HDP'nin Kürkçü'sü! Mahir Çayan yazdı, Ertuğrul Kürkçü imzaladığı bildiriyi reddetti

Dev-Genç’ten kopuş sürecinde kendisinin de imzaladığı Çayan grubunun programı niteliğindeki ‘Aydınlık Sosyalist Dergi’ye Açık Mektup’ yargılandığı THKP-C davasında kendisine sorulduğunda Kürkçü’nün cevabı şöyleydi: Rızam alınmadan yayınlandı

Abone ol

KİMİLERİNE göre 68 kuşağı öğrenci liderlerinden. Mahir Çayan’ın “yoldaşı”. THKP-C’nin kurucu yöneticilerinden. 30 Mart 1972’de Kızıldere’den sağ kurtulan tek isim... HDP Mersin milletvekili. Şimdi yine HDP’nin İzmir 1. bölge 1. sıra adayı. Ertuğrul Kürkçü’nün, aday tanıtım töreninde “sosyalist, Marksizm uzmanı, Dev-Genç önderi” diye tanıtıldı.

Meclis’te milletvekili yeminini ederken yakasında “10 karanfil” rozeti vardı. Rozetin anlamını soran bir gazeteciye, “Bilmiyor musunuz” diye kızdı. 10 karanfil Kızıldere’de can verenler anısına takılmıştı.

“Yılların Ertuğrul Kürkçü’sü... Oy verdiğim sosyalist isimler... Meclis’te olmasını arzu ettiğim, yemin ederken yakasındaki on karanfile bakarken gözlerimin buğulandığı...” diye yazar Habertürk’te, buğulu gözlerle Balçiçek Pamir!

Bugün bazı sol parti ve örgütler HDP’ye destek vereceklerini açıkladılar. Bazıları HDP listelerinden aday da oldu. HDP “sol” bir parti mi? “Biji serok Obama” diyen bir parti “solcu” olabilir mi? Bu yazı dizisinde Ertuğrul Kürkçü’yü anlatacağız. THKP-C ve Dev-Genç davalarındaki polis ve savcılık ifadelerini, mahkeme tutanaklarını ve THKP-C davası sanıklarının Ertuğrul Kürkçü hakkında neler söylediklerini aktaracağız.

THKP-C’YE DOĞRU

THKP-Cnin kuruluş süreci 1969 yılının ortalarında başlar ve 1970’de hız kazanır. “Silahlı propaganda” anlayışının gençlik içinde etkili olmaya başladığı süreç 1970 yılıdır. 1970 yılı sonbaharında toplanan Dev-Genç kongresinde Mahir Çayan ile Mihri Belli grupları arasındaki ayrılıklar iyice belirginleşmiştir. Bu kongrede Mahir Çayan dört saatlik bir konuşma yapar. Bu, Çayan grubunun programı niteliğinde bir konuşmadır.

“Aydınlık Sosyalist Dergi’ye Açık Mektup”, Ocak 1971’de Mahir Çayan tarafından yazıldı. Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga ve Ertuğrul Kürkçü tarafından imzalandı. Broşür, Mahir Çayan grubunun Mihri Belli grubundan kopuşunun ilanı gibidir.

YAYINLANACAĞINI BİLMİYORDUM!

5 Haziran 1973 günü İstanbul Sıkıyönetim 3 No’lu Mahkemesi’nde görülen THKP-C davasında, duruşma yargıcı Hakim Yarbay Akdemir Akmut, Ertuğrul Kürkçü’ye “Aydınlık Sosyalist Dergi’ye Açık Mektup”u soruyor. Kürkçü’nün savcılık ifadesinde, “benim rızam alınmadan yayınlandı” sözlerini hatırlatıyor. Bu yazının tekzibi yönünde bir teşebbüsü olup olmadığını soruyor.

Kürkçü şöyle yanıt veriyor: “Bu yazı yayınlanmak üzere kaleme alınmadı. Ben tutuklandıktan sonra Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga bunu yayınlamışlar. Ben bu sırada cezaevindeydim. Bu fikirleri layıkı veçhile bilmiyordum. Bu konuda bir muvafakatım ve itirazım da olmadı.” Kürkçü, hapiste iken yaptığı muhakeme sonunda, bu mektuptaki fikirlerin hayali ve Marksizm’e aykırı olduğunun farkına vardığını, bu fikirlerin Troçkist fikirler olduğunu söylüyor.

THKP-C KURULUYOR

1970 Dev-Genç kongresinden sonra Çayan grubu iki yıldır kurdukları bağları artık bir örgüte dönüştürmeye karar verdi. Örgütün bir Genel Komitesi, bir de Merkez Komitesi olacaktı. Sina Çıladır bu kuruluşun kararlaştırıldığı toplantıyı şöyle anlatıyor: “Ayrı bir hareket oluşturmak gerekiyordu. Ankara’da Kavaklıdere’de bir evde Mahir, Münir, Yusuf, Bingöl ve benimle birlikte bir kısım arkadaşlar toplanmıştık. Bu toplantıda oluşturmayı düşündüğümüz hareketin Genel Komitesi’ni kuruyorduk.”

