Kılıçdaroğlu: Dilin şişecek
Kemal Kılıçdaroğlu CHP Parti Meclisi(PM) toplantısında konuşma yaptı. Erdoğan'ın söylediği sözlere cevap vermeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, " Dilin şişecek. Sana cevap vermeyeceğim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben, bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum. Eğer kazandığımız bir belediyede, belediye başkanı haksız yere bir işçinin işine son verirse, gelecek beni bulacak. Ben onun önüne düşeceğim, onun işini tekrar eski konumuna getireceğim ve eski işinde çalışma ortamını ona yaratacağım." dedi.
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde açıklamalarda bulundu.
Hak-İş'e sabah yaptıkları ziyarette Türkiye'nin, işçilerin sorunlarını görüştüklerini belirten Kılıçdaroğlu, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan'ın burada "ekonomik kriz" deyimini kullandığını hatırlattı.
Artık ekonomik krizin toplumun her kesimi tarafından kabul edildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Türkiye, tarihinin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor aslında. 330 bin işçi daha işsiz kaldı. Milyonlarca işçimiz işsiz, gençlerimiz işsiz, kamuda taşeron işçilik hala bitmedi. Dolayısıyla bütün bunların üstüne gelen bir ekonomik kriz var. Gerçekten de samimi söylüyorum, mutfaklarda yangın var ve insanlar geçinemiyorlar. İnsanlar ciddi bir ekonomik yükün altında ve bunu iliklerine kadar hissediyorlar." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, sorunu çözmesi gerekenlerin bütün bu sorunların karşısında duyarsızlıklarını koruduğunu, başka işlerle uğraştığını, mutfakta ne olduğundan haberlerinin olmadığını savunarak, açıklanan Cumhurbaşkanlığı 100 günlük programdaki maddelerden birinin "devlette nasıl tasarruf yapılacağının araştırılması" olduğunu kaydetti.
"Devlette nasıl tasarruf yapılacağını öğrenmek istiyorsanız, bir ev hanımını davet edin size bütün ayrıntıları gösterir. Bunun için komisyon kurmaya mı başladınız? Bürokraside bir kural vardır, eğer bir işin olmasını istemezseniz komisyon kurarsınız. O komisyon, o işi uyutmaya yarar." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Tasarrufsa saraydan başlarsın. Balık baştan kokar. İsraf, haram, yolsuzluk, her şey orada. Tasarruf yap meseleyi bitir o zaman. İşsizlik temel bir sorun olarak toplumun gündeminde. Hep söylüyorum, işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Öyle bir noktaya geldik ki işsizler Meclisin duvarlarında kendisini yakıyorlar. İşsiz çıkıyor Meclisin çatısına 'kendimi atacağım' diyor. Düşünün rahmetli Ecevit başbakanken bir yazar kasa atıldı, başbakanlığın önünde kıyamet koptu. Burada bir insan, insan kendisini yakıyor, insan Meclisin çatısının üstüne çıkıp 'kendimi atacağım' diyor. İşsiz bu adam ve bu adamın sorumlulukları var ailesine, çocuklarına karşı. Ve bu sorumlulukları yerine getiremiyor bu insanlar."
"Vatandaş, devlet borç içinde"
Kemal Kılıçdaroğlu, bu acı olayları besleyen başka acıların da bulunduğunu, herkesin borç batağında olduğunu, yüzbinlerce, milyonlarca kişinin kredi kartlarına takla attırarak hayatlarını sürdürmeye çalıştığını, esnaf, çiftçi, sanayicinin yanı sıra devletin de borç batağında bulunduğunu bildirdi.
"Samimi olarak ifade ediyorum, ekonomik bağımsızlığını büyük ölçüde yitirmiş, Londra'daki bir avuç tefeciye teslim edilmiş bir ekonomi var. Kararlar oradan alınıyor, gereği de Türkiye'de yapılıyor." iddialarında bulunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Sorun ne? Sorun şu, 16 yıldır bir ülkeyi yöneteceksiniz ve 16 yılın sonunda Türkiye'nin ekonomisini tefecilere teslim edeceksiniz. Vatandaş, devlet borç içinde. Ben gerçekten merak ediyorum, halkın, vatandaşın yüzüne nasıl bakıyorlar? Vatandaşa ne söylüyorlar bunlar? Vatandaşımızın da oturup sorgulaması, '16 yıldır seni sırtımda taşıdım.' demesi lazım. '16 yılda ne istediysen verdik, sen bana sadece sefalet ve borç verdin.' vatandaşın bunu sorgulaması lazım. Şimdi Parlamento'da bütçe görüşmeleri var. Dünyanın bütün ülkelerinde bütçe görüşmeleri olduğu zaman toplumsal kesimler bütçeye dikkat kesilirler, 'bize ne verecek' diye. İşçisi, memuru, sanayicisi, çiftçisi herkes bir beklenti içine girer ve der ki 'Bütçe görüşmeleri sonuçlanacak, bu yasa kabul edilecek ve ben de payımı alacağım.' Çünkü 81 milyon vergi ödüyor, yeni doğan dahil."
Kemal Kılıçdaroğlu, bu bütçeyle ilgili toplumda büyük bir beklentinin olmadığını, tam bir hayal kırıklığı ve suskunluğun egemen olduğunu ileri sürerek, vatandaşların "bütçe gelirlerinin önemli bir kısmının tefecilere, faizcilere gideceğini" bildiğini savundu.
"Hani bunlar faize karşıydı"
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 2018 bütçesinde ödenen faiz 71 milyar lirayken, 2019'da bunun 117 milyar liraya çıktığına işaret ederek, "Hani bunlar faize karşıydı? Hani bunlar faizi istemiyorlardı? Hani faiz haramdı? Milletin harcadığı her kuruştan aldığın vergiyi götürüp tefecilere ödüyorsun bütçe aracılığıyla. O nedenle bu bütçeye 'evet' oyunu kullanmak harama ve günaha ortak olmaktır dedim defalarca. Bu kadar faizi niye, hangi gerekçeyle veriyorsunuz? Devleti kötü yönettiniz, Türkiye'nin ekonomisini götürüp tefecilere teslim ettiniz." dedi.
"Bu bütçe kime yarıyor ve yapan kim?" diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütçe rantiyecilere, tefecilere, saraya, sarayın beslemelerine yarıyor. Bununla da hiçbir sorun yok, hepsinin keyfi yerinde. Bir elleri yağda, bir elleri balda. Böyle götürüyorlar zaten. Sanıyorlar ki Türkiye'de her ev böyle. Sanıyorlar ki Türkiye'de her evde huzur, zengin sofraları var. Sanıyorlar ki her evde çocuk sabah okula güler yüzle gidiyor. Sanıyorlar ki her baba çocuğuna harçlık veriyor. Yok böyle bir Türkiye. Böyle bir Türkiye'yi bitirdiler. Bir dönem geldiler, vatandaşa çağrılar yaptılar, 'dolarları bozdurun, milli paramızı kullanalım, biz milliyetçiyiz' dediler. Bir muhalefet partisi de bunlara her türlü desteği verdi. Yani bir anlamda sarayın bekçiliği rolünü üstlendi, 'ben destekleyeceğim' dedi. Dövizde tahvil ihraç ettiler. Hani Türk Lirası çok değerliydi, hani Türk Lirası bizim milli paramızdı? Kendi vatandaşına döviz endeksli tahvil çıkarıyorsun. Ne için? 'benim vatandaşım, benim parama güvenmiyor' algısı toplumun belleğine yerleşmiş vaziyette bunların yüzünden."
"81 milyon, bir avuç rantiyeye çalışıyor"
Kılıçdaroğlu 17 Ekim 2018'de yabancılar için çıkarılan tahvilde avro faizi yüzde 5,25, dolar faizi yüzde 7,5 iken, Türk vatandaşları için 21 Aralık'ta çıkarılan tahvillerde avro faizinin yüzde 2,5, dolar faizinin yüzde 4 olduğuna değinerek, "Bu ne demektir? 81 milyon yurt dışındaki bir avuç rantiyeye çalışıyor demektir." ifadesini kullandı.
Parti Meclisi üyelerinden gittikleri her yerde bu durumu vatandaşlara anlatmasını isteyen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bunlar kendi vatandaşlarına çalışmıyorlar. Bunu yapan bir siyasal iktidar, kendi vatandaşına açıkça ihanet ediyor. Yabancıya vereceksin, kendi vatandaşına vermeyeceksin. Bir anlamda bütün dünyaya 'benim paramın değeri yoktur, ben kendi ülkemde vatandaşıma borçlanmayı dolar ve avro olursa yapabiliyorum, kimse benim Türk Lirama güvenmiyor' mesajını veriyorsunuz. Bütün bunları kim dile getiriyor? Bütün bu sorunları açık yüreklilikle dile getiren parti biziz. Hiç kimse bu konuda aksini düşünemez. Parlamento'da da Parlamento dışında da sivil toplum örgütlerinde de sendikalarda da yaptığımız bütün ziyaretlerde Türkiye'nin en güncel sorunlarını samimi, içten ve bilgiye dayalı olarak aktarıyoruz ve herkes artık şu gerçeği bilmelidir. Evet, ülkenin sorunları var ama asla umutsuz değiliz. Sorunları çok iyi biliyoruz, sorunların nasıl çözüleceğini de biliyoruz."
Krizden Türkiye'yi çıkarmak için açıkladıkları 13 maddeyi hatırlatan Kılıçdaroğlu, kimsenin bu maddelere "yanlış" ya da "eksik" diyemediğini bildirdi.
"Bunları dış güçler mi yapıyor?"
CHP'li belediyelerde 1 Ocak 2019'dan itibaren asgari ücretin net 2 bin 200 lira olacağını yineleyen Kılıçdaroğlu, başka partilerden kazanacakları belediyelerde ocak-mart arasındaki farkı işçilere ödeyeceklerini vurguladı.
CHP'nin aldığı belediyelerde hiçbir işçinin işine son vermeyecekleri sözünü veren Kılıçdaroğlu, "Ben, bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum. Eğer kazandığımız bir belediyede, belediye başkanı haksız yere bir işçinin işine son verirse, gelecek beni bulacak. Ben onun önüne düşeceğim, onun işini tekrar eski konumuna getireceğim ve eski işinde çalışma ortamını ona yaratacağım." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, 1 milyon 800 bin kişinin asgari ücretin altında çalıştığına değinerek, bunların sorunlarını gündeme getirmek ve çözmenin boyunlarının borcu olduğunu ifade etti.
Çiftçilerin, AK Parti iktidarlarından 154 milyar lira alacağının olduğunu ve bunu çiftçilerin talep etme hakkının olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bütün bunları kim yapıyor? Dış güçler mi yapıyor? Dış güçler yapıyorlarsa, bu yöneticiler dış güçlerin emrinde mi? Kim yapıyor bunu?" sorularını yöneltti.
Kemal Kılıçdaroğlu, ayrıca Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı yapılmasına ilişkin de eleştirilerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi Erdoğan kalkmış, 'Sokaklara çıkarsanız şunu yaparım, bunu yaparım...'. Bir sürü konuşmalar, vesaire. Sevgili Erdoğan ben zaten sokaklardayım. Ben senin gibi değilim ki. Ben vatandaştan birisiyim." dedi.
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde açıklamalarda bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisinin parlamentoda yaptığı konuşma üzerine, "Biz çiftçiye traktör yetiştiremiyoruz. O kadar çok talep var ki sen hayal aleminde geziyorsun ey Kılıçdaroğlu" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına nerede yaşıyor bu ben merak ediyorum? Birileri bunun önüne istatistik de mi koymuyor?" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Çiftçinin halini kimse bunun önüne koymuyor mu? Çiftçi açıklama yapıyor televizyonda, 'yarı fiyatına alıcı bulsam traktörü satacağım, borç batağından kurtulmak için' diyor. Ben söylemiyorum çiftçi söylüyor. Traktör satışları bir yıl önceye göre yüzde 62 düşmüş. Traktör üretiminde de yüzde 32 düşüş var. Bu kibir abidesi çıkmış, çiftçinin gözünün içine bakarak, adeta onunla dalga geçerek, 'biz çiftçiye traktör yetiştiremiyoruz' diyor. Pes yani, vallahi pes. Bunlar nasıl devlet yöneticisi? Yalan üzerine, liyakatsizlik üzerine devlet yönetilir mi? Bir anne 'Erdoğan damadını düşünüyorsa, ben de çocuklarımı düşünmek zorundayım' diyor. Bir annenin söylemidir bu. O çocuklar büyüyecek, okula gidecek ama çocukların geleceği heba ediliyor. Bir kibir ittifakı ile karşı karşıyayız. Karşısında ise hakkı ve ekmeği savunan bizler varız, yani vatandaşlar var. Herkesin ekmeğini ve hakkını savunuyoruz. Öbür tarafta kibirli bir tablo var, herkesi küçümseyen, halkı küçümseyen, baskı kuran, baskı ile onları susturmaya çalışan bir yapı var. Biz, haktan ve ekmekten yanayız. Biz, huzurdan yanayız, kavgadan yana değiliz. Kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Her kimliğe, her yaşam tarzına saygılıyız."
Karşılarında kavgadan medet uman bir anlayış olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, kendilerinin hakkı savunurken, vatandaşın anayasal haklarını savunduklarını bildirdi.
"Anayasal hakları savunuyoruz"
Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, ailenin ve çocukların korunması gibi anayasal haklara değinen Kılıçdaroğlu, bunları savunduklarını vurguladı.
Ayrıca, eğitim hakkı, kıyılardan yararlanma hakkı, herkesin çalışma hakkı, çalışma şartları ve dinlenme hakkı, sendika kurma hakkı gibi diğer anayasal haklara da işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Herkesin sendika kurma hakkı var. Buyurun gidin Kocaeli'ne Flormar işçileri sendikalaştılar diye kapının önüne kondu. O işçilere kim sahip çıkıyor? Biz çıkıyoruz. Ne için? Anayasal hakları ellerinden alındı diye. Anayasal hakları ellerinden alındı diye Adalet Bakanı bir şey diyor mu? Hayır. Kibir abidesi bir şey diyor mu? Damat bir şey diyor mu? Hayır. Onların hakkını biz savunuyoruz." diye konuştu.
Toplu sözleşme hakkı, grev hakkı, dernek kurma hakkı gibi bazı anayasal hakları da anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bütün bunlar anayasal hak. Bu anayasal haklara kim karşı çıkıyorsa, biz de karşısındayız. Şimdi Erdoğan kalkmış, 'sokaklara çıkarsanız şunu yaparım, bunu yaparım...'. Bir sürü konuşmalar, vesaire. Sevgili Erdoğan ben zaten sokaklardayım. Ben senin gibi değilim ki. Ben vatandaştan birisiyim. Sen bir kibir abidesisin, ben sıradan vatandaşlardan birisiyim. Ben mütevazi bir evde oturuyorum, mütevazi bir ailemiz var. Ama sen sarayda oturursun, sen vatandaştan uzaksın. Vatandaş nerede, sen nerede? Ben sokağa çıkarım vatandaşla tokalaşırım, kahvede otururum, kağıt da oynarım, tavla da oynarım ama sen 3 bin kişi olmadan sokağa çıkamazsın, aramızdaki fark bu sevgili Erdoğan. 'Sokağa çıkarsan seni yaşatmam' diyor beyefendi. Sen kimsin de benim yaşayıp yaşamadığıma karar vereceksin. Kimsin sen? Kibir abidesi, kendini ne sanıyorsun sen? Çok güveniyorsan benim adımı miting meydanlarında seslendiriyorsun, gayet basit gelirsin bak dünya kadar televizyon kanalın var, 'Kılıçdaroğlu gel bakayım ben sana ders vereceğim' de çıkar, oturalım bir konuşalım bakalım, kim vatandaştan kim haktan hukuktan yana, kim kibirden yana. Bunları oturup tartışalım. Emin olun şöyle bakınca üzülüyorum, Türkiye'ye üzülüyorum. Halkından kopuk, kilosu 4 bin liralık çay içen, efuliler bilmem neler bunlarla beslenen bir adam, kalkacak bana 'sokağa çıkma' diyecek. Ben onları içsem zaten sokağa çıkamam. Çünkü millet diyecek 'Beyim sen 4 bin liralık çay içiyorsun. Ben aç geziyorum sen efululi, meyveli bilmem nelerle, badem yağıyla besleniyorsun.' der. Ben sokağa çıkamam vatandaşın yüzüne de bakamam."
"Ben senin yaşamını asla ve asla kabul etmem
Kendisinin normal aileler gibi kapıcının bıraktığı ekmeği alıp ailecek, çoluk çocuk kahvaltı yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Ben senin yaşamını asla ve asla kabul etmem. Kendime de halkıma da hakaret sayarım. Sarayda oturmak ne demek, halktan kopmak ne demek? Toplayacaksın milleti, veryansın Kılıçdaroğlu." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu şekilde milletin ekonomiyi düşünmemesini sağladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ekonomiyi millet düşünmesin, işsizliği, yoksulluğu, asgari ücreti millet düşünmesin. 1 milyon 800 bin kişi asgari ücretin altında ücret alıyor, bunları millet düşünmesin. Dilin şişecek kardeşim, dilin şişecek. Sana cevap vermeyeceğim. Sen ne dersen de. Ben bildiğim yoldan gideceğim. Haktan, hukuktan yana, adaletten yana, ekmekten yana olacağım. Herkesin işi, aşı olsun. Bundan yana olacağım. Sen milleti sömürüyorsun, 81 milyonun ödediği vergiyi Londra'daki bir avuç tefeciye veriyorsun. Ben tefecilere, yüksek faize karşıyım, sen tefecilerin önünde diz çöktün kardeşim. Tefecilerin önünde diz çöken adam zaten sokağa çıkamaz. Bu kadar yüksek faizleri veren adam zaten sokağa çıkmaz. 3 bin kişiyle, bir koruma ordusuyla ancak çıkabiliyorsun. Bir de koruma ordusu yetmiyor tepede de helikopterler lazım. Olur ya yukardan da birisi ateş eder. Korkunun egemen olduğu bir ruh hali devlet yönetimine talip olamaz. Devleti yönetemez. Geldiğimiz nokta budur."
75 civarı aday
CHP PM, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından basına kapalı toplantısına geçti.
Toplantıda aralarında bazı büyükşehirlerin de olduğu 75 civarında il, ilçe ve belde adayının belirlenmesi bekleniyor.
CHP'de şimdiye kadar 464 belediye başkan adayı netleşti. Açıklanan adaylardan 8'i büyükşehir, 20'si de il belediye başkan adayıydı.