Kaçak gazeteci 'Zirve'de çıktı

İlker Çınar, 2010’da Öz’e, ‘Deniz Uygar’ kod adıyla ilk ifadesini veriyor. Kumpas başlıyor ve bundan sonra 15 kez ifade veriyor. Uygar’ın gerçek kimliğini tanıklık etmesi için silahla tehdit ettiren Yavuz Arslan açıklıyor

Abone ol

İlker Çınar, 2010’da Öz’e, ‘Deniz Uygar’ kod adıyla ilk ifadesini veriyor. Kumpas başlıyor ve bundan sonra 15 kez ifade veriyor. Uygar’ın gerçek kimliğini tanıklık etmesi için silahla tehdit ettiren Yavuz Arslan açıklıyor

Eski Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Haydar Yeşil, tutuklu bulunduğu Malatya Askeri Cezaevi’nden İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümgeneral Naci Beştepe’ye bir mektup gönderdi. Yeşil mektubuna Zirve Yayınevi davasıyla ilgili önemli belgeleri de ekleyerek bu davada kumpasın nasıl kurulduğunu anlattı.

Binbaşı Yeşil, 22 Mart 2011 günü, Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcı Zekeriya Öz’ün talebiyle İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimi tarafından tutuklandı. Aynı gün Haydar Yeşil’le birlikte eski Malatya jandarma komutanı emekli albay Mehmet Ülger ile İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Ruhi Abat, Başçavuş Abdullah Atılgan, Başçavuş Murat Göktürk, Uzman Çavuş Mehmet Çolak, Uzman Çavuş Adil Akçay da tutuklandı. Ülger, Yeşil ve Abat o günden beri hapisteler.

Asıl hedef ÖKK VE Jandarma

Binbaşı Yeşil’e göre bu davanın Zirve Yayınevi’ndeki insanların canice öldürülmesi ile hiçbir ilgisi yok. Duruşmalarda Yeşil’e ve arkadaşlarına cinayeti azmettirme ile ilgili bir tek soru sorulmuyor. İddianameyi hazırlayan Malatya’nın özel yetkili savcısı İsmail Aksoy ifadelerini alma gereği bile duymuyor. Haydar Yeşil, kendisinin ve silah arkadaşlarının bu davanın “tali hedefi” olduğunu söylüyor ve asıl hedefin TSK olduğunu belirtiyor:

“Asıl hedef Türk Silahlı Kuvvetlerinin göz bebeği Özel Kuvvetler Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı. 24 Şubat 2014 tarihinde verilen sözde mütalaada bu husus açık açık yazılmıştır. Sanıklarından hiç biri Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olmayan bu dosyada 30-40 sayfa Özel Kuvvetlerin tarihi anlatılıp 1950’li yıllardan günümüze meydana gelen darbeler, 6-7 Eylül olayları, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın şehit edilmesi gibi olayların hepsinin Özel Kuvvetler tarafından tezgahlandığının tespit edildiği iddia ediliyor. Özel Kuvvetler Komutanlığının ve Jandarma istihbarat’ın Gladyo olduğu ifade ediliyor.”

Malatya İl Jandarma Komutanlığı, 2000’li yılların başından beri iki konuyla ilgileniyor: Misyonerlik faaliyetleri ve Fethullah Gülen Cemaati. Onların hedef alınmasının nedeni de bu oluyor.

Bir gizli tanık üretiliyor

Binbaşı Yeşil mektubunda, “İl jandarmaya sızmış bazı unsurlarını ve onların ağabeylerini açık etmiş olmamızın intikamıdır. Misyonerlikle ilgili istihbarat yapmış olmamızdır” diyor.

İlker Çınar, 24 Aralık 2010 tarihinde İstanbul Savcısı Zekeriya Öz’e, “Deniz Uygar” kod adıyla ilk ifadesini veriyor. Kumpas böyle başlıyor. Çınar, bundan sonra açık ve gizli kimlikle polis ve mahkemede 15 kez ifade veriyor. “Deniz Uygar’ın gerçek kimliğini ilk açıklayan Cemaat’in yayın organlarından Bugün gazetesinin Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan oluyor. 17/ 25 Aralık operasyonlarının hemen ardından ABD’ye kaçan ve halen Bugün’ün “Washington Temsilcisi” olan Arslan, Zirve kumpasının en kritik isimlerinden.

Bugün ve Taraf...

İlker Çınar bir dönem Malatya il jandarma istihbarat şubesinin “haber elemanı” olarak çalışıyor. Misyonerlikle ilgili jandarmaya bilgi getiriyor, karşılığında kendisine para ödeniyor. Bunların hepsi yasal ve kayıtları var. İlker Çınar ile Haydar Yeşil bu ilişkiler içinde 16 Aralık 2006 günü Malatya’da tanışıyorlar. Cemaat tarafından deşifre edilince 2009 yılı şubat ayında jandarma istihbarat Çınar’la ilişkisini kesiyor. “Haber elemanı” Çınar bu süreç içinde gene para karşılığında “gizli tanığa” dönüşüyor.

