Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu: Dış politikada derhal milli ittifak
Prof. Dr. Halaçoğlu, "Bugün ABD ile bizim çıkarlarımız çatışıyor. Çünkü ABD, YPG’yi destekliyor. Türkiye’nin dış politikasının hepimizin politikası olması lazım. Diyalog içinde bir strateji belirleyerek tavrımızı ona göre almamız gerekiyor" dedi
‘Düşman’ tanımında ‘çıkar çatışması’nın ölçüt alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Halaçoğlu, "Bugün ABD ile bizim çıkarlarımız çatışıyor. Çünkü ABD, YPG’yi destekliyor. Türkiye’nin dış politikasının hepimizin politikası olması lazım. Diyalog içinde bir strateji belirleyerek tavrımızı ona göre almamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye İttifakı’nın şart olduğunu, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hâlâ ‘illet’ten ve ‘zillet’ten söz etmesinin bakınca, ittifak çağrısında samimi görülmediğini söyledi. Prof. Dr. Halaçoğlu "Eğer danışmanları yanıltmıyorsa, Cumhurbaşkanı’nın bu kadar yanlış yapmaması gerektiğini" belirtti.
Prof. Dr. Halaçoğlu, YSK kararından önce Aydınlık'tan Mehmet Özaydın'ın yaptığı söyleşide, İstanbul seçimlerine ilişkin şöyle konuştu:
"Türkiye’de seçim bitti. Rekabet de bitti. Yapılması gerekenler yapılmıyor. Resmi rakam olarak işsizliğin yüzde 15’e çıktığı, ekonominin bırakın zil çalmayı, çanlar çaldığı bir ortamda artık bütün gücün Türkiye ekonomisine yönelmesi gerekir, yönelmiyor... Eğer YSK, İstanbul’da yeniden seçim kararı alırsa, Cumhurbaşkanlığı tartışmaya açılır."
Halaçoğlu, soruları yanıtlarken, Türkiye İttifakı’nın öncelikle dış politikada hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği (ADD) ve Duisburg ADD’nin davetlisi olarak Almanya’da bulunan Halaçoğlu, Aydınlık’ın gündeme dair sorularını yanıtladı:
‘HEPSİNİ KUCAKLAMAK ZORUNDASINIZ’
"Erdoğan’ın, ‘Türkiye İttifakı’ söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Türkiye İttifakı diyor ama bunu Cumhur İttifakı çerçevesinde düşünüyor. Hâlâ, ‘illet’ ve ‘zillet’ten bahsediyor. Yine toplumu iki kutba ayırıyor. Eğer Türkiye’de, ekonomik sıkıntı varsa, siyasi sıkıntılar varsa... Biliyorsunuz seçim öncesinde ‘beka sorunu var’ diye sürekli olarak dile getirdiler ama şimdi beka sorunundan bahsetmiyor. Siyaseten bahsettikleri belli. Samimi olduklarını düşünmüyorum. Türkiye İttifakı dediğiniz zaman, ne CHP’yi öteleyebilirsiniz ne de İyi Parti’yi... Hepsini kucaklamak zorundasınız. Türkiye’de ekonomik sıkıntı varsa, bu sıkıntının dışına çıkmak istiyorsanız o zaman bütün partilerle diyalog içerisinde bulunup ona göre tedbir alacaksınız. Nitekim zillet, aşağılamak/hor görmek anlamını taşıyor. Hor gördüğünüz insanların partisi sizinle hangi şartlarda ittifak kuracak? ‘Eğer Türkiye’nin ekonomisi düzeltilecekse yapmaya hazırız’ diyen insanları hâlâ ayrıştırıyorsunuz.
‘KIZGIN DEMİR KIZDIRILIYOR’
‘Kızgın demiri soğutalım’ dedi. Bırakın soğutmayı kızdırılıyor. Aslında İstanbul, Ankara gibi büyük şehirleri kaybetmenin verdiği travma, AKP’yi bu yola itiyor. AKP’ye oy vermeyen herkesi, düşman olarak nitelendiriyor. Yani beni, AKP’ye oy vermedim diye, illetle, zilletle, terörizmle suçluyor. Bunca yıl Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yapmış, ülke için çalışmış, mücadele etmiş adam, terörist olarak nitelendiriliyor. Eğer benden terörist olursa, ülke bitti!
Sonuç olarak devleti yöneten kişilerin tavrını değiştirmesi lazım ki bunların başında tabii ki Cumhurbaşkanı geliyor.
Kılıçdaroğlu’na linç girişimini konuşurken hâlâ yumruk atan adamı övüyorsanız, yarın da birisi size yumruk vurduğunda aynı şey olur. Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisi genel başkanı olmasa, normal bir vatandaş olsa bile saldırıyı, linç girişimini nefretle kınayıp kanuni işlem yaptırmaları lazım. Kızgın demiri soğutalım derken, demiri hâlâ kızgın tutuyorsanız olmaz... Bu sözüm Türkiye’nin geleceği içindir. Erdoğan’ın geleceği için değil.
İstanbul seçimi...
Eğer YSK, İstanbul’da yeniden seçim kararı alırsa, (söyleşi yapıldıktan sonra YSK, İstanbul seçimlerini iptal etti) Cumhurbaşkanlığı tartışmaya açılır. Kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar. Siz demokrasiye güvenmiyorsunuz, halkın iradesine güvenmiyorsunuz anlamına geliyor. Böyle bir sonuç Türkiye’yi selamete götürmez."
ulusal.com.tr