1971 yılına gelindiğinde devrimci gençlik hareketi içinden Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO), Mahir Çayan ve arkadaşları tarafından Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ve Doğu Perinçek ve arkadaşları tarafından Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) kurulmuştur.

THKP-C, 1970’in Aralık ayında Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga, Ertuğrul Kürkçü, Orhan Savaşçı, Ulaş Bardakçı, Sina Çıladır, Bingöl Erdumlu ve Ziya Yılmaz tarafından kuruldu. Mahir Çayan tarafından son şekli verilen THKP-C tüzüğüne göre Merkez Komite üç kişiden, Genel Komite ise 10 kişiden oluşacaktı.

THKP-C iddianamesinde, Merkez Komite’nin Mahir Çayan, Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga’dan oluştuğu; Genel Komite’nin ise üç MK üyesi ile birlikte Ertuğrul Kürkçü, Orhan Savaşçı, Bingöl Erdumlu, Ziya Yılmaz, Ulaş Bardakçı, Sina Çıladır ve Hüseyin Cevahir’den oluştuğu belirtiliyor. Bazı THKP-C’liler polis ve mahkeme ifadelerinde başka bazı isimler vermiş olsalar da, iddianamedeki bu isimler THKP-C’ye ilişkin kitaplarda genel kabul görmüştür.

‘HİÇ KİMSEYE GÜVENİM KALMAMIŞTI’

Örgütte büyük tartışma, İsrail Başkonsolosu Elrom’un öldürülmesi olayıyla koptu. Mahir Çayan, mahkemede Elrom’un Yüzbaşı İlyas Aydın tarafından öldürüldüğünü söyledi.

28 Mayıs 1973 günlü THKP-C davası duruşma tutanaklarında Ertuğrul Kürkçü şöyle demektedir: “Ağustos ayı ortalarında Mahir Çayan ve diğer arkadaşlar mahkemeye çıkarak yargılanmaya başladılar. Mahir Çayan ifade vermeye başladıktan sonra da bugüne kadar gelen ve belki de yarın da devam ettirilecek olan pek çok şahsi ayrılıkların, kavgaların, çatışmaların temeli atılmış oldu... Ve bu ta en son güne kadar sürüp gidecek olan kararsızlığıma da sebep olmuştur... Ephraim Elrom’u da İlyas Aydın’ın öldürdüğünü açıklayınca, kaldığımız evde kıyamet koptu... Bu olaydan sonra, eskiden aramızda olan pek çok şey artık kalmamıştı... Bundan sonra her kafadan bir ses çıkmaya, herkes fikirlerini birbirinden gizlemeye, kendi düşündüklerini yapmaya başladı. Benim de açık söylemek gerekirse hiç kimseye güvenim kalmamıştı. Ancak bunu o sıralar kendime bile açıklamaktan çekiniyordum.” (Turhan Feyizoğlu,”Mahir”, Doruk Yayımcılık, 3. baskı, Haziran 1997, s. 438- 439)

İŞKENCEYİ SAVUNAN BİR MAHKEME

16 Ağustos 1971 günü, Mahir Çayan ve 25 arkadaşının, Selimiye Kışlası’nda bulunan İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 3 No’lu Askeri Mahkemesi’ndeki duruşması başlar. İrfan Uçar hariç bütün sanıklar salondadır. İrfan Uçar, THKP-C’nin ilk itirafçısıdır. Çayan dışında yakalanan THKP-C’lilerin hemen hepsi 1. Şube işkencelerinden geçtiler. 2-3 hafta Sansaryan Han’ın en üst katındaki hücrelerde kaldıktan sonra Harbiye hücrelerine götürüldüler.

THKP-C davasının ilk duruşmasında, polis ve savcılık ifadelerini işkence altında verdiklerini söyleyen bazı sanıklar hakkında mahkemesi şu ara kararı vererek, işkenceleri savunuyordu:

“Askeri Mahkemece, sanıkların işkenceye tabi tutulup tutulmadıkları cihetinin tahkiki yoluna gidilse dahi ve bir an için bu iddianın gerçek olduğu sübut bulsa dahi bu tesir ve tazyikin gerçeği söyletmek gayesine matuf olarak mı, yoksa şu veya bu şekilde ifade almak maksadıyla mı yapıldığının tespitinin imkan dahilinde bulunmaması ve delillerin serbestçe takdiri yönünden herhangi bir etkisi olmaması sebebiyle bu konuya ilişkin itirazların ve taleplerin reddine oybirliği ile karar verilip açık olarak tefhim edildi.”

Yarın: Mahir Çayan, Doğu Perinçek’le neden görüşmek istedi? Ertuğrul Kürkçü, suçu kime atıyor?

Aydınlık

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel görevine dönüyor Gündem AKP hükümeti süreci kilitledi! Kumpası soruşturan savcı izine çıktı Gündem Şu teknoloji meselesi… Gündem Komşu'da sağlık sistemi çöktü! Gündem