Bugün Gazetesi 11 Haziran 2008 günü “Provokatör Papaz Kara Kuvvetleri

Personeli Çıktı” manşeti atıyor. Haberin önemi, örgüt senaryosu ile bu haberin senaryosunun aynı olmasıydı. Bu haberden sonuç alınamayınca bu kez Taraf devreye giriyor. 20 Kasım 2008 günlü Taraf’ta Zirve Yayınevi cinayeti ile ilgili mail ihbarı yapıldığı iddia ediliyor. 21 Kasım 2008 günü Taraf avukatları (misyoner avukatları) Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe sunarak bu mail ihbarının araştırılmasını talep ediyorlar. Uyduruk bir soruşturma yapılıyor. E-postayı gönderenin araştırılmadığı gibi Taraf’a böyle bir e-posta gelip gelmediği bile anlaşılmıyor. Taraf’ın yazı işleri müdürü Eray Özer ‘geldi’ diyor ama e-postayı ondan başka gören yok. Özer, İstanbul polisine verdiği ifadesinde “mail silinmiş” diyor. Böyle önemli iddialar taşıyan bir ‘haberin’ kaynağını hangi gazeteci ‘siler’ sorusu yanıtsız kalıyor.

3 Aralık 2008 tarihinde Malatya Savcısı Şeref Gürkan ve Zekeriya Öz kendilerine bir tanık buluyorlar.

Bir başka gizli tanık: Veysel Şahin

Malatya İl Jandarma Komutanlığı’nın 2008 yılı Mayıs ayında üç adet yağma suçundan ve silah kaçakçılığından operasyon yaptığı Veysel Şahin!

Şahin’in ev ve iş yerinde 3 el bombası, 4 tabanca, mermi, sahte evrak, el yapımı patlayıcı vs bulundu, Malatya’da yargılandı ve 29 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Şahin yalancı tanık olunca ne mi oldu? Yargıtay dosyasını bozdu ve tahliye edildi.

Perinçek de Zirve’ye karıştırılmak istendi

Veysel Şahin’den ‘gizli tanık, kimliği gizlenen tanık, mağdur, şikayetçi’ olarak üç-dört kez ifade alınıyor. Bu ifadeye dayanarak Albay Mehmet Ülger ve 10 kişinin telefonları Savcı Öz’ün talebiyle dinlemeye alınıyor. Haydar Yeşil, ‘dinlenenler arasında İşçi Parti’li bir isim de bulunmaktadır’ diyor, ancak mektubunda bu isim belirtilmiyor. Veysel Şahin, 23 Aralık 2008 tarihli ifadesinde Albay Mehmet Ülger ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ‘irtibat halinde olduğunu’ söylüyor. Doğu Perinçek’in adını da Zirve’ye karıştırmak istiyorlar. Ancak başarılı olamıyorlar.

‘Arslan silahlı adam gönderdi’

Zirve Yayınevi katliamından sonra Cemaat, İlker Çınar’a gizli tanık olmasını teklif ediyor. Çınar önce kabul etmiyor. Ardından tehditler geliyor. Binbaşı Haydar Yeşil mektubunda bu olayı şöyle anlatıyor: “İlk gizli tanıklık teklifini 2008 yılı Mayıs- Haziran aylarında, Adem Yavuz Arslan yaptı (kimin adına yaptığı malumunuzdur). İlker Çınar teklifi kabul etmeyince, Adem Yavuz Arslan, 6 Haziran 2008 günü Tarsus Bolatlı Köyüne biri silahlı iki kişi gönderip İlker Çınar’ı tehdit ettirmiş. İlker Çınar, bu olayın oluş şeklini kendi el yazısı ve kelimeleriyle, Malatya’da yaptığımız görüşmede benim ajandama yazmıştır.”

Polis şefleri devreye giriyor

2 Aralık 2008 tarihinde İstanbul Emniyeti bir “istihbarat raporu” hazırlıyor. Raporu hazırlayan F tipine operasyonda tutuklanan İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer. Bu raporla, Taraf’a gönderildiği söylenen e-postanın içeriği aynı.

Zirve davası dosyasında, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazdığı bir müzekkere bulunuyor.

Müzekkerede “Ümraniye’de bulunan el bombalar ile ilgili dosyanın sanıkları ile” Zirve sanıkları arasında bağ olup olmadığı soruluyor. Bu müzekkere 21 Kasım 2008 tarihli. İstanbul Başsavcılığı bu müzekkereye uzun süre cevap vermiyor. Üç kez tekid yazılıyor. Sonucunda Zekeriya Öz’ün talimatıyla 11 Kasım 2009 tarihinde 32 sayfalık bir rapor Mahkemeye gönderiliyor. Raporda özetle, “Ergenekon ve Zirve cinayeti ilişkilidir” deniliyor. Hatta bir de “örgüt irtibat şeması” imal edilip gönderiliyor.

Kim hazırlıyor bu raporu?

Raporu yine F tipi operasyonda tutuklanan İstanbul Emniyet TEM Şube Müdürü Yurt Atayün’ün ekibince hazırlanıyor. Onun imzasıyla Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderiliyor. Haydar Yeşil mektubunda “Ancak o tarihteki mahkeme henüz kurgulanmadığı için bu sahte raporu dikkate almamıştır. Bu sahte rapor mektup ekindedir. Bu raporun örgüt şemasına dikkat edin lütfen” diyor.

Olcay Kabaktepe

Aydınlık

Diyarbakır'da 3 şehit Gündem İstanbul'un bu ilçesinden imkanı olan kaçsın! Gündem Boğaziçi öğrencilerinden Yeni Şafak yazarına yanıt Gündem İstanbul'daki korkunun nedeni belli oldu! Gündem