Uzmanlar Soçi Zirvesi'ni Ulusal Kanal'a değerlendirdi
Ulusal Kanal'a konuşan eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Pekin Soçi zirvesinden sonra Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkinin yeniden başlayabileceğini vurguladı. Ulusal Kanal İran Temsilcisi Yakup Aslan da bölgede bir Avrasya rüzgarı eseceğine dikkat geçti. Dr. Mehmet Perinçek de zirvenin Rusya'daki yankılarını aktardı ve "Astana sürecinin bir kurumsallaşmaya gittiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye konulu Dördüncü Üçlü Zirve Toplantısı'nda bir araya geldi. Uzmanlar, zirveyle ilgili sıcağı sacağına Ulusal Kanal Ana Haber Bülteni'nde Çağdaş Cengiz'e konuştu.
Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin şunları söyledi: “Liderlerin belli konularda anlaştıklarını değerlendiriyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğüne, siyasi çözüm ve anayasa komitesine vurgu yapıldı. Teröristlerin Suriye'den temizlenmesi vurgulandı ve bölücü harekete izin verilemeyeceği belirtildi. İran ve Rusya tarafı ise 'İdlib'e mutlaka operasyon yapılmalı ve teröristler temizlenmeli' dediler. 5. Astana toplantısına kadar bunun ertelendiği anlaşıldı. İnsani felakete yol açmamak açısından, statükonun devamı konusunda Türkiye'nin etkili olduğu görülüyor. Buna karşılık Putin ve Ruhani'nin Adana mutabakatını gündeme getirmesiyle, eğer Suriye'ye girilecekse mutlaka Beşar Esad'la görüşülerek girilmesi gerektiği anlaşıldı, bu toprakların Suriye toprakları olduğu vurgulandı. Erdoğan'ın başlangıçta söylediği PYD/YPG Fırat'ın doğusundan temizlenmeli beyanatını toplantıdan sonra da devam ettirdiği, ancak Fırat'ın doğusuna operasyon konusunda daha dikkatli cümleler kurduğunu ve onun da Adana mutabakatına atıf yaptığı görüldü. Toplantının Suriye açısından çok olumlu geçtiğini söyleyebiliriz. Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkinin başlayabileceğini söylemek mümkün diye değerlendiriyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Adana mutabakatını yeniden gündeme getirmesi ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nden bahsetmesi, Ruhani'nin 'Bölücülüğe imkan verilmeyecek' demesi, hem PKK/PYD'ye hem de bölgede terör devletçiği yapmaya çalışan ABD'ye, İsrail'e karşı çok önemli bir mesaj olduğunu değerlendiriyorum. Bu toplantıdan sonra Suriye ile Türkiye arasında iş birliğinin başlayabileceğini ve böylece Fırat'ın doğusunun ve Münbiç'in tamamen teröristlerden temizleneceğini düşünüyorum. Ruhani'nin de dediği gibi Suriye'de yaşayan Kürtlerin Suriye milletinin birer parçası olarak yaşamaya devam edeceğini umuyorum. Bunlar çok önemli mesajlardı. Liderlerin söylediklerine baktığımız zaman önümüzdeki dönem, çok önemli haberlere gebe. Bir taraftan Varşova'da İran'a karşı bir panel yapılıyor, NATO'da yeni bir gözlemci gücü görüşülüyor. Bunlara karşı verilen cevap, 'Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü garanti ediyoruz' oldu. Bu mesajın, ABD başta olmak üzere bütün dünya kamuoyu tarafından iyi algılanması gerekir. Ayrıca Türkiye içindeki bazı aymazların da bu konudan ders çıkarması gerekir.
'ABD'NİN ÜSLERDEN ÇEKİLECEĞİNİ SANMIYORUM'
Trump'ın hareket tarzı ve çekilme kararı konusunda Putin çok nezaketli bir cümle söyledi. Ruhani ise daha açık bir şekilde bunun ABD'nin taktiği olduğunu kaydetti. Türkiye'nin kendi oyununu bozacağını anlayan Trump, 'geri çekiliyorum' diye bir argüman ortaya attı. Bu tamamen ABD'nin daha evvel de yaptığı gibi zaman kazanmak ve böylece kendi kurduğu planını harekete geçirmek için yarattığı satranç oyunudur. ABD bu konuda zaman kazanmaya ve bölgede bir terörist devlet, ikinci bir İsrail yaratma konusunda bir tek geri adım atmış değildir. ABD büyük ihtimalle üslerden çekilmeyecek.
'AYNI OYUN DAĞLICA SALDIRISINDAN SONRA DA OLDU'
ABD'nin yaptığı hazırlıklara bakmamaız gerekiyor. Çekilme konusunda samimi değiller ama ellerinde başka imkan yok. 2007 Ekim ayında Dağlıca saldırısı oldu. Burada şehitlerimiz oldu, bazı Mehmetçiklerimiz de bölücü terör örgütünün eline geçti. Türkiye'nin müdahale hazırlığı oldu. Türkiye'nin bölgeye müdahalesinden korkan ve oyununun bozulacağını düşünen ABD, 'Biz size dinleme uçağı verelim' diyerek Türkiye'yi durdurdular. ABD'nin bu vaatlerine inanmamak lazım.
