenlere ihtiyaç var. Sorunların doğru olarak anlaşılması gerekiyor. Öyle olursa zamanla uyum sürecin içerisinde çevirmen ihtiyacı kendiliğinden ortadan kalkar, kültürler birbirleriyle tanışırlar” diye konuştu.
Toplumun ön yargıları
Albert Einstein’ın, “Ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur” sözüne atıfta bulunan Hasan, sığınmacı olması nedeniyle yüzüne bakmayan komşularının gönlünü kazanmaya çalıştığını söyledi.
Sofya’da ev tuttuğunda Rusça konuştuğu için komşularıyla daha rahat anlaşabileceğini düşündüğünü ifade eden Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Maalesef, selam verdiğimde yanıt almazdım. Yüzüme bakmazlardı. Ben de taktik değiştirdim. Bulgar komşularımın selamını alabilmek için bahçedeki salıncağı tamir edip boyadım. Bunun neden yaptığımı soranlara da ‘Hepimiz burada mutlu olalım diye istediğim için’ yanıt verirdim. Artık mahallede herkes bana ‘Merhaba’ diyor.”
Hasan, fırsat buldukça ülkenin Türkiye sınırına yakın, 3 bini aşkın sığınmacının barındırıldığı ve büyük sorunların yaşandığı Harmanlı Mülteci Kampı’nda kalanlara yardım ettiğini belirterek Harmanlı kampındayken sağlık yardımı ihtiyacı olan ve geçim sorunları yaşayan iki çocuklu bir Suriyeli aileyi Sofya’daki evinde bir haftalığına misafir ettiğini anlattı.
"Gelecekte bize umut verebilecek hiçbir şey görmüyorum"
Harmanlı'daki kampta yaşadıkları sıkıntılardan kısa bir süre için de olsa uzaklaşabilen Suriyeli Muhammed Ali ve Sara Hüseyin, 3 ve 6 yaşlarındaki iki kızlarıyla kışın ortasında Kenan Hasan’ın evinde daha mutlu olduklarını dile getirdi.
Muhammed Ali, Suriye'yi terk ederek başlayan yolculuğun ilk günlerini hatırlamak bile istemediğine işaret ederek ''Edirne garında göçmen kaçakçılığı yapan kişilerin yardımıyla 65 kişilik bir grup halinde trene bindik. Bulgaristan’da yakalandık. Polisin yakaladığı andan itibaren sıkıntılar başladı. Biz Bulgaristan’da sadece polislerin tavrını, Elhovo ve Harmanlı kamplardaki durumu biliriz. Göreceğimiz tavır hep böyle olursa Bulgaristan göç yolumuzda son durağımız olmayacak” dedi.
Yaklaşık 20 gün sınır bölgesinde gözaltında tutulduktan sonra Harmanlı’daki kampa gönderildiklerini belirten Muhammed Ali’nin eşi Sara Hüseyin, "Polislerin bize karşı tavrı son derece acımasız ve saldırgandı. Tuvalete bile gitmemize izin verilmedi. Saatlerce soğukta bekletildik. Onlar da bu duruma bakıp güldü" diye konuştu.
Güvenlikçilerin çocuklara bile kötü davrandığını anlatan Hüseyin, “Hamile olan kadınlar düşük yapsın diye soğukta aç bırakılırdı” dedi.
Geldikleri yolda kimseden yardım görmediklerini belirten Hüseyin, "Yardım ve destek göremiyoruz. Dil bilmiyoruz. Kültür farklı, yasalar da farklı. Önümüzde hiç açık kapı yok. Tüm kapılar kapalı. Gelecekte bize umut verebilecek hiçbir şey görmüyorum." ifadesini kullandı.
Hüseyin, bir süre daha Kenan Hasan’ın evinde kaldıktan sonra yine Harmanlı’daki kampa dönmek zorunda olduklarını sözlerini ekledi.