Bu zirvenin olumlu geçtiğini değerlendiriyorum. Bu zirve ile Türkiye ile Suriye arasındaki resmi ilişkileri başlayacağını değerlendiriyorum. Bu konuda ümitliyim.”
'ASTANA SÜRECİ KURUMSALLAŞMAYA GİDİYOR'
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Dr. Mehmet Perinçek de Soçi zirvesinin Rus basınında nasıl yankılandığını anlattı. Perinçek şunları söyledi: “Astana sürecinin bir kurumsallaşmaya gittiğini belki de bir oluşuma doğru ilerlediğini görüyoruz. 2016'nın sonunda bu süreç başladığı zaman bir çok bölgeye terör örgütleri hakimken bugüne geldiğimizde İdlib dışında gerici ve yobaz terör örgütlerinin temizlendiğini, bölücü örgütün de dar bir alana sıkıştığını görüyoruz. Dolayısıyla kurumsallaşmış ve başarı sağlamış bir yapıdan bahsetmek gerekir. Rusya'da yapılan vurgularda özellikle İdlib konusunda Putin'in kararlılığı ön plana çıkartılıyor. Artık teröristlere tahammül edilemeyeceği, silahsızlandırma adı altındaki sürecin de oradaki teöristlere tahammül anlamı taşımadığı vurgusu yapılıyor. Rusya meseleye sadece İdlib açısından bakmıyor.
Türkiye, İran ve Rusya ortak bölücü ve gerici terör örgütlerine karşı tam bir mutabakata varmıştır. Bugünkü Soçi zirvesinden çıkan temel sonuçlardan bir tanesi de artık Türkiye'ye yönelik tehdidin çözümünde işin Suriye ile iş birliğine gelip dayandığı oldu. Putin ve Ruhani bunu net bir şekilde ifade etti. 3 ülkenin de hemfikir olduğu konulardan biri de ABD'nin en kısa sürede bölgeyi terk etmeleri gerektiği oldu.
'İRAN KIŞKIRTMALARI BERTARAF EDİLDİ'
Soçi zirvesi, İran'la ilgili bazı dedikoduları da bertaraf etmiş oldu. Bunun öncesinde sıkça İran konusunda belirli bir rahatsızlık olduğu gibi çeşitli kışkırtmalar yapılıyordu. Bunların da gerçek olmadığı net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. 3 ülke yanyana hem bölücü hem gerici teröre karşı ortak bir çalışma yapacaklarını bu zirvede tekrar kararlı bir şekilde açıklamış oldular.”
Suriye'ye yönelik anayasa tartışmasıyla ilgili konuşan Perinçek şunları söyledi: “Suriye'nin anayasasının kaleme alınması meselesine Astana sürecinin ve Soçi zirvesinin karışmaması en doğrusu olur. Suriye halkı geleceğine kendi karar verecekse, dışarıdan hiçbir gücün buna karışmaması gerekir. Burada Cenevre'nin ifade edilmemiş olması olumludur. Astana sürecinin hiçbir şekilde Suriye'deki anayasa tartışmalarına girmemesi en doğrusu olacaktır.”
TAHRAN'DA BU KONUŞULUYOR: AVRASYA RÜZGARI YAŞAYACAĞIZ
Ulusal Kanal İran Temsilcisi Yakup Aslan da şöyle konuştu: “Tahran'da da Soçi zirvesi yakından takip edildi. İran hem diplomasi masasında hem de askeri sahada aktif olarak görev alan bir garantör ülke. Cumhurbaşkanı Ruhani'nin yaptığı açıklamalara değinirsek, daha önceki zirveden bir adım daha ileri geldiğini söyleyebiliriz. Bu da Türk hükümetinin başarılı siyaseti olarak yorumlanıyor. Ruhani daha önce de vurgu yapmıştı ama bugünkü toplantıda 'Suriye'de iki millet yok, tek millet var' dedi. Özellikle ABD ile birlikte olan ve 'Suriye Kürtlerinin haklarını savunuyoruz' diyen terör örgütlerine de bir mesajdı bu. Terör örgütleriyle hareket eden diğer gruplara da mesajdı. İran'ın içinde olduğu Kürt aşiretlere de mesajdı.
3 ülke de İdlib'in terörden arındırılması açıklaması yaptı. Meşru Suriye hükümetinin İdlib'in güvenliğini kontrol altına alması konusunda Türkiye'nin de daha önceki toplantılara nazaran itirazda bulunmadığı görüldü. Bunun da İran'ın başarısı olduğu belirtiliyor. Türkiye'nin güvenliğinin sağlanması konusunda Ruhani vurgular yaptı. Türkiye tarafından 'Biz Suriye hükümetini tanımayacağız' şeklinde bir açıklama gelmedi.
İsrail'in saldırıları da çok önemliydi. Ruhani, Suriye topraklarında yapılan hava saldırılarına BM'den herhangi bir tavır gelmemesini eleştirdi.
Ruhani, 'Bu iş birliğinin başka alanlara yansımasından tarafız' şeklinde bir yorum yaptı. Bu da bölgede daha fazla bir Avrasya rüzgarını yaşayacağımız anlamına geliyor. Bu Tahran'da İran'ın çağrısı olarak değerlendiriliyor.”
ulusal.com